Dövme modası eskimiyor

Etrafınıza bir bakın, dövmesi olmayan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecektir sanırım. Eskinin tabusu, bugünün bir yaşam biçimi olarak kabul görüyor. Ve dövme yaptıranlar, yaptırdıkları dövmenin ardındaki hikayeleri, anıları ve hayalleri ile şehrin en iyi dövmecilerinde soluğu alıyor. Biz de şehrin en “cool” dövme stüdyolarından TAZ Tattoo’yu ziyaret ettik, keyifli bir sohbete daldık.

RÖPORTAJ: Yener EKİNCİ

ADANA (BÖLGE) – Türkiye’de dövme yaptıranların sayısı gün geçtikçe artıyor. Dolaysıyla dövme yapan tattoo salonlarına gerek sosyal medya mecralarında, gerek geçtiğimiz cadde ve bulvarlarda daha çok rastlıyoruz. İnsanlara bazen en çarpıcı kıyafetin, en pahalı saatin bile veremeyeceği özgüveni sağlayan dövmeler, bir tabu olmaktan çıkarak, özellikle gençler sayesinde yeni trend kimliği kazanmış durumda. İnsanlar artık hayat felsefelerini ya da en çok sevdiklerini vücutlarında ömürlerinin sonuna kadar taşımak istiyorlar. Özellikle yurtdışında oldukça yaygın olan dövme, Türkiye’de de her geçen gün daha kabul edilebilir hale geliyor. Eskiden bugüne oranla toplumda çok fazla kabul görmeyen dövme, şimdilerde yaptıranların sayısındaki artışla normalleşiyor. Ve dövme yaptıranlar kadar dövme yapanların da sayısı artıyor. Baraj Yolu’nda faaliyet gösteren TAZ Tattoo Salonu da Adana’nın yeni nesil dövmecilerinden. Burayı; Taner İşidoğu, Mert Aydın ve Ayaz Buldu adında 3 genç işletiyor.  Sanatlarını yeteneklerini ve yaratıcılıklarını tuvale aktarmak yerine insan vücuduna aktarmayı seçmişler.  Resimle olan organik bağları onların dövme sanatında başarılı olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri. Bu 3 sanatçı ile kendi stüdyolarında dövme üzerine konuştuk.

Dövme yaptıracaklara ne öneriyorsunuz?

Taner İŞİDOĞU: Yaptırmak istedikleri desene iyi karar vermeleri gerekiyor. Sonuçta lazerle bile temizlerken her zaman tam sonuç alınamıyor. Dövmeyi moda gibi görüp de “Herkes yaptırıyor, ben de yaptırayım” diyerek yaptırmak doğru değil. Önce desene, sonra nereye yaptıracağına karar veriyoruz. Biz de yönlendiriyoruz. Stüdyoda katolog bulundurmuyoruz. Sadece kişiye özel tasarımlar yapıyoruz. Ellerinde bir desenle geldiklerinde onları da yapıyoruz. Ama sevdiğimiz tarz; yarattığımız desenleri insanların vücutlarına uygulamak. 

Dövme yapmaya gelmeden önce birtakım önlemler gerekiyor mu?

Mert AYDIN: Bir gün öncesinden alkol, aspirin ve benzeri kanı sulandırıcı ilaçlar alınmamalı. Bunlar dövme yapılırken çok fazla kanamaya neden olur. Öyle şakır şakır kan akmaz ama hem rahat çalışmaya engel olur, hem de dövme yaptıran huzursuz olur.

Dövme yapıldıktan sonraki bakım aşaması nedir?

Ayaz BULDU: Bir haftalık basit bir bakım süresi var. Önemli olan dövme yapılan alanı temiz tutmak ve bizim önerdiğimiz kremleri uygulamak. Onun dışında zor tarafı yok. Dövmenin her zaman yapıldığı zamanki kadar net olması için özel dövme koruyucu kremlerle korunması gerekir. Yoksa dövmenin renklerinde solmalar, siyah dövmelerde yeşermeler olabilir. 

Gelenlere nasıl öneri veya yönlendirmede bulunuyorsunuz?

Taner İŞİDOĞU: Dövme yaptıracak kişinin konumunu, ne iş yaptığını ve yaşını gözönünde bulunduruyoruz. Zaten 18 yaşından küçüklere ailesinin izni olmadan dövme yapmıyoruz. Yine yaşı genç olan bir insanın ileride pişman olacağı bir dövme yapmasını istemeyiz. Her gelenin kolundan tutarak dövme yapıp, ‘hadi paranı ver, git’ diye bir şey yok burada. Katalog bulundurmama sebeplerimizden biri de bu. Çünkü katalog bulundurduğunuz zaman herkeste aynı dövme olmaya başlıyor. Burada çizilen desen asla bir başkasına yapılmıyor. Gelenlere daha önce yapılan dövmeleri göstermek amacıyla desenleri arşivliyoruz. Ama aynısını yaptıramıyorlar. Ancak o desenlerden esinlenerek başka bir tasarım yapılabilir.

18 yaşını doldurmadıysa aile iznini nasıl alıyorsunuz? İmzalı belge mi istiyorsunuz?

Mert AYDIN: Hayır, ya annesi ya da babası yanında gelmeli. Ağabey, kardeş, dayı, amca kabul etmiyoruz. O yüzden mutlaka annesi veya babası ya dövme yaptırırken veya öncesinde mutlaka bize gelip izin verdiğini belirtmeli.

40 yaşından sonra dövme merakı olanlar çok mu?

Ayaz BULDU: Aslında dövmenin yaşı yok. Ülkemizde yeni yeni popülerleşen bir şey olduğu için her yaştan insan buraya gelip dövme yaptırıyor.

Bazıları yara, yanık, ameliyat izi, doğum lekesi olan yerlerini gizlemek için dövme yaptırıyor. Bu izleri gizliyor mu?

Taner İŞİDOĞU: Yara izi ve yerinin durumuna bağlı olarak değişir. Mesela çok ileri derecede yanıklarda deri bazen o kadar incelmiş oluyor ki oraya dövme yapmak uygun olmaz. O bölgeye dövme makinası ile müdehale ettiğimizde deri darmaduman olur ya da boyanın altta yayılma riski vardır. Tabii ki izler, ameliyat yerleri dövme ile kapatılmaz. Ama kamufle edilir. Dövmeyle ilgili olarak ‘hastalık kaparsın’ veya ’kanser yapar’ gibi inanışlar var… Bizim ve bütün profesyonel dövmecilerin kullandığı boyalar sadece dövme için üretilmiştir. Üretildikleri ülkelerin sağlık bakanlığı tarafından onaylandıktan sonra piyasaya çıkarılmıştır. Diğer dövme malzemeleri de öyle. Dolayısıyla vücuda zarar verecek maddeler yok. Kullanılan iğneler, uç parçalar steril ambalajındadır ve tek kullanımlıktır. Hepsi yurt dışından geliyor. Türkiye’de dövme malzemesi üretilmiyor.

Malzemeler hangi ülkelerden geliyor?

Taner İŞİDOĞU: Farklı ülkelerden ithal edilir; bizim kullandığımız boya ve makineler Amerika veya Almanya’dan geliyor.

“Sedefim var, dövme yapılır mı?” diyenler oluyor mu?

Taner İŞİDOĞU: Doktor tarafından onaylanıp yapılması gerek; ben ona karar veremem. Aynı şekilde alerjik kişilerde de aynı. Gelen kişi benim alerjim var derse biz yine onu dermatoloğa yönlendiriyoruz. Alerji testi yapılıp, doktor onayı aldıktan sonra dövme yapıyoruz.

Türkiye’de son yıllarda dövmeci sayısında artış oldu. Senin de dikkatini çekiyordur sosyal medyada. Eskiye nazaran bu iyiye işaret mi? Türkiye’de dövme kültürüne bakış değişti mi?

Mert AYDIN: Tabii ki kötü değil. Rekabet ortamı kızışıyor. Bu da haliyle sanatın daha da çeşitlenmesi anlamına geliyor. İnsanların bakışı değişiyor. Pozitif anlamda yansıması olabilir dövmeci sayısının artmasının. Bunun dışında bu işe sadece gelir gözüyle bakmakla ve sanat gözüyle bakıp yapmak arasında fark var. O da tamamen dövme yaptıracak kişinin sahip olması gereken bir vizyon. Haliyle kim reklam yaparsa o kadar iş alabilir. Kimisi daha underground takılır, kendini göstermeyi sevmez. Düzgün bir şekilde sanatını icra eder. Bu tamamen müşterinin keşfedip karar vermesi gereken bir şey. Ömür boyu kalacak bir şey yaptırırken de birazcık aklı başında tercihler yapmak lazım.

Dövmede en önemli faktör hijyen. Her operasyonda değiştirmek zorundasın iğneyi. Merdivenaltı yerlerde insanların enfeksiyon, hastalık kapma ihtimali de artıyor. Dövmeyi seçmek ayrı iş, dövmeciyi seçmek ayrı iş. Bu işin adım adım pratiği nasıl olmalı?

Mert AYDIN: Biraz kıl olmakta fayda var. Kullandığı iğneler sorulabilir, yüzeyi nasıl dezenfekte ettiği sorulabilir. Ben bunların eğitimini Almanya’da aldım. Ayrıca kendim de takıntılı bir adam olduğum için her şeyi titiz bir şekilde yapmaya çalışıyorum. Bunu dövme yaptırmaya gelen insanın takip edebilmesi kolay değil. İstemeyen onu göstermez. Başka birine aynı iğneyi kullanmak zaten adilikten başka bir şey değil. Ama bunu bile yapan çaktırmadan yapar. Türkiye’de Emrah’tan başka kimseye dövme yaptırmadım ama şimdi yaptıracak olsam kılı kırk yarardım. Hepatit-C vazelinin içinde altı aya kadar yaşayabilen bir virüs. Kanla iş yapıyorsun. Benim kullandığım iğneler Almanya’dan (cheyenne ve kwadron) geliyor, tek kullanımlık ve sonra atılıyor. Bunun bir de Çin versiyonu var.

 Bu işin de mi Çin ayağı çıktı?

Mert AYDIN: Çin çok büyük bir endüstri bu işte. Sürekli alıcısı var, malzemeleri daha ucuz. İğne senin işinin kalitesini en çok etkileyen faktör. Bunu da Çin’den alıyor. Adamın derdi para kazanmak. Yapıştırıyor Çin malı iğneyi, Çin malı boyayı, dövme yaptıran sanki bu işin peşine düşmeyecek gibi.

 Bu işte çok ucuza kaçmamak lazım o zaman?

Mert AYDIN: Bu demek değil ki her pahalı olan en iyisi olacak. ABD’deki adam da çin malı malzeme kullanıp dövme yapabilir sana. Yine araştırmanın önemi burada karşımıza çıkıyor.

Bu işin bir eğitimi ya da okulu olmalı mı?

Ayaz BULDU: Bu işin çıraklık ve ustalık sistemiyle olması gerektiğini düşünüyorum. Ama ben hiç çırak olmadım. Kendi kendime öğrendim. İlk başlarda ev arkadaşlarıma yaptım. İlla ki birilerinin canı yanıyor. Hele ki dövme gibi bir şeyi öğrenirken. Çıraklık-ustalık ilişkisi en uygun yöntem. Böyle bir işin okulunu kurandan şüphe ederim.

Dövme yaptırmanın belli bir mevsimi var mı?

Ayaz BULDU: İşi bilen insanlar  genelde bu işi kışın yapıyor. Yazın da yaptıranlar var. Tişört mevsimi geldi, dövme yaptırayım da göstereyim derdiyle dövme yaptıranlar da var. Kışın bunun bakımı yaza nazaran daha kolay. Ter ve sıcak gibi bir faktör yok. Sıcak hava iyileşmekte olan bir dövmede en çok isteyeceğimiz şey değil. Ne kadar serin bir ortamda bakımını yaparsan o kadar iyi olur. Yaz olmayan çoğu mevsim dövme yaptırmak için daha uygun.

Bu keyifli röportajın gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için hepinize teşekkür ederim

Bizler teşekkür eder, gazetenizin yayın ve çalışma hayatında başarılar dileriz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor