YÜZMENİN ALTIN ÇOCUĞU: AHMET BOZDOĞAN
HAZIRLAYAN: Ramazan ŞANIVAR
1953 yılında Adana’da doğdu. İlköğretim, lise ve üniversite öğrenimini aynı ilde tamamladı. Yüzme sporu ile ilkokul ikinci sınıfta tanıştı. 1966 yılında Adana’da yapılan Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda ilk birinciliğini kazandı. 1970 yılında yapılan Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda 11 Türkiye Rekoru kırarak bu alanda bir ilki gerçekleştirdi. 36 tane Türkiye Rekoru kırarak Türk Spor Tarihine geçti ve Altın Çocuk, Platin Çocuk ve Rekor Makinesi gibi isimlerle adlandırılmaya başlandı. 1966 -1976 yılları arasında gençler 100, 200, 400, 800,1500 metre serbest ve büyükler 200, 400, 800,1500 metre serbest rekorlarını aralıksız olarak elinde tuttu. 100’e yakın Türkiye rekoruna sahip Bozdoğan, Dünya Şampiyonası, Akdeniz Oyunları, ve Balkan Şampiyonaları’nda aralıksız 12 yıl süreyle Türkiye’yi başarıyla temsil etti. Birçok uluslararası müsabakalarda birincilik elde etti.
1974 yılında Adana Demirspor Kulübü’nden Galatasaray Kulübü’ne transfer oldu. Aynı kulübün sutopu takımında da oynayarak yüzme kariyerine devam etti. 1977- 78 sezonunda Galatasaray Kulübü’ndeki aktif spor hayatını sona erdirdi. 1977 yılında Anadoluhisarı Spor Akademisi’nde Yüzme Bölümü öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Bu görevde iken birçok başarılı Antrenör ve milli sporcu yetiştirdi ve Marmara Üniversitesi’nde doçent unvanını aldı. İngilizce bilen evli 2 çocuk sahibi olan Bozdoğan, 2 dönemdir Yüzme Federasyonu Başkanlığı görevini sürdürmekte ayrıca yüzme ile ilgili 5 bilimsel kitabı bulunmaktadır.
Yüzme Federasyonu Başkanı Ahmet Mazhar Bozdoğan, Avrupa’nın birçok ülkesinde ilkokullarda yüzmenin zorunlu ders olduğunu anımsatarak, “Ülkemizde de ilkokullarda yüzme zorundu ders olmalı” dedi.
Bozdoğan, Bölge Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, bundan 30-40 yıl kadar önce Yüzme ve Sutopu Milli Takımı’nın yarısının Adanalı olduğunu, son yıllarda duraklama dönemi yaşayan Adana’nın eski günlerine dönmesi için projeler üreteceklerini söyledi.
20-30 Haziran 2013 tarihleri arasında Mersin’de gerçekleştirilen “2013 Mersin 17. Akdeniz Oyunları’nda 3 gümüş, 7 bronz toplam 10 madalya kazandıklarını ifade eden Bozdoğan, şunları söyledi.
Sayın Bozdoğan, biraz kendinizden söz eder misiniz? Sporculuk yönünüz ve daha sonra neler yaptığınızı anlatır mısınız ?
Adana’da 1953 yılında dünyaya geldim. Yüzmeye çok küçük yaşlarda başladım. Kendime Muharrem Gülergin, Ünsal Fikirci, Mustafa ve Erdal Acet, Fahri Gez, Behçet Kurtiç gibi ağabeyleri örnek alarak 100 kadar rekorun sahibiyim. Defalarca hem Milliyet Gazetesi, hem de Yüzme Federasyonu tarafından yılın sporcusu seçildim. Çeşitli kulüplerde antrenörlük yaptım. Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Yüzme Antrenörlüğü dalında doçent olarak yüzmeye desteğim sürdürüyorum. Yüzme ile ilgili olarak 5 bilimsel kitabım bulunuyor. Ayrıca, 2 dönem yüzme federasyon başkanlığı yaptım. Görevim süresince sporcu, hakem, antrenör ve kulüp sayısının artması için ekip çalışmasıyla önemli projeler gerçekleştirdim. Sinan Erdem Spor Salonu’nu kapalı yüzme havuzuna çevirerek tarihimizde ilk kez Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’na ev sahipliği yaptık. Ayrıca ilk kez yüzme tarihinde hem Avrupa Yüzme Federasyonu (LEN) hem de Dünya Federasyonu (FİNA) icra kuruluna seçildim.
Sayın Bozdoğan, sizin spor yaptığınız dönemlerde Adana yüzmesiyle, günümüzdeki Adana yüzmesini karşılaştırır mısınız?
Gerçekten bizlerin spor yaptığı dönemlerde yüzme ve sutopu milli takımının yarısı Adanalılardan oluşurdu. Ancak, bizim dönemde spor adamları çok duyarlıydı. Cemil Oka gibi Gençlik ve Spor İl Müdürü, Ruhi Polisçi gibi İl Temsilcisi, merhum Muharrem Gülergin gibi lider, ağabey kaptanımız vardı. Bir de 20 yıl kadar en uzun federasyon başkanlığı yapan Fehiman Akdağ’da Adana’ya çok sıcak bakar ve bizleri önemserdi. Yüzme havuzunda hafta sonları yapılan teşvik yarışmalarında rekorlar kırılırdı. Günümüzde ne yazık ki Adana yüzmesi gerileme dönemi yaşıyor. Bu durum özellikle Adanalı eski Federasyon Başkanı olarak beni kahrediyor. Adana’nın eski günlerine dönmesi için Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, İl temsilcisi, eski sporcular, kulüp yöneticileri kenetlenerek başarıyı yakalamaları gerekiyor.
Sayın Bozdoğan, üçüncü dönem başkanlığınızda genel kurulda bazı olumsuzluklar yaşadınız. Adanalı 20 delegeden sadece 16’sı size oy verdi. Bu durum sizleri nasıl etkiledi ?
Yüzme şubesi bulunmayan bazı kulüpler, bir iki yarışa sporcu sokarak delege olmuşlar. Elbette bunlara çanak tutanlar var. Genel kurulda da kendilerini gösterdiler. Diğer aday da benim yönetimimde asbaşkan olarak görev yapmış bir arkadaşımdı. Ne yazık ki bazı yüzme ile ilgisi bulunmayanlara alet oldu. 80 farkla yine başkanlığa seçildim. 2 dönem başarılı başkanlık yaptım. Genel kurulu unuttuk. Şimdi herkesi kucaklıyoruz. Ancak, bir şeyi affedemiyorum, beni genel kurulu açarken Atatürk’ü unutmakla suçlayanları kınıyor ve ayıplıyorum. Çünkü, bizim Bozdoğan Aşireti asırlardır vatan toprağı ve bayrağı için mücadele eden bir yapıya sahiptir. Bizim Atatürkçülüğümüzü kimse tartışma konusu yapamaz.
3. başkanlık adaylığı döneminizde siyasi irade ve Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan sizin yeniden aday olmanızı engelledi. Bunu neye bağlıyor sunuz ?
Milli ve rekortmen yüzücümüz Viktoria Zeynep Güneş’in 2016 Rio Olimpiyatları’nda derecesi olimpiyat madalyasıydı o kadar güveniyorduk. Antrenmanda bile bronz alacak dereceyi yakalıyordu. Fakat sukutu hayal bir şekilde finale bile kalamayarak 9’uncu oldu. Bu benimle birlikte siyasi iradeyi de çok üzdü. İstemezdik böyle olmasını ama neticede 18 yaşında bir kız, her ne kadar psikolog desteği de sağlasak. Halbu ki bir sene önceki dünya şampiyonasında dünyanın en iyi derecelerini yaptı. Olimpiyatı kaldıramadı, psikolog desteği de devamlı verdik ama neticesinde çok büyük bir yarışma, önü çok açık bir sporcu. Gençler Dünya Şampiyonası’nda ülkemize madalya kazandırdı. Belki 3 olimpiyat daha madalya alabilecek kapasitede. Bizim şansımıza mı? Ülkemizin şansına mı? maalesef bu madalyadan olduk. Fatura bizlere kesildi. Siyasi irade ve özellikle Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan benim yeniden aday olmamı istemedi. Bu durum beni çok üzdü.Yaptığımız başarılı çalışmalar bir anda unutuldu.
Sayın Bozdoğan, sizin federasyon başkanlığı döneminde Akdeniz Oyunları tarihinde ilk kez 10 madalya kazanıldı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
Başkan olduktan hemen sonra bilim kurulu oluşturduk.Milli takımın başına dünya çapında kariyer sahibi bir teknik sorumlu getirdik. Bilimsel çalışmalar neticesinde, Türk yüzmesi sınıf atladı. Bundan bir önceki Avrupa Şampiyonası’nda final yüzemeyen sporcularımız, daha sonra 8 yarı final, 4-5 final yüzdüler. ‘A’ barajını geçen 1 yüzücümüzle birlikte olimpiyatlara 5 sporcumuz katılma hakkı kazandı. Yüzmede, Türkiye artık Avrupa ile yarışıyor, dünya ile de yarışacak. Çünkü gayet iyi bir sistem kurmuştuk.Türk spor tarihinde şimdiye dek Akdeniz Oyunları’nda toplam 9 madalya kazanmışız. Mersin’de gerçekleştirilen Akdeniz Oyunları’nda, başta Dilara Buse Günaydın, Burcu Dolunay ve Kemal Arda Gürdal olmak üzere 3 gümüş, 7 bronz toplam 10 madalya kazandık. Elbette, bu madalyalar bizi mutlu etti. Ancak, bizleri en çok sevindiren bireysel ve takım olarak 13 Türkiye rekoru kırılmasıdır. Ayrıca tüm sporcularımız, 1990 ve 1991 doğumluydu. Bunlar daha 10 yıl yarışlara katılacak durumdalar. Bunun yanı sıra TURKCELL Ceo Süreyya Ciliv’in desteğiyle sponsorluk sözleşmesi yaptık. Bunun büyük yararını gördük. Şimdilerde hedefimiz, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nın yanı sıra, olimpiyat barajını aşarak 2020 Londra’da yapılacak olimpiyat oyunlarında madalya kazanmak olmalıdır.
Sayın Bozdoğan, sanıyorum dünyaca ünlü olimpiyat madalyalı sporcusu ABD’li rekortmen yüzücü Michael Phelps’in Antrenörü Bob Bowman’ı Türkiye’ye getirmeyi başardınız. Bu çalışmaları nasıl gerçekleşti.
Federasyon başkanı olduğum dönemde, Dünyaca ünlü ABD’li rekortmen, Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu Yüzücü Michael Phelps’in antrenörü Bob Bowman, Türkiye’ye davet ettik. Spor Bakanı Suat Kılıç ile Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan makamlarında kabul ederek proje hakkında bilgi aldılar. Bob Bowman, sürekli Türkiye’de kalmadı. Bob Bowman’ın belirlediği 5 ABD’li antrenör, pilot bölge olan Mersin, Trabzon, İstanbul, İzmir ve Bursa’da yetenekli sporcuları uluslararası yarışmalara hazırladılar. Çukurova Üniversitesi tesis zengini bir üniversite. BESYO Müdürü Yüzme Federasyonu Bilim ve Sağlık Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sadi Kurdak’ın desteğiyle yüzmeye ivme kazandırmıştık. Mersin’de görev yapacak ABD’li antrenör zaman zaman Adana’ya gelerek yetenekli sporcuları yarışlara hazırladı. Bu arada deneyimli Alman Antrenör Martin Grabowski’nin Adana’da Türkiye Olimpiyatlara Hazırlama Merkezi (TOHM) sporcularına katkı sağlaması için ev kiraladık. Adana’ya pozitif ayrımcılık yaptık. Yaklaşık 2 yıl kadar Adana’da kalarak birçok sporcuyu milli takımlara kazandırdı.
Sayın Bozdoğan, her yıl yüzlerce genç sulama kanalında, gölde ve denizlerde boğularak yaşamını kaybediyor. Yüzme öğrenmek isteyenlere ne gibi önerileriniz var?
Ülkemizde yüzme, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü havuzlarında, belediyelerin ve spor kulüplerin havuzlarında öğreniliyor. Başta da söylediğim gibi, boğulmaların önlenmesi için öncelikle ilkokullarda yüzmenin ders olarak konularak tüm öğrencilerin yüzme öğrenmesi sağlanmalıdır. Gelişme çağında çocuklar için en ideal spor yüzmedir. Yüzme, çocukları sağlıklı yapacağı gibi, beslenmesi, uykusu ve dersleri de düzene girecektir. Bunun için ucuz, ekonomik, maliyeti düşük yüzme havuzları yaparak herkese yüzmeyi öğretmek ve sevdirmek gerekir. 15 milyon nüfuslu Hollanda’da bile 800 kadar kapalı ve açık olimpik ölçülerde havuz vardır. Biz de ise bu sayı 200’ü geçmez. Macaristan’da deniz yok, ancak yine çok havuz olması nedeniyle sporcular her yıl yüzlerce Avrupa, Dünya hatta olimpiyat madalyası kazanırlar.
AHMET BOZDOĞAN İŞVEÇLİ Mİ?
Ahmet Bozdoğan, renkli gözlü, yakışıklı, sarışın tipik bir Avrupalı gibi. İsveç’in de katıldığı Uluslararası bir yüzme yarışında organizasyon komitesinden yabancı birisi Ahmet Bozdoğan’a seslenerek “Sen sanıyorum İsveç takımından yarışıyorsun. Bu programı al yönetici veya antrenörüne ver” der. Ahmet İngilizce olarak bozuntuya vermez ama dayanamaz da “Ben Türküm….Hatta Adanalıyım” der. Organizasyon komitesi üyesi Ahmet’ten özür dileyerek İşveçli’ye benzettiğini söyler…..