Gezginle şiir yolculuğuna var mısınız?
Röportaj: Yener EKİNCİ
ADANA (BÖLGE) – Mevlüt Sönmezler ismi, edebiyatla iç içe bir yaşamı benimseyen kesimler tarafından mercek altına alındı. İlk şiir kitabı, ‘Gezginle Yolculuk’un yakaladığı başarı ile dikkatleri üzerinde toplayan Sönmezler, şiirseverleri büyülü mısralarında, duygu yüklü bir seyahate çıkarıyor. Kitabın bütün gelirleri ise yetim ve öksüz çocuklar için… Kısa zamanda bu kadar ilgi çeken Sönmezler’i yakından tanımak istedik ve ortaya ilginç ve bir o kadar da öğretici bir röportaj çıktı.
Sizi tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?
4 Mart 1974 günü Süleymaniye Doğumevi’nde gözlerimi açmışım hayata. 5 çocuklu ailenin en son ferdi olarak, 16 yıl İstanbul’da geçen hayatım, 1991 sonları itibariyle Adana’da devam etti. Aslen Darendeli olsam da, doğma büyüme Bakırköylü’yüm. Ancak son durak Adana; yani doyduğum şehir… Çocukluğumdan itibaren her Darendeli gibi çalışmaya meraklıydım. Pazarlarda su, tezgahlarda kaset sattım. Parfümeride çıraklık da yaptım, otel de garsonluk da… 1996 yılında turizm okurken, THY’de part-time iş hayatım devam etti. Okul bitti, askerliğimi Bodrum’da rehber olarak yaptım. Akabinde THY’de kalan yerde devam etti iş hayatım. 2010 yılında TGS Yer Hizmetleri’nin kurulmasıyla THY’de ki 14 yıllık kariyerimin sonuna geldim. Yolcu Hizmetleri müdürü olarak TGS’de göreve başladım. 2013 yılında İstasyon Başmüdürlüğü görevine atandım. Halen mevcut görevimi sürdürmekteyim. Evliyim. 2007’den bu yana sevgili eşim, yol arkadaşım, oğlum Furkan’ın annesi, gönlümün sultanı Tuğba Sönmezler’e aşığım. Sırasıyla; Mustafa Necati İlkokulu, Bakırköy Ortaokulu, Bakırköy Lisesi, Adana Borsa Lisesi, Mersin Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik bölümünde eğitimimi tamamladım. Yüksek lisansımı ise Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon bölümünde yaptım.
Şiire olan ilginiz nasıl başladı?
Çocukluğumdan beri eskimeyen merakımdı aslında. Bende bir tutku ve yaşam biçimi haline dönüşmesi ise üniversiteye hazırlık için gittiğim dershanede, edebiyat hocamız Burhan Mendi’nin, kendi yazdığı şiir kitabını armağan etmesiyle başladı. Ondan önce birçok şairimizin şiirlerini okuyordum fakat Burhan hoca şiirleriyle dersleri o kadar güzel süslüyordu ki, yoğrulmamak elde değildi. Kendi şiirlerimi yazamaya başladım ve 2002-2003 yılları arasında, kentin yerel radyosu olan Akdeniz FM ile Server FM’de şiir programları hazırladım. 2005 yılında sanatçı Umut Kuzey’in ‘Duvardaki Resimler’ adlı albümüne, ‘Şikayetim var’ adlı şarkıyı verdim.
Sizce şiir sadece duyguyla mı yazılır, yoksa kurgu şiirler de olabilir mi? Yani, şair hissetmediği bir şeyi yazabilir mi?
Bence şiir hislerle yazılır. Yaşanmış duygular, yaşayamadığımız duygular, başkalarının yaşadıkları ve hayat… Kısaca hayatın özüdür. Şair hisseder ve yazar. Şunu yazın demekle ben yazamam… Öncelikle onu hissetmem gerekir. Her hapishaneye giren, mahpusluk günlerini Ahmed Arif gibi betimleyemez. Veya her aşık Nazım Hikmet’in Piraye’ye yazdığı satırları yazamaz.
Ahmed Arif ve Nazım Hikmet’ten bahsettiniz. Sizce günümüzde niçin onlar gibi şairler yetişmiyor?
Şiir, yaratıcı zeka ürünüdür. Bu durumda şair, şiirlerine şiirsel sözcükler seçmek zorundadır. Zaten bundan dolayı şairlere, ‘kelime mimarı’ denilmektedir. Ancak burada bir sorun ortaya çıkıyor. Şair fazla kelime bilmiyorsa, kitap kültürü yoksa, nasıl kelime seçecek? Bildiği kelime az ise seçim yapma imkanı yoktur. Bu durumda ortaya iyi bir şiir çıkarma şansı çok azdır. Bu kural şairler için de, müzisyenler için de geçerlidir. Günümüzde Sezen Aksu ve Nilüfer gibi sanatçılar çıkmadığını da görüyoruz. Dolayısıyla bu sorunuza en net vereceğim cevap, ‘okumamak’ olacaktır.
Şiirin bizim memlekette ayrı bir yeri var mı?
Bizde söz önemlidir, şiirsel söz özellikle… Sıradan insanın yaşamında önemli bir yeri vardır. Büyük şairler yaratmış Türk halk geleneği. Bugünse tüketim ahlakının belirlediği bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar derinliğe ihtiyaç duymadan tüketerek yaşıyorlar. Yüksek değeri var. Edebiyatın en başında gelir, çünkü dilin en yoğunlaşmış halidir. Şiir hikayenin ötesinde, dilde, duyguda, düşüncede, sezgide, bilinçaltında derinleşmektir. Bunun ortadan kalkması insanın niteliğinin değişmesidir.
Genelde hüzünlenince mi şiire sarılırız?
Akıl her şeyi açıklayamaz. Bizim sezgilere, hayal kurmaya ihtiyacımız var. Hayal kurmadan bilim bile olmaz.
Şiir kitabınız ‘Gezginle Yolculuk’a ilgi nasıl, ne gibi geri dönüşümler alıyorsunuz?
Duygulara tercüman olacak türde bir çalışma ortaya koymayı başardığıma beni ikna edecek kadar bir ilgi oluştu açıkçası. Sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşarak tebrik eden şiirseverler, doğru yolda olduğuma dair moral veriyorlar. Hatta genç arkadaşların, gerek yazım konusunda, gerekse şiirlerini yaymak açısından destek istedikleri de oluyor. Bunlar da beni mutlu ediyor tabi. Aslında biz bu kitabımızın gelirlerini şehit ve gazi çocuklarına bağışlamak istedik. Ancak devletimizin onları yalnız bırakmadığını ve her ihtiyaçlarını karşıladığını gördük. O nedenle, Seyhan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı nezdinde, yetim ve öksüz çocuklarımıza ulaşmak istedik. Şu an kitabımızın bütün gelirlerini onlara bağışlıyoruz.
Kitabınızı satın almak isteyenler nasıl temin edebilir?
Bir satış kanalımız yok. Mevlüt Sönmezler İnstagram veya Facebook sayfaları üzerinden mesaj atarak sipariş verirlerse, kargo marifetiyle ulaştırabiliriz.
Kaleminizden yeni şiir kitapları da gelecek mi?
Gezginle Yolculuk’u bir sıngle olarak kabul ediyorum. Şu an gerek arşivimde, gerekse yeni yazdığım şiirler mevcut. İlerleyen zamanda bunları da bir kitapta toplayacağım.
Şiir yazmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Şiir yazmak için gereken genel özelliklere sahip olmanız, sahip değilseniz bile sonradan öğrenmeniz, daha doğrusu zaten doğuştan beri sahip olduğunuz yeteneklerinizi uyandırmanız yeterlidir. Çabayla herkes güzel şiir yazabilir. Her insanda duygu olduğuna göre (duygusuz, odun insan yoktur, sadece duygularını gizleyen vardır), duygunun eseri şiir de her insan tarafından açığa vurulabilir. Duygularını kağıda yansıtabilen bir insan, her şekilde anlamlı bir eser ortaya koyabilir. Duygularınızı kağıda ne derece yansıtabileceğiniz kendinize ne kadar samimi olduğunuza bağlıdır. Unutmayın, bu dünyaya bir kere geliyoruz. Duygularınızı saklamayın, gizlemeyin, açığa vurmaktan korkmayın.
Bu keyifli sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.
***
Adana Demirdir
Küçüktüm, daha on yaşlarımda
Ablamlar gelirdi gurbetten, Adana uzak, öyle uçak ucuz değil..
Otobüsler zaten uzun, upuzun yol.
Kavuşmak yazdan yaza,
Bir de kısa molalar, şubat tatillerinde
Binerdik vapura, doğru adalar’a onlar geldiğinde…
Severdim o zamandan beri denizi,
Başkadır mavinin huzuru,
Hele yanında sevdiklerin de olunca…
Yıllar geçti, hasret bitti, gurbet geçti…
Biz aynı şehirdeydik artık
Ama bitmedi içimizde ki mavi sevgisi.
Bu yüzdendir belki,
Açık mavi-lacivert aşkı da, kim bilir?
Bilenler bilir, Adana Demirdir.