ENERJİSA’ÇMALIK OLDU MASUM TEDAŞ’A ÇATTIK

Önceki yazımızda, 17 saatik elektrik kesintisiyle uğtradığımız işkencenin verdiği hiddetle TEDAŞ’ veryansın etmiştik. Yazı internete düştükten sadece bir-iki saat geçmişti. Basında Sanayi ve Ticaret Dünyamızın duayeni olan Mehmet Uluğtürkkan “TEDAŞ mı kaldı abi, ENERJİSA’dır o” yorumuyla uyardı.
Bizimkisi dil alışkanlığının azizliğiydi. Rehberimdeki Elektrik Arıza numarası bile halen TEDAŞ diye kayıtlı… 17 saatlik işkencenin bir bölümü de zorunlu olarak yayladan Adana’ya, hem de uyku saati içinde gece yolculuğu yapmak oldu. Bir süredir, uyku düzensizliği sıkıntım var. Kafamı koyup uyuduktan iki saat sonra falan uyanıyorum ve şafağı gözümü kırpmadan bekliyorum. İşte o iki “saat falan” dediğim sürenin yarısını, gece-gece, yayla yolunda araba kullanarak geçirmişim. Bir yandan da hem ertesi gün için yemeğe çağırdığımız aileye ne diyeceğimizi düşünüyorum, hem de dolapta soğutulması zorunlu olup özenle hazırlanmış yiyecekleri kurtarıp kurtaramayacağımızın endişesini taşıyorum.
Ertesi gün, işkencenin verdiği ıstıraba uykusuzluk, endişe ve telaş da baharat gibi gelince, dilime de elime de masum TEDAŞ yapışıverdi. Aylardır faturalarını ödediğim ENERJİSA aklımın ucuna bile gelmedi. Ne insafını bıraktım, ne vicdanını, ne de izanını… Zaten son aylarda fatura başlığına değil de, voltajı ha-bire yükselen borç tutarına bakıyoruz.
Mehmet Uluğtürkkan’ın uyarısından hemen sonra da gazeteden Yüksel Uçak aradı. Bakanlık sabah sabah yazıyı fark etmiş. Bakan Danışmanı arayıp “Hatalısınız, TEDAŞ değil, ENERJİASA’dır. Düzeltin lütfen.” demiş. İnternet’teki yayın düzeltildi ama bu arada pek çok kişi, elektrik dağıtımından şikayetini yorumlarla dile getirdi, bazıları da paylaştı. Paylaşılmışlara erişemedik. Bugün bize düşen, bu olayda masumiyetini teslim etmek zorunda bulunduğumuz TEDAŞ’tan kocaman özür dilemek. Umarım sürç-i lisanımızı hoş görmüşlerdir.
Şimdi, o yanlış muhatap seçtiğimiz yazının bir bölümünü bir kez de ENERJİSA’ya hitap ederek tekrarlayalım:
“Şimdi anlatacağım olay Salı günü başlayıp Çarşamba günü sonuçlanan 17 saatlik ENERJİSA İşkencesidir. Başımıza ilk kez gelmiyor. Bu sonuncusuyla, göğsümü gere gere sorayım, sonra anlatayım olayı;
“Eyyyy ENERJİSA!..
- Sende hiç mi vicdan yok?
- Hiç mi insaf yok?
- Hiç mi insanlık yok?
- Hiç mi izan yok?
Geçtiğimiz Salı günü Gülek Yaylasındaki sitemizde, akşam haberlerini izlemek üzere televizyonun karşısına kurulduk. 20 dakika falan geçti geçmedi, önce voltaj düştü, iki üç dakika sonra da elektrik kesildi. Çevremize baktık, her taraf ışıl ışıl; demek ki bizim siteye gelen hatta bir sıkıntı var. Haa, yayla dediysek, burası resmiyette Tarsus’un mahallesi.
Kim çözecek? Elbette ENERJİSA… Aradık 186’yı… Planlı kesinti söz konusu değil. Müşteri temsilcisi Ayten Hanım’a ulaştık. Son derece kibar, her zaman güler yüzlü olduğuna yemin edebileceğim kadar yardımsever bir görevli çıktı karşımıza. Anlattık durumu. Şikayetimizin, ekibi yönlendirmek üzere kayda alındığını bildirdi.
Bu arada bizim Site Görevlisi de başvurmuş; ona da aynı cevap gelmiş: “Şikayetiniz ekipleri yönlendirmek üzere kayda alındı.” İki saat sonra da soğutmak üzere buzdolabına koyduklarından dolayı endişelenen eşim de ENERJİSA’yı aradı. Olayın kayda alındığını bir kez daha öğrendi. Fakat her geçen dakika endişesi artıyordu çünkü ertesi gün gelecek konuklar için hazırlık yapmıştı…”