ULU ÖNDER İLK ADANA GEZİSİNDE NELER DEDİ

Bugün 16 Mart. Ulu Önderimiz, Ebedi Rehberimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 97 yıl önce dün, Devlet Reisi sıfatıyla kentimizi ilk kez onurlandırmıştı. Komutan Mustafa Kemal Paşa, daha önce de; 30 Ekim – 10 Kasım 1918 arasında ve 5 Ağustos 1920’de Adana’daydı, Aslında, 15 Mart 1923 ziyareti Mustafa Kemal’in 3’üncü Adana gezisiydi.

Bugün, Ulu Önderimzin Adana’da, 15-16 Mart günlerindeki söylemlerinden azıcık sadeleştirilmiş küçük paragraflar sunmak istiyorum. Seçtiğim paragraflar hem geçmişimize, hem günümüze,hem de yarınlarımıza tutulan güçlü ışıklar gibi geldi bana.

TÜRKOCAĞI’NDA GENÇLERE SESLENİRKEN: Genç arkadaşlarım; Acı günlere ait olmakla beraber bir hatırayı burada tekrar etmek isterim. Efendiler; bende bu vekayiin (Kurtuluş ve TBMM’nin açılması gibi mutlu olaylar) ilk hissi teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana’da doğmuştur. (…) memleketiniz, Adana’nız, malum olduğu devirden beri tamamen bir Türk memleketidir. Bu Türk memleketi, bugünkü Vatanın diğer yörelerinden daha az sarsıntılar, felaketler, değişiklikler geçirmedi. Sonsuz asırlar içinde bu toprakların yetiştirdiği seçkin evlatlar daima karşılık koymuş, müdafaasını yapmış, varlığını korumak için çalışmışlardır. Daima muvaffak olmuşlardır. Nasıl ki, bunda da şanla şerefle başarı kazanmışlardır.

AKŞAM YEMEĞİNDE, SULTANİ MEKTEBİNDE: Buradaki bugünkü izlenimim, dinlediğim nutuklar ve Adanalıların bende bıraktığı intiba şu olmuştur. Adanalılarla çok fazla görüşmeye gerek yoktur. Çünkü bütün söyleyeceklerimi, benim duygularımı onlar çok derinden anlamış bulunmaktadırlar. (…) Düşmanlarımızın hakkımızdaki fikriyatı asırların birikiminden oluşmaktadır. Ancak bizler, bugünkü gelişmeleri  kabul ederek, ilmin ve uygarlığın gereklerine başvurarak, bütün uygar milletlerin bilim düzeyine ulaşarak onları yenebiliriz. (…) Bizi yanlış yola yönlendiren habisler çoğunlukla din perdesine bürünmüşlerdir. Saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatmışlardır. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harab eden fenalıkları hep din perdesi altındaki melanetten gelmiştir. Onlar, her türlü hareketi dinla karıştırırlar.

ÖĞRETMENLER DERNEĞİNDE İZCİ OYMAK BEYİNİN KONUŞMASINA KARŞILIK VERİRKEN: Duygularınıza tercüman olan arkadaşınızı dinledim. Çok memnun oldum. Maddeten ve manen kuvvetli olmak için çalışınız, çok çalışınız. Çalışmanızın meyveleri tüm memleket çocukları için örnek olsun. Ana ve babalarınız, muhterem milletimiz, sizler sayesinde güven içinde yaşasınlar. Geleceğin, sizden beklediği budur.

ÇİFTÇİLERLE SOHBET SIRASINDA:  Milletimiz çok derin acılar çekti. Mağlubiyetler gördü. Bütün bu ıstıraplardan sonra yine bu topraklarda yaşıyorsak, bunun asıl kaynağı şundadır. Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıç kullanırken, diğer eliyle ve sabanıyla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.

ESNAF VE SANATKARLARLA TOPLANTISINDA: Bazı kişiler çağdaş olmayı kafirlik sayıyorlar. Asıl kafirlik onların bu görüşüdür. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslamların kafirlere esir olmasını istemek değildir de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın. Hoca olmak sarık ile değil, beyinledir.

Eyyy Büyük Önder, Eyyy Gazi, Eyyy Atatürk, nur içinde yat. Kim ne yaparsa yapsın, senin ışığın sonsuza dek bize ve insanlığa doğru yolu gösterecektir. Senden rahatsız olanlar, kendi lanetlerinde boğulacaktır.

YARIN: ATA’YI BU GEZİSİNDE YENİCE’DE KARŞILAYAN DOSTU ŞEYH SUNUSİ’Yİ ANLATACAĞIZ

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor