Tümer: Milyonların umutları 2021 yılına ertelendi

(HABER MERKEZİ)-Türk Enerji Sen Genel Başkanı Mustafa Tümer, ülke gündemi ve  Sendikal çalışmalar hakkında öne çıkan başlıklardan oluşan konuşmalarında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Hepinizin de yakından takip ettiği gibi memur ve emeklilerimizin 2020 ve 2021 yıllarıyla ilgili mali ve özlük haklarının belirlendiği bir toplu sözleşme süreci yaşadıklarını kaydeden Tümer,’’Ülkemizde 3 milyon dolayında kamu çalışanı, 2 milyon kadar da memur emeklisi var. Toplu sözleşmeler, aileleriyle birlikte 20 milyona yakın bir kitleyi doğrudan ilgilendiriyor.  Bu nedenle Türkiye gündeminin tamamen memur olması gereken bir dönemde, memurların esamesi bile okunmadı. Bizim yetkili olduğumuz dönemlerde toplu görüşme çadırlarıyla, basın açıklamalarıyla Türkiye çalkalanırdı. Şimdi ise ilk ve son günler dışında basında haber bile olmuyor. Malum-Sen süreci yönetmekte zaten aciz kalıyor. Basiretsizlikleri dağı taşı tutuyor.  Biz, ekonomik ve bilimsel verilere dayanarak taleplerimizi hazırladık. Bildiğiniz gibi yatırım araçlarını, yeniden değerleme oranlarını, vergi artışlarını, artan harcamaları ve enflasyonu da dikkate alarak bir gelecek öngörüsü yaptık.  Memurların kayıplarını belirledik.  Hangi kalemlere, ne kadar zam yapılırsa, bu zararların telafi edileceğini hesapladık. Malum-Sen’in de gerçekçi bir taleple gelmesi durumunda, bir müzakere imkânı olacağını düşündük. Ne var ki, toplu sözleşme görüşmelerinin ilk gününden itibaren havanda su dövülmeye başlandı. Bu sözde yetkili konfederasyon, kendi taleplerinin dahi arkasında durmadı. Toplamda 5 oturum gerçekleştirildi; bunların hiçbirinde, tek bir talep dahi müzakere edilmedi. Zaten nüfusumuzun dörtte birini ilgilendiren bu önemli sürecin, tek bir kişinin iki dudağı arasına terk edilmesi başlı başına bir garabet unsuruydu. Biz, 1 Ağustos’tan itibaren görüşmelerin tek bir yetkili temsilcinin keyfiyetiyle yürütülmesinin doğru olmadığını söyledik. Kamu görevlilerini ilgilendiren hayati konuların dahi masada pazarlığa açılmadığını ifade ettik ve gerekli uyarılarımızı yaptık.  “Toplu sözleşmeler normal seyrinde ilerlemiyor” dedik. Masada sayın Bakana da ifade ettik. Eylem yapıp basınla da paylaştık. Hiç olmazsa, paraya taalluk etmeyen, bütçeye ek yük getirmeyen sözleşmelilere kadro, yardımcı hizmetliler, vergi dilimleri, mülakatın kaldırılması, servis, kreş gibi sorunların çözümü, bir yıl önce söz verilen 3600 ek gösterge gibi konuların netliğe kavuşturulması gerektiğini söyledik.   İşi gücü şov yapmak olan konfederasyon, iki yılda bir kez ayağımıza gelen bu fırsatı da tepti.  Zaten hizmet kolları taleplerinin de bir arada olması, toplu pazarlıkların içinden çıkılamaz bir hal almasına ve karmaşaya yol açıyor. Yetkili konfederasyonun basiretsiz, korkak ve iş bilmez hali, Kanunun aksaklıklarıyla birleşince bundan önce olduğu gibi beşinci toplu sözleşme dönemi de büyük bir fiyasko oldu.  Milyonların umutları, 2021 yılına ertelendi.

HAKEM KURULU HÜKÜMETİN NOTERİ GİBİ DAVRANDI

Başından beri tarafsızlığı tartışılan Hakem Kurulu, Hükümetin 2020 için %4+4; 2021 yılı için %3+3 teklifini aynen onaylayarak, daha da tartışmalı hale geldi.  Hakem Kurulu’nda hükümet tarafından atanan üyeler çoğunlukta olduğu için, bu kuruldan Hükümetin teklifi dışında başka bir kararın çıkması mümkün değildi.  Bu karar, 6 ay için en düşük memur maaşına 120 TL, ortalama memur maaşına 160 TL’lik bir artış anlamına geliyor. İşte böyle kifayetsizlerin yürüttüğü, allayıp pulladığı toplu sözleşme süreci, memur ve emeklileri ortada bıraktı.   Bu vebal, Hakem Kurulu kadar, 21 gün boyunca kendi teklifinin dahi arkasında duramayan ve müzakereden kaçan yetkili konfederasyonun boynundadır. Bu devran böyle gitmez.  Memur ve emeklilerimizin geleceği adına, toplu sözleşmeleri katılımcı ve sonuç alıcı bir noktaya taşımak zorundayız. Masada memurların geniş bir şekilde temsil edilmesi ve heyetin çoğunluğuna bağlı bir imza sistemine geçilmesi gerekiyor. İtiraz mekanizmaları da yeniden düzenlenmelidir.  Genel toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmeleri birbirinden ayrılmalı. Yoksa iş bilmeyen sendikalarla bir yol alınması imkânsız görünüyor. Elbette toplu sözleşme çok önemli ama sendikacılık da toplu sözleşmeden ibaret değil.  Biz, her şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz.  Gündemimizin ilk sırasında, kırmızı çizgimiz olan memurluk güvencesinin korunması, geçici personel, vekil, sözleşmeli, idari hizmet sözleşmeli gibi istihdam biçimlerinin kaldırılması bulunuyor. Bu çerçevede bütün güvencesiz sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi için bir kanun teklifi hazırladık ve Meclis’e sunulmasını sağladık. Bu konudaki mücadelemiz sonuç alıncaya kadar devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.     Yardımcı hizmetlilerimizi asla unutmadık, daima gündemde tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz. Özellikle sınıf değişikliği ve ek gösterge yardımcı hizmetlilerimiz için hayati bir konu; bu konuya bizler de son derece hassas yaklaşıyor, her platformda bu talebimizi dile getiriyoruz.

BİZ SENDİKACILIĞI AŞK İLE YAPIYORUZ

Türkiye Kamu-Senli olmak bir aşk halidir.  Diyen Tümer, Biz, sendikacılığı işte bu aşk ile yapıyoruz. Bizim için zafer; başı dik, alnı ak, onurlu ve gurur dolu tertemiz bir geçmişi, geleceğe aktaran ve gelecekte de yaşatacak olan Türkiye Kamu-Sen’in varlığıdır. Defalarca kez söyledik, anlamamakta ısrar edenler için tekrar söylemek bize zul gelmez; haksızlığa uğradık ama asla haksızlıktan yana olmadık. Âlemin adaletle nizama sokulması gerektiğine hep inandık. Adalet ve hakkaniyetten yoksun merciler, liyakati ayaklar altına alan emek hırsızları için, bir kez daha şunun altını çizmek isteriz; Türkiye Kamu-Sen’e, Türkiye Kamu-Senlilere, kamu görevlilerine ve mazlumlara yapılan her haksızlık karşılığını bulur. Akbabalar ve çakal sürüleri bilsin ki, dışarıdan kuşatılsak da içimizden vurulsak da Türk milleti dünya durdukça var olacak, Türkiye Kamu-Sen bayrağı hep dalgalanacak. Çünkü bu bayrakta umut var; bu bayrakta çocuklarımızın geleceği, memurumuzun emeği, şehitlerimizin kanı var. Bu bayrakta ay yıldız var. Bu bayrakta Türk milleti var. Varlığımız; Akdeniz’in engin sularında, Irak’ın dağlarında, Suriye çöllerinde bu millete kol kanat geren kahramanlara feda olsun.   Genel başkanlarından, yönetim kurulu üyelerine, il temsilcilerimizden, şubelerimize, işyeri temsilcilerimizden, yurdumuzun en ücra köşelerindeki üyelerimize kadar hepimiz tek yürek, tek yumruğuz. İçerideki hainlere de prim vermeyiz, dışımızdaki düşmana da göz açtırmayız.  Kendi yaralarımızı kendimiz sararız ve biz sadece ve sadece Türk milletine sarılırız. Biliyoruz ki, bizim varlığımız Devletimizin varlığına, vatanımızın bağımsızlığına bağlı. Bizlere bu güzel vatanı ve devletimizi armağan eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, gelmiş geçmiş tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet borçluyuz. Onlar bu vatan için gözlerini bile kırpmadan ölüme koşan kahramanlardı. Allah hepsinden razı olsun diye konuştu.

ELİF GİBİ DİMDİK DURACAĞIZ

Tümer, Şu kritik günlerde ülkemiz ve milletimiz başta olmak üzere İslam camiasının üzerindeki karabulutların dağılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Allah en kısa sürede yetkiyi alarak, adaletli ve hakkaniyetli sendikacılık yapmamızı, kamu görevlilerine ve devletimize hayırlı hizmetlerde bulunmamızı nasip etsin. Gümbür gümbür geliyoruz. Er, geç, hak yerini bulacak, herkes doğruda buluşacak. Biz verdiğimiz söz gereğince, doğru yol üzerinde, Allah’tan başka kimseye boyun eğmeden, Elif gibi dümdüz duracağız. Hak yolunda asla susmayacağız açıklamasında bulundu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor