ADANA NARENCİYE ÜRETİMİ VE HASADI
HABER: KERİME LARA ALTUN
ADANA (BÖLGE)-Emekli Öğretmen Yılmaz Yalçınkaya ile narenciye üretimi, sorunları ve çözüm yollarını konuştuk
Adana Yüreğir İlçesi Denizkuyusu Köyünde Emekli Öğretmen Yılmaz Yalçınkaya’nın mandalina bahçesinde narenciye üreticilerinin sorunlarını konuştuk.
Ziraat Mühendisi Bahadır Berkyez, Yalçınkayaya bu yıl üretimde ne gibi sorunlarla karşılaştıklarını, önce dolu ve don sonra aşırı sıcak ve düşük nem dolayısıyla ağaçların meyve dökmesiyle uğradıkları zararda devlet yardımı alıp almadıklarını sordu.
Üretici Yalçınkaya “Kurak geçen bir yılın ardından limonla başlayan narenciye hasadı mandalinayla devam ediyor. Umarım ülkemize, insanımıza faydalı olur. Bu üretimin içinde ilaç atanların, gübre atanların, toplayanların hepsinin emeği var.
Bir çok insanın kazanç sağladığı üretim şekli bu.
Çukurova’da şubat ayında son yüzyılın en soğuk ve mayıs ayı sonu haziran başında en sıcakve en düşük nem oranı yaşandı. Narenciye ağaçları tam çiçekten meyveye dönüşeceği ve küçük meyvedeyken % 70, % 80 oranında dökme yaşandı. Arkasından gelen don tekrar çiçeklenmeyi etkiledi. Arkasından da bu sene hasat döneminde tüm fiyatlar düştü. Özellikle limon ve mandalina fiyatları düştü; hem biz üreticiler zorlandık hem tüccarlar kar edemedik.
Devlet bunu gördü, bizler de müracaat ettik ama maalesef üzülerek söylüyorum her tarım organizasyonunda olduğu gibi devletten hiçbir yardım görmedik. “Müracaat edin” dediler, müracaat ettik, ilçe tarımdan arkadaşlar geldi, döküntüyü gördü, hasat kaybını gördü, rapor tuttular ama bugüne kadar net bir şey olmadı.” dedi.
İnsanlar, bir kilo fiyatıyla üç kilo mandalina alabilmeli
Ziraat Mühendisi Berkyez Yılmaz Yalçınkaya’ya “Bizler mandalinayı marketlerden beş liranın altında alamıyoruz, bunun sebebi nedir. Sorun nerededir?” sorusunu yönelttiğinde Yalçınkaya da “Bu çok ciddi bir sorun; ülkemiz için, üretenler için çok ciddi bir sorun. Hal yasasının mutlaka değişmesi lazım. Ürünün tarladan, bahçeden üreticiden tüketiciye ulaşmasındaki aracıların azaltılması, raflara, pazara geliş yolunun kısaltılması lazım. Yani insanlar bir kilo mandalina alana kadar üç kilo alabilmeli. Tabii bunun bir takım maliyetleri var paketleme, diğer maliyetler ama mümkün olduğu kadar yeni bir yasayla üreticiden tüketiciye ulaşımda aracıların azaltılması lazım. Daha akılcı, ülkenin koşullarına uygun, devrim niteliğinde eylemler lazım. Tabii bunun içinde yukardan başlayarak, bakanlıktan başlayarak aşağıya doğru organizasyon lazım. Çiftçinin mutlaka örgütlenmesi lazım, çiftçinin örgütlendiğinde hem üretimde hem üretimin çeşidinde hem de pazarlama bölümlerinde kurumsallaşması lazım. Hem çiftçi artı değerlerden daha çok faydalanır, hem tüketici özellikle yoksul kesim daha uygun fiyata meyvesini ve C vitaminini alır.” diyerek yanıtladı.
Ülke tarım politikasının narenciye üretimine ve üreticisine ne derece etki ettiğini, tarımda neler yapılması gerektiğini, genelde ülkenin tarım politikası hakkında bize neler söylersiniz diyen Berkyez’e
Bakanlığın baştan aşağıya değişmesi lazım; tarım bakanlığının bir, orman bakanlığından ayrılıp bölünme; iki tarla bitkileri ayrılıp bölünme; hayvancılığın ayrı bir bakanlık olması lazım ve bunlarda kendi için de ürün deseni doğrultusunda uzmanlaşan genel müdürlükler olur; buna benzer ne isim konursa bilemiyorum, kurumsallaşması lazım.
“Bugün şu an ovadayız; narenciye hasadı var. O kadar yanlış ekimler yapıldı ki binlerce dönüm narenciye söküldü. Narenciyenin büyümesi ve rant hale gelmesi aşağı yukarı beş yıllık bir süreç. Bu beş yılda sürekli harcama yapıyorsunuz. Beş yıl sonra ya bitki ovaya uygun değil ya da bitki o kadar çok ekiliyor ki pazar değeri düşüyor. Tarım bakanlığının ivedilikle bir tarım planlaması yapması lazım, il ve ilçe örgütlerinin işler hale getirilmesi, herkesin kafasına göre veya bu sene ürünün para ettiğine göre değil, hem iç pazarın hem de dış pazarın ihtiyacına göre ekim alanlarının saptanması gerekiyor. Bununla birlikte çiftçiler mutlaka örgütlenmeli, mesela daha önce yaşanan çok olumlu kooparatif ve birlik örnekleri var. Çukobirlik gibi bu bölgede çok güzel örgütlenmiş bir kurum vardı. Pamuk bir taraftan girip diğer taraftan kumaş olarak çıkıyordu, enteğre bir tesisti ve bunun yanında da bu tesisin yan gübre sanayinde, yem sanayinde ve yağ sanayinde katkıları vardı.
Tohum araştırma enstütüleri mutlaka tekrar hayata geçirilmeli
Bu gibi birliklerin yanında tohum araştırma enstütüleri de mutlaka tekrar hayata geçirilmeli çünkü tohum ülkenin geleceği, besinimizin geleceği… giydiğimiz kıyafetin geleceği… Bunu sürekli dışardan alarak yaşayamazsın. Ödediğin bedel, para dışarıya gider. Artı değer olarak geri gelmez. Ama burada üretirsen binlerce insanımız bu üretimden faydalanır katkısını alır, katkılanır.” diyerek soruları yanıtlayan üretici Yalçınkaya sözlerini “Mutlaka bu bölgeye uygun ürünlerin saptanıp geliştirilmesi, tarım araştırma enstitülerinin tekrar işler hale getirilmesi gerekiyor. Bunu bir ülkenin tabiri caizse zürriyeti gibi, çocukları gibi, geleceğimiz gibi düşünmeliyiz. Eğer bir ülkede tarım politikası ülkenin insanlarını besleyecek ürünler üretemiyorsa o ülkenin geleceği olmaz. Onun için çok ciddiye alınmalı, çok ciddi önlemler alınmalı ve bu iş için işin içinde olan tarım emekçileri, üreticiler, ziraat mühendisleri tarım teknisyenleri, tarlalarda yetişen insanların görevlendirilmesi zorunludur. Bu, ülkenin geleceği açısından son derece önemlidir.” diyerek Adana da narenciye üreticilerinin şahsında tüm üreticilerin sorunlarına, tüketicilerin ihtiyaçlarına, ülkenin tarım alanında hangi politikalar izlemesi gerektiği hakkında görüşlerini bildirdi.
Bahçede fide yetiştiriciliği de yapılıyor, isteyen üreticilere istediği ürün fidelere aşılanıyor. Mandalinaya greyfurt ve portakal aşısı yapılıyor. Fidanlar yaşlanan, verimi düşen ağaçların yerine ekmek üzere de yetiştiriliyor.