FATİH TERİM İLE AYNI SEZON GALATASARAY’A TRANSFER OLDU YAŞAMI DEĞİŞTİ: FAHRİ YILMAZ

HAZIRLAYAN: Ramazan ŞANIVAR

Fahri Yılmaz 6 Eylül 1951 yılında Adana’da doğdu. İlkokul dönemlerinde babasını kaybetti. Evin geçimini sağlamak, annesi ve 4 kardeşine bakmak için simit sattı, sinemalarda teşrifatçılık yaptı. Portakal sattı. Kamyondan kamyona karpuz, kavun boşalttı. Ancak kimseye muhtaç olmadı. İlk ve ortaokulu Ziyapaşa, liseyi tarihi Erkek Lisesi’nden mezun oldu. Merhum Ökkeş Koşkun, sulama kanalında keşfettiği Fahri Yılmaz’ı 13 yaşında Atatürk Yüzme Havuzu’na getirdi. Demirspor mayosuyla Kurbağalama yüzmede önemli başarılar elde etti. Kolları uzun olduğu için Olimpiyat Sporcusu Ünsal Fikirci’nin desteğiyle sutopuna başladı.

Vatani görevini Muhafız Gücü’nde yaptı. Muhafızgücü’nün 2. Ligden birinci lige çıkmasında önemli rol oynadı. 1971 yılında İzmir’de gerçekleştirilen Akdeniz Oyunları’nda ilk kez milli takıma çağrıldı. 1974 yılında aynı mahallede büyüdükleri çocukluk, gençlik arkadaşı Fatih Terim ile Galatasaray’a transfer olunca yaşamı değişti. 10 yıl Galatasaray Sutopu Takımı’nın kalesini korudu. 155 kez milli oldu. Daha sonraki yıllar Ünlü Antrenör İbrahim Sulu’nun asistanı olarak 17 yıl genç, büyük erkek ile bayan takımlarda görev yaptı. Ayrıca kadın ve erkek milli takımında da görev üstlendi.

Dar gelirli bir ailenin çocuğu olan Fahri Yılmaz’ın ilginç bir başarı öyküsü var. Gençlik yıllarında büyük sıkıntılar yaşamasına rağmen bunların üstesinden gelmiş, kendini sürekli geliştirmiş. Fatih Terim’in desteğiyle iyi konumlarda bulunmuş. Para yerine dost biriktirmiş. Sağlam karakterli iyi bir Adanalıdır. 40 yıldır İstanbul’da olmasına rağmen Adanalı gibi yaşamını sürdürüyor. Dostlarını asla unutmuyor. Ayrıca, Adana’dan kim ziyaretine giderse onlara her konuda destek oluyor.

Sayın Yılmaz, kendinizden söz eder misiniz? Ailenizin durumu, eğitiminiz nedir?

6 Eylül 1951 yılında Adana’da Çınarlı Mahallesi’nde doğdum. Daha sonra Döşeme Mahallesi’ne taşındım. Küçük yaşlarda babamı kaybettim. O saatten sonra ailenin sorumluluğunu ve geçimini üstlendim. Çelimsiz, zayıf, bakımsız bir çocuktum. Ancak, annemin ve kız kardeşlerimin çalışmasını asla arzu etmedim. Simit sattım. Sinemalarda teşrifatçılık yaptım. Portalal-limon sattım. Kamyondan kamyona karpuz-kavun boşalttım. Yaptıklarımla gurur duyuyorum. Bunları yaparken okulumu da ihmal etmedim. İlk ve ortaokulu Ziyapaşa, liseyi de tarihi Erkek Lisesi’nde tamamladım. Ne yazık ki zeki öğrenci olmama rağmen. O günün koşullarında üniversite okuyamadım.

Yüzme havuzuna nasıl geldiniz ? Kim vesile oldu ? Ne gibi dereceler yaptınız ?

Boş zamanlarımızda arkadaşlarla tehlikeli olmasına rağmen her Adanalı gibi sulama kanalında akıntıya karşı yüzüyorduk. İyi kıyafetli birisi bizleri izliyordu. Beni yanına çağırdı. Önceleri korktum. Sonra da “Sen güzel yüzüyorsun. Seni havuza götüreyim. Yarışmalara katılmanı sağlarım “ dedi. Yaşamımı değiştiren teklifi yapan Adana sporuna büyük emekleri olan Ökkeş Koşkun’du. Havuza çekinerek gittim. 12-13 yaşlarındaydım. Önceleri dereceye giremedim. Daha sonra ki dönemde kendimi geliştirerek özellikle kurbağalama stilde dereceler yapmaya, madalyalar kazanmaya başladım. Bu konuda havuzda tüm büyüklerimden destek gördüm. Özellikle milli, rekortmen olimpiyat sporcusu Ünsal Fikirci bana çok zaman ayırdı. Mekânı cennet olsun. Adana’da yapılan Türkiye Şampiyonası’nda 4×100 karışıkta kurbağa yüzerek takım halinde rekor kırdık. 1971 yılında vatanı görevimi Muhafız Gücü’nde yaptım.   Kulübü sutopunda ikinci ligden birinci lige çıkarmada önemli katkım oldu. Burada yüzme otoritelerinin dikkatini çektim. İzmir’de yapılan Akdeniz Oyunları’na sutopu milli takım kalecisi olarak çağrıldım. Bu hayatımın en anlamlı günüydü.

Fatih Terim ile aynı dönemde biriniz futbola, diğeriniz sutopuna Galatasaray’a transfer oldunuz. Sanıyorum uzun yıllar aynı evi paylaştınız. Ondan sonra ki gelişmeleri anlatır mısınız ?

Fatih Terim benim çocukluk ve gençlik arkadaşım. Çok yetenekli bir futbolcuydu. Burada rahmetli babası Talat amcanın emeklerini asla göz ardı edemeyiz. Tanrı öyle bir fırsat yarattı ki aynı anda birlikte Galatasaray’a transfer olduk. Daha sonra ki zamanlarda 4 yıl Osmanbey, 4 yıl Nişantaşı semtinde toplam 8 yıl aynı evi paylaştık. Kendimize kahvaltı, yemekler yapardık. Genelde hazır yemeği tercih eder veya dışarıda yerdik. Komşular bizlere yemek, pasta, kek gönderirlerdi. Bizlerde komşu çocuklarının spora yönlendirir ve destek verirdik. Fatih hoca bulaşık yıkamayı sevmezdi. Bu işi bana yıkardı. Ben sutopunda, Fatih Terim futbolda adeta marka olduk. Ayrıca her ikimizin de sağlam dostları oldu. Halen 40 yıllık dostluğumuz sürüyor. Fatin Terim adeta bana maddi ve manevi babalık yaptı. Ben de ona her zaman sadık oldum. Asla birbirimizi kırmadık. İyi bir evlilik yapmamda, iyi bir aile reisi ve kaliteli yaşantıya sahip olmamda Fatih Terim’in büyük payı var. Allah gönlüne göre versin.

Galatasaray’da sutopu oynadığın günlerde ne gibi başarıların oldu. Sanıyorum daha sonra uzun yıllar hem sarı-kırmızı kulüpte hem de milli takımda antrenörlük yaptınız. Bunlardan söz eder misin ?

Galatasaray’da oyuncu olarak 1974-1984 yılları arasında 10 yıl sutopu takımının kalesini başarıyla korudum. Bu zaman içinde çok çalıştım ve kendimi her alanda çok geliştirdim. 155 kez milli mayoyu giydim. Faal sporculuğun ardından 17 yıl Galatasaray’da efsane antrenör İbrahim Sulu’nun asistan antrenörlüğünü yaptım. Merhum İbrahim hocamdan çok yeni bilgiler edindim. Bu sayede genç-büyük erkek milli takım ile kadın milli takımın antrenörlüğünü de üstlendim. 1993 yılında Avrupa Sutopu Şampiyonası’na Hollanda’ya asistan koç olarak gittim.  Bu arada arkadaşım Tarkan Saçalır’ın ricası üzerine Antalya sutopu takımını birinci lige çıkmasında gönüllü antrenör olarak katkım oldu.

Fatih Terim’in desteğiyle Florya Metin Oktay Tesisleri ile Futbol Federasyonu’nda Protokol Müdürlüğü görevinde bulundunuz. Burada mutlu oldunuz mu? Neler yaptınız ?

Fatih Terim, gerçekten benim ikinci babam. Beni her zaman yanında görmek ister ve çok güvenir. Ben de onun güvenini asla istismar etmem. Galatasaray’a 2001 yılında tam yetkiyle baş antrenör olunca ilk düşüncesi Galatasaray’ın aynası olan Florya Metin Oktay Tesisleri’ne çeki düzen vermek oldu. Bu görev için Fatih hocanın önerisi, yöneticilerin de uygun bulmasıyla 18 yıl tesislerin sorumlusu olarak görev yaptım. Başta çalışanlar ve sporcular olmak üzere, antrenör yardımcıları, altyapı antrenörleri, altyapıya çocuklarını getiren veliler ile çok ciddi bir bağımız oldu.  Herkesin sorunun çözümüne destek olmaya çaba gösteriyorum. Daha sonra ki yıllar Fatih hocam milli takımlarda görev alınca 3 yıl kadar Futbol Federasyonu Protokol Müdürlüğü’nü başarıyla yürüttüm. Fatih Terim Galatasaray’a yeniden dönünce Florya Metin Oktay Tesisleri’nin müdürlüğünü sürdürüyorum. Hayli mutluyum. Sevdiğim işi yapıyorum. Burada sistemi oturttuk.

Çok iyi bir aileniz var. Geçtiğimiz aylarda oğlunuzu evlendirdiniz. Düğüne Başkan Mustafa Cengiz, Fatih Terim tüm yöneticiler, sporcular, antrenörlerler ve dostlarınız katıldı. Bundan söz eder misiniz ?

Çok sevdiğim canım oğlum Uğurcan Yılmaz, Günce Akay ile yaşamını birleştirdi. Pandemi nedeniyle sosyal mesafeye dikkat ettiğimiz düğüne başta Başkanımız Mustafa Cengiz olmak üzere, 2. Başkanımız Abdurrahim Albayrak ve diğer yöneticiler, Yardımcı antrenörler Levent Şahin, Hasan Şaş, Ümit Davala, futbolculardan Selçuk İnan, Ahmet Çalık, Marcao, Emre Akbaba, Şener Özbayraklı ile sporcu dostlarım, kulüp görevlileri anlamlı günde bizleri yalnız bırakmadı. Başkanımız Mustafa Cengiz ile Fatih Terim nikâh şahitliği yaptılar. Çok güzel bir düğün oldu. Tanrı herkese nasip etsin. Dostlarımıza her zaman şükran borçluyuz.

TERİM: “FAHRİ HEM SAĞLAM DOSTUM HEM DE SIRDAŞIM”

Fatih Terim, Fahri Yılmaz’ın çocukluk ve gençlik arkadaşı olduğunu, 1974 yılında aynı dönemde Galatasaray’a transfer olduklarını, 8 yıl aynı evi paylaştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“Fahri benim en sağlam dostum ve sırdaşım. Ayrıca sadık arkadaşım. Gururlu, sağlam karakterli olan Fahri, aynı zamanda Galatasaray’da ve milli takımda yıllarca başarıyla sutopu oynadı. Antrenör olarak da  yüzlerce sporcu kazandırdı. Fahri’ye çok güvendiğim ve sağlam karakterli bulduğum için başkan ile yöneticilerle konuşarak Florya Metin Oktay Tesisleri Müdürü olmasını sağladım. Beni mahcup etmedi. Yönetimi zor olan Florya’yı disipline etti ve ayağa kaldırdı. Milli takımlarda da görev aldığım yıllarda 4 yıl Futbol Federasyon’u Protokol Müdürü olarak görev yapmasını sağladım. Alileyi yakın tanıdığı için bunda da çok başarılı oldu.  Allah herkese Fahri Yılmaz gibi dost versin. Ondan çok memnun ve mutluyum. Fahri’ye bir görev verdiğim de sırtımı döner giderim. Asla gözüm arkada kalmaz. Aslında Fahri ile iyi bir ikili olduk. Her ikimiz de buralara kolay gelmedik. Paralar da kazandık ancak, dost biriktirdik. Geçtiğimiz aylarda oğlu Uğurcan’ı evlendirdi. Kendi çocuğumun düğünü gibi mutlu oldum. Ailece ölünceye kadar dostluğumuz sürecek.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor