EĞİTİMİN SÜRÜKLENDİĞİ YERE BAKIN?

Ayşegül Balcı, İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nde EĞİTİM YÖNETİMİ ve POLİTİKALARI uzmanı olarak görev yaptığı dönemde, tarikat ve cemaatlerle ilgili çalışma yaptığı için, önceki rektör döneminde hakkında soruşturma açıldı. Üzerindeki baskılara dayanamayınca da emekliye ayrıldı.

21.YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ’nün organize ettiği “TÜRKİYE’DE TARİKAT-CEMAAT YAPILANMASI VE TEHDİTLERİ” panelinde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk döneminde eğitimin getirildiği durumu şöyle anlattı.

Milli Eğitim Bakanlığı görevlerini, Diyanet İşleri Başkanlığı’na, bazı vakıf ve derneklere bırakmış durumda. Atatürk’den giderek uzaklaşan, dini eğitime ağırlık veren “Dindar ve kindar” nesil yetiştirmeye adım adım gidiyor.

Türkiye’de belli başlı 30 tarikat silsilesi ve bunların kolları var. 2.600.000 vatandaşın tarikatlarla bağlantıları bulunuyor. Milli Eğietim Bakanlığı’nın okul öncesi eğitim konusundaki yetersizliğini tarikat okulları dolduruyor.

Ailesinden uzak yörelerde okula giden öğrencilerin yurt ihtiyacı karşılanmadığı için bu boşlukta ÖZEL YURT adıyla açılan cemaatçi yurt ve evlere fırsat yaratıyor.

“18 yıldır tek başına iktidarda olan AKP ve Genel Başkanı, duble yollar, köprüler ve viyadükler yapmakla öğünürken, kaç adet öğrenci yurdu yaptıklarını niye sayamıyorlar. Yurt yapsalar cemaat ve tarikatların önü kesilir. Meydanı cemaat ve tarikatlara bırakmak için, özellikle yurt yapımında 18 yıldır vurdum duymaz davranıyorlar.”

Medreselere kaydolma yaşı 3’e düşerken, eğiim süresi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 6-10 yıl arasında. Doğu ve Güneydoğu’daki tarikat ve cemaat yapılanmasının bir bölümü komşu ülkelerin (İran) kontrol ve denetimi altında.

Türkiye’de bir milyon çocuk tarikatların elinde eğitim görüyor, beyinleri yıkanıyor. Artık TEVHİD-İ TEDRİSAT, yani eğitimde birlik yerine dini eğitim yolu açıldı. Türkiye bu eğitimle uçurumun kenarındadır. Kapalı dini yapılara sağlanan eğitim ihtiyaçları, yakın gelecekte MİLLİ GÜVENLİĞİMİZİ tehdit edecek faaliyetler olarak karşımıza çıkacaktır diyor.

Tarikatçı ve cemaatçi yapıların din algısında, birleştirici ve kaynaştırıcı değli, ayrıştırıcı, kin ve nefret aşılayan din dili hakimdir. Aklın ve iradenin tek bir kişinin emrine verilmesmiyle Türkiye’de siyaset-cemaat ilişkisi hukuki bir zeminden koparılıp, din siyasetin ve cemaatin oyuncağı haline getiriliyor.

Tarikatçı ve cemaatçi yapıların din algısında geçmiştekilerden farklı olarak, servete servet katıyor, siyasetin desteği ile de devlette kadrolaşıyorlar. Fetullah Gülen de devlete siyasetin ve de özellikle AKP’nin desteği ile devlet kadrolarını işgal etmedi mi? Hala sözde FETÖ ile mücadele etmelerine rağmen sökebildiler mi?

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor