DEMİREL’DEN KARAKUŞİ KADI
Yakın tarihimizde Merhum Demirel’in “Muhalif” ve “Muvafık”, yani “Karşıt” ve “Yandaş” siyasetçilerine sayısız mikrofon uzatıldı. Gördük ki, en hızlı karşıtları bile rahmetlinin artılarına vurgu yapıyor. Olağanüstü hafızası herkesin dilinde. Bir de, bazı sorulara bildiği bitmez-tükenmez fıkralarla verdiği cevaplar hatırlanıyor.
Demirel’in böyle bir fıkrasını arşivimizden çekip çıkardık. Buyur ola şimdi; önce fıkra, ardından rahmet okuna…
Demirel’e ülkenin durumu hakkındaki düşüncelerini sormuşlar. “Bakın size bunu bir fıkrayla anlatayım” demiş ve girmiş söze:
Osmanlı Döneminde yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir
kadı varmış. Kadı bir
gün önünden geçtiği fırından gelen güzel kokuya yönelmiş; vitrinde nar gibi
kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var… Karakuşi kadı, fırıncıya:
‘Ben bunu aldım’ demiş.
Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra asil sahibi gelip ördeğini sorduğunda fırıncı boynunu büküp: ‘Uçtu…’ deyince iş kavgaya dönüşmüş.
Kavga sırasında fırıncı, araya giren
bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış… Gayrimüslim
de peşinde kovalıyor…
Bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının
üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü
için, kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir
vatandaş da kızıp peşlerine takılmış… Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler
hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı’nın
karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş…
Ördeğin sahibi,’Bu adam ördeğimi hiç
etti’ diye şikayet etmiş.
Karakuşi Kadı, fırıncıya sormuş: ‘Ne
yaptın bu adamın ördeğini?’
Fırıncı, “Uçtu” demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış:
‘Ördeğin karşısında (tayyar ) yazılı.
Tayyar ‘uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil’ diyerek
fırıncıyı kurtarmış.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa
sormuş. Onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: ‘Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara,
o müslimin tek gözü çıkarıla…’
Davacı: ‘Benim tek gözüm çıktı. şimdi ne olacak?’ diye sorunca Karakuşi
Kadı, ‘Şimdiii…’ demiş, ‘Fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak,
Biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’ Tabii gayrimüslim şikayetinden vazgeçmiş,
fırıncı bu davadan da beraat etmiş.
Çocuğunu düşüren kadının kocasına da karakuşi kadı: ‘Tamam’ demiş, ‘Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.’ Bunun üzerine adam da şikayetini anında geri almış. Fırıncı bu davadan da kurtulmuş. Kadı dönmüş Yahudi’ye: ‘Senin şikáyetin nedir bre?’ Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış, ‘Ne diyeyim kadı efendi…’ demiş, ‘adaletinle bin yaşa sen, e mi !..’
Merhum Demirel fıkrayı anlattıktan sonra kendini dinleyen topluluğa dönerek sormuş, “Bugün ülkenin durum bu, ağnadınız mı?”
Rahmetli Cumhurbaşkanımız ülkenin durumunu anlatırken neden Karakuşi Kadı örneğini vermiş, ben anlayamadım. Çok şükür memlekette yargı bağımsız. Hukuk demek, adalet demek. Kimse, kimsenin kızarmış ördeğine el atmıyor, yolsuzluklara geçit verilmiyor.
Somut bir örnek; ben bugüne kadar yargı yolu ile her hangi bir fırıncıya baskı yapıldığını görmedim, duymadım.
Nurlar içinde uyu Demirel Baba…