“TARIM KURULU OLUŞTURULMALI”
(HABER MERKEZİ)-Kurulduğu 1930 yılından beri sektörün en önemli temsilcilerinden olan Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, zor bir yılı geride bırakıp, 2021’e girerken, geçtiğimiz yılda pandemi nedeniyle önemi daha da artan tarım sektörünün beklentilerini 25 madde halinde dile getirdi.
Başkan Mutlu Doğru, konuya ilişkin açıklamasında, tarım sektörünün yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini ilgili merciler ve kamuoyunun görüşlerine sunarken, tarımın olmazsa olmaz sektör özelliğine bir kez daha vurgu yaptı. Doğru, “Pandemi sürecinde, güvenilir gıdaya sürekli ve spekülasyonlardan uzak, makul fiyatlarla ulaşımın sağlanması için ülkemizin başta stratejik tarımsal ürünlerde kendi kendine yeter duruma gelebilme hedefi herkes tarafından benimsenmiştir” ifadelerine yer verdi.
GIDA ENFLASYONU
Türkiye’nin her dönemde bir numaralı gündem maddesi olan enflasyonla mücadele kapsamında, gıda enflasyonunu düşürmek için üretici fiyatları yerine üretim maliyetlerini düşürücü önlemler alınması gerektiğini savunan Başkan Mutlu Doğru, pandemi sürecinde oluşturulan bilim kurulu benzeri bir kurulun da tarım sektörü için oluşturulmasını önerdi.
SU TASARRUFU
Küresel ısınmanın etkisiyle iklim değişikliği ve tatlı su kaynaklarının azalma riskinin Türk tarımının önündeki en büyük ortak sorun olduğuna vurgu yapan Doğru, “Su kaynaklarımızın %70’inin kullanıldığı tarım sektöründe geleceğimizin emaneti suyumuzu tasarruflu kullanmaya yönelik teşvikler yapılmalı. Her türlü tarımsal destek, sübvansiyonlu kredi ve tarımsal yatırım teşviklerinde suyu doğru tekniklerle ve tasarruflu kullanma ön koşul haline getirilmeli, su ve enerji tasarrufu sağlayacak yeraltı kapalı sistem basınçlı sulamaya geçilmeli” dedi.
TARIMSAL İSTATİSTİKLER
Tarımsal istatistiklerin önemine dikkati çeken Doğru, “ Tarım ve Orman Bakanlığımız bünyesinde başlatılan ürün masalarının çalışmalarını takdirle takip etmekle beraber, doğru tarımsal istatistiklere ulaşmak için gelişmiş ülkelerin tarımsal veri toplama metotları da incelenip, her türlü teknolojiyi devreye sokarak, Türk tarımında doğru verilere ulaşmalıyız. Ölçemezsek kontrol edemeyiz, kontrol edemezsek yönetemeyiz” diye konuştu.
Ürün deseninin oluşturulmasına ilişkin olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili bürokratların çiftçiyi temsil eden kuruluşlarla daha sık ve düzenli bir araya gelmesi çağrısında bulunan Doğru, şunları kaydetti:
“Tarım sektöründe çalışan sürekli tarım işçileri ve işverenlerin arasındaki çalışma ve sosyal güvenlik şartlarının düzenlendiği Tarım İş Kanunu, günümüz şartlarına göre yeniden tartışılarak hazırlanmalı ve hayata geçirilmelidir.
Meclis’te 2020 yılında kabul edilen yeni taklit ve tağşişle mücadele yasası, çiftçimizin ürettiği ürünleri gıda tebliğine uygun olarak üreterek mamul hale getiren dürüst sanayicimizin ve çiftçilerimizin hakkını ve emeğini koruyan, gıda sektöründe üretilen mamul ürünlerde haksız rekabetin önüne geçecek ve halk sağlığını da koruyacak önemli bir yasal düzenlemedir. Ancak bu yasanın tarım il teşkilatları ve hatta belediyelerimiz tarafından etkili ve adil olarak uygulanması ve sonuçlarının da Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından aylık olarak kamuoyu ile paylaşılmasını bekliyoruz.”
TARIMSAL DESTEKLEMELER
Tarımsal desteklere ilişkin, tarımın içinden gelen çiftçiler ve temsilcileriyle görüşülerek etki analizlerinin yapılmasını isteyen Doğru, bu konudaki diğer beklentilerini şöyle dile getirdi:
“Rekolteye, üretim maliyetine, çevre ve insan sağlığına, ürünün pazarlama gücüne ve çiftçi refahına katkıları ayrıntılarıyla tek tek ele alınarak, sadeleştirilmeli, gereksiz ve etkisiz olanlar kaldırılmalı, mevcut destekleme bütçesi daha etkili kullanılmalı. Tarımsal destekler yılın başında açıklanarak ekim planlamasıyla ülkenin ihtiyacı olan ürünlerin ekimi teşvik edilmeli ve bir sonraki ürün tohum tarlaya düşmeden, çiftçinin üretim maliyetleri için nakit ihtiyacının en çok olduğu zamanda ödenmelidir.Tarımsal desteklerden kesilen %2 ile 4 oranındaki stopaj vergisi Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığımızın yapacağı görüşme ile kaldırılmalı ve desteklemeler çiftçilerimizin hesabına kesintisiz olarak ve bankanın açık olduğu hafta içi günlerde yatırılmalıdır.”
TARIMSAL KREDİLER
Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Doğru, tarımsal kredilere ilişkin beklentilerini dile getirirken, “Bu kredilerin daha da yaygınlaşarak belirlenen tarımsal politika ve yönlendirmelerin uygulamasında daha etkin kullanılması tarımın geleceği için yararlı olacaktır. Özellikle küçük çiftçimizin borç yapılandırma ihtiyacı artmıştır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde takibe düşen borçların faizlerinin hazine tarafından ödenip, anaparanın 5 yıl vadeye bölünerek tahsil edilmesi, sadece ekonomik değil, köyde yaşayan ve kefaletle kredi kullanan küçük çiftçimiz için sosyal bir gereklilik haline gelmiştir.
Tarımsal kredilerdeki geri dönüşlerde kamu ve özel bankalarda yaşanan sıkıntılar göz önüne alınarak, üretimin devamı için ödeme güçlüğü çeken çiftçimize, kredinin açıldığı faiz oranıyla yapılandırma imkanı getirilmeli, yeni açılacak tarımsal işletme kredilerinde BDDK’nın alacağı kararla, 6 ayda bir faiz ödenmesi şartıyla kapatma vadesi 24 aya çıkarılmalıdır” görüşüne yer verdi.
KREDİ TEMİNATI
Doğru, hayvancılık yapan çiftçilerin kredi teminatı olarak hayvan varlığını göstermesi BDDK tarafından da kabul görmesine rağmen, kamu ve özel bankalarımız bu uygulamadan kaçındığını, bunun da çözüm bekleyen sorunlar arasında bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Bunun yanı sıra Kooperatifçiliğin gelişmesi için Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ilgili sivil toplum kuruluşlarının da görüşünü alarak, ortak bir çalışmayla tarımsal kooperatiflerin kuruluş ve yönetimleriyle ilgili kanunu yeniden düzenlemeli ve yöneticilerine mutlaka tüm şahsi varlıklarıyla sorumluluk getirilmelidir.
Tarım Kredi Kooperatiflerinin yönetim organizasyonu, kooperatif, bölge birliği, hizmet büroları, depoları ve iştirakleriyle yeniden yapılandırılarak işletme maliyetlerini düşürecek tedbirler alınmalı ve ortaklarına piyasa fiyatlarının altında girdi sağlamalı ve üretilen ürünlere katma değer yaratılmalıdır. Kooperatifçiliğin esas amacı budur.”
TMO’DAN BEKLENTİLER
Toprak Mahsulleri Ofisi,’nin, piyasa düzenleyici görevi nedeniyle çiftçinin destekçisi, sanayici ve tüketicinin ise güvencesi olduğuna dikkati çeken Doğru, “TMO değişen piyasa şartları ve enflasyona göre açıkladığı müdahale alım fiyatını aylık olarak güncellemelidir. Aksi halde bu yıl olduğu gibi açıklanan buğday ve mısır fiyatı piyasanın altında kaldığından, gerekli alımı yapamayarak ithal etme durumunda kalabilmektedir. TMO, alım fiyatlarıyla birlikte aylık satış fiyatlarını da açıklamalı, sanayicinin önünü görerek piyasaya girmesini sağlamalıdır” dedi.
Doğru, tarımsal ihracat için yeni pazarların önemine dikkati çekerek, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında tarımsal ürün ihracatındaki hedeflere ulaşmak için İhraç ettiğimiz tarım ürünlerimizde tek pazara bağlılığı önlemek, yeni ve zengin pazar arayışına girmek, ihracatın artarak sürekli olması ve ürettiğimiz ürüne katma değer yaratılması önemli bir husustur. Bu konuda ihracatçılarımızın yeni pazarlara girmesinin önünü açacak ülkelerle alım protokolleri imzalanması, uzak mesafeler için gerekirse havayolu taşımasını da devreye sokarak navlun desteği verilmesi ihracatçımızın yeni pazarlarda rekabet gücünü arttıracaktır” görüşüne yer verdi.
Yaş meyve üretiminde çok yıllık ürünlerin ekimi ve dikimi konusunda planlama eksikliğinin uzun vadede arz fazlalığına ve dolayısı ile değersiz ve hatta zararına üretime neden olduğuna dikkati çekerek, bu konuda envanter çalışması yapılarak, fazla ekimi olan ve yurt dışında rekabet şansı olmayan ürünlere destekleme kesilerek gereksiz yatırımın önüne geçilmesini önerdi.
ÇİĞ SÜT FİYATLARI
Doğru, 2020’de tarımın gündemindeki en önemli problem olan çiğ fiyatları konusundaki beklentilerini ise şöyle dile getirdi:
“Çiğ süt fiyatlarının, açıklanan maliyetler dikkate alınmadan Gıda Komitesince belirlenip, Ulusal Süt Konseyine açıklatılması, konseyin vasfını yitirmiş olduğu anlamındadır. Serbest ekonomi şartlarıyla uyumsuz olan bu duruma açıklık getirilmeli, fiyat açıklanıyorsa Et Süt Kurumu tarafından açıklanan fiyatla çiğ süt alınarak süt tozu haline getirilmeli, fazlası ihraç edilerek piyasa düzenlenmelidir. Çiğ süt maliyeti hesaplanırken, dünyada kabul görmüş süt yem paritesine göre, dörder aylık dönemlerde en çok kullanılan yem hammaddelerinin borsa fiyatlarının baz alındığı bir formül üzerinde anlaşarak çiğ süt fiyatı belirleme bir sisteme bağlanmalı, toplama ve soğutma bedelleri ise yüzdesel olarak bu fiyata ilave edilmelidir. Çiğ süt destekleme prim miktarlarının belirlenerek aylık ödeme yapılacağının açıklanması üretici açısından olumlu bir gelişmedir.
Süt Hayvancılığı İle uğraşan çiftçilerimizin üye oldukları birlik ve kooperatiflerin sayıca çok ve dağınık yapıda olması, sektöre zarar vermektedir. Damızlık sığır yetiştiren ve süt üreten bir çiftçinin üye olması gereken birlik tek bir çatı altında toplanarak tek seslilik sağlanmalı, birbirlerine adeta rakip hale gelen gereksiz birlik ve kooperatifler kapatılmalıdır.”
ELEKTRİK MALİYETİ
Doğru, tarımsal amaçlı kullanılan elektrik birim fiyat tarifesinin, dağıtım şirketlerinin özelleşmesi ile diğer tarifelerden farksız hatta daha pahalı hale geldiğini belirterek, tarım ve hayvancılıkla ilgili elektrik faturalarının Ziraat Bankasında otomatik ödemeye alınması şartıyla hazine destekli sıfır faizli kredi ile aylık ödenerek, çiftçilerden yıl sonunda tahsil edilmesini önerdi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Başkan Mutlu Doğru, iklim değişikliğinin tarımın geleceği üzerindeki en büyük risk olduğuna vurgu yaparak, “ Bu riskle mücadele ederken don gibi çiftçimize önemli zararlar veren doğa olaylarına karşı korunma amaçlı ülkemizde de üretimi başlayan dona karşı rüzgar pervanelerindeki %18 olan KDV oranlarının %8’e düşürülmesi bu makinaların alımında finansman maliyetini düşürecek ve yaygın kullanımına destek olacaktır” dedi.
Doğru, açıklamasının son bölümünde, tarımın önemine bir kez daha vurgu yaparak, sözlerini şöyle tamamladı: “Dünyada hücresel, dijital, dikey ve hassas tarım gibi konularla geleceğin tarımı tartışılıp, çevreyi koruyan, sağlıklı ve yüksek verimli tarımsal üretim modelleri dizayn edilmeye çalışılırken, ülkemizde %17 olan tarım nüfusumuzun milli gelirden aldığı %7 payla çiftçimizin ayakta kalması ve geçim derdine çare bulmayı konuşuyoruz. Ülkemizin yüksek tarımsal potansiyeli ve lojistik avantajlarıyla, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve hatta Uzakdoğu’nun tarımsal üretim merkezi haline gelmesi hayal değildir. İhtiyacımız olan stratejik ürünleri, dışarıya bağımlı olmadan, toprak, su ve iklim koşullarımıza göre en verimli şekilde üretmek için tarımsal politikalarımızı ve üretim önceliklerimizi, uzun vadeli, siyaset üzeri düşünerek belirlemeliyiz. Tarım kesiminin kronikleşen sorunlarına, güçlü bir siyasal iradeyle, radikal ve kalıcı çözümler getirilmeli, tarımda aynı sorunları konuşma kısır döngüsünden kurtulup, bizler de ülkemizde geleceğin tarımını dizayn etmeliyiz.”