BİR PAKET SİGARA OLMUŞ 4 LİRA! HADİ GEL DE İÇME!

Şaka değil, martaval değil. Bizzat tanık oldum. Kocavezir İş Merkezi’nin arkasındaki Suriyeli Pazarında bulabilirsiniz. Oraya götüren dostum, “Sadece burada olduğunu düşünme, Adana’nın, hatta Türkiye’nin pek çok yerinde bulabilirsin” dedi.

Satıcının elinde bugüne dek görmediğim, duymadığım marka sigaralar var. Paketleri de janjanlı desem yeri var. Renkli, desenli paketler ve dört lira fiyat olunca bu kadar sene sonra içimden “Acaba sigaraya başlasam mı?” diye geçirerek kendimle şakalaştım. Lakin olay şaka değil. Dört lirayı bulan genç paketi kaptığı gibi başlıyor tüttürmeye.

Birlikte gittiğimiz dostum 20 Lira verip beş paket aldı. Satıcıdan uzaklaşırken, “Ne yapayım yani, devlet cigara fiyatını o kadar arttırdı ki, kaçak mala mecbur kalıyoruz” dedi. “Peki, sağlık açısından nasıl, hiç düşündün mü?”  sorumu kahkahayla cevapladı, “Allahaşkına, seninki de soru mu? Dünyanın en pahalı cigarası hangisiyse baktır, o da zararlı…”

Metroya atladık. Yolda devam etti sigara faslı. Dostum, devletin zam üstüne zam yapmasını dumansız hava arzusuna bağlamamla alay etti. “Öyle miiiii?” derken sesindeki ve bakışlarındaki alayın yoğunluğu çok belirgindi. Bir süre sustuktan sonra, “Bak…” dedi, “Kaçak sigara bakkaldakinden, markettekinden o kadar ucuz ki, büyükler sigaradan vaz geçmiş değil, aksine daha çok içiyorlar. Fakat asıl kötü tarafı, ucuz olunca gençlerin sigaraya yönelmesi. Bakma sen 18 yaşından küçklere sigara yasağına. Aldığımız yerde yaş sınırlaması da yok.”

Bir durak daha geçtikten sonra ek bilgi verdi; meğer seyyar esnaf arasında kaliteli tütünden sigara üretip satanlar da varmış. Üstelik ellerinde birkaç tür daha lezzetli (!) ve daha temiz tütünden hangisi istenirse ondan üretiliyormuş. Tütünler damak zevkine göre karıştırılarak “harman” da sunulabiliyormuş. “Bunlar biraz daha fiyatlı, üstelik her yerde bulamıyorsun. Rastladığımda alıyorum” dedi dostum.

Merak edip “İmalathane” hakkında bilgisi olup olmadığını sordum. Güldü; “Ne imalathanesi?” deyip devam etti, “Elinde çakmaktan az büyük alet var. Oluğuna yerleştirdiği cigara kağıdına filtreyi yerleştirip tütünü bastıktan sonra aletteki mkanizmayı ileri geri oynatınca sigara çıkıyor ortaya. Üstelik de fitreli cigara.”

CIGARA MI, SİGARA MI?

Dostum sigaraya “Cigara”  diyordu. Anımsadım; eskiden sigaradan çok “Cigara” derlerdi. Hatta Adana fonetiğine uydurarak “Caara” yapmışlardı. Orta Anadolu’da da “Cuvara” olmuştu. Neden sigara, niçin cigara sorusunun cevabını ortaokulda azıcık İngilizce öğrenince yakaladım. Eskiden paket sigaralar ithal edilirmiş ya; üstünde tabii İngilizce “Cigaret” yazısı var. Bizimkiler de o cigaret’i cigara olarak benimsemişler.

DİYORUM Kİ: Devlet Baba zam yaptıkça memlekette sigara tüketimi daha çok artıyor ve hava daha da dumanlanıyor. Gerçi 15 termik santralın ilaveten ikibuçuk sene daha şehirleri, köyleri zehirleme iznine bakarsak sigaranınki şifa gibi kalır ya, o başka… Aynı durum içkide de geçerli. Rakı-Şarap fiyatları arttıkça millet boğmaya, kaçak rakıya yüklenir oldu.

Gorbaçov Sovyetler Birliği’nde içki yasağı ilan ettikten kısa bir süre sonra Taşkent’teydim. Baktım, millet harıl harıl içiyor. Yasak kalktı sanmıştım; kalkmamış. Millet evde şekerden “Arak” dedikleri içki üretmeyi başarmış.

Lafı otaya attım. İsteyen alabilir.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor