ESİR VE YORGUN FRANSIZLARA ZİYAFET ÇEKİLEN YERİ BULDUK

Peşine düştük, iz sürdük; sonunda aç-susuz ve yorgun esirlere bulgur pilavı, ayran ziyafeti çekilen yeri bulduk. 5 Ocak yolundaki önemli kilometre taşlarından birini daha gün ışığına çıkarmış olduk. Bulduğumuzu anlatalım izninizle…
Karboğazı’nda mucize sonucu elde edilen inanılması güç zaferi defalarca anlattık. 40 yiğidimizin koca Fransız Taburuna büyük kayıplar verdirdikten sonra teslim alışı elbette unutulmaz. Yine de, kısaltılmış özetlerle anımsatalım…
Atatürk’ten gelen 16 Mart 1920 tarihli talimat üzerine karşı harekata girişen çetelerimiz hemen her gün Fransızların elindeki bir karakolu ele geçirdikten sonra, Belemedik’i kuşatmıştı. Sonunda Belemedik de, Fransızların çok önemli silah, yiyecek, vagon, telefon, katır ve ilaç depolarıyla birlikte elimize geçti. Aynı zamanda, Pozantı’daki Tabur Komutanı’nın buradaki hastanede görev yapmakta olan eşi de esirler arasındaydı. Bayan Mesnil, “İzin verin, ben hastanedeki görevimi sürdüreyim. Mesleğimde dil, din ırk ayırımı yoktur. Düğerleriyle birlikte sizin de yaralı ve hastalarınıza elimden gelen yardımı yaparım” demiş ve bu isteği kabul edilmişti.
10 Nisan Belemedik Zaferinden sonra çetelerimiz Pozantı’daki taburu kuşattı. Fakat Mesnil, eşinin esir olmasını da bir tarafa bırakarak onurlu bir askere yakışır biçimde teslim olmayı reddetti. Bu arada, Adana’daki Fransız askeri güçlerinden gelecek yardımı beklemekteydi. Ona göre; son sistem silah, yüksek teknolojiye dayalı araç, zengin mühimmat ve uçaklarıyla elbette Türk çetelere iyi bir ders(!) verilecekti. Nitekim Fransızlar “iyi ders vermek” üzere yola çıktılar. Kavaklıhan denilen mevkide çetelerimizle karşılaştılar ve buarada beklemedikleri bir yenilgiyle geri dönüp tekrardan hazırlandılar. Bu sefer baş edilemez toplar, makineli tüfekler, uçaklar ve çok kalabalık birliklerle tekrar yola çıktılar. Olmaz, olmazmış; bir kez daha perişan olup büyük kayıplar vererek geri çekildiler. Ardından, uçakla Mesnil’e attıkları mektupta, “Bizden sana hayır yok. İstersen yarma harekatı ile Pozantı’yı terk edebilirsin. Ya da telsi olabilirsin. Yola çıkacak olursan Adana’ya değil, Karboğazı üzerinden Mersin’e doğru yürü, seni oradan alabiliriz” yazılıydı.
5 Ocak yazımızda özetlediğimiz Karboğazı mucizesini yeniden anlatacak değiliz. Bunun yerine, Yılan Ovası mevkiinde teslim alınan Taburun nereye ve nasıl götürüldüğünü anlatacağız. Yılan Ovası’ndan Gülek eteklerine nasıl geldiklerini öğrendik. Asırlardan beri yörüklerin ve yerel çobanların takip ettiği patikalar üzerinden Gülek Köyünün Kuzey Batı eteklerinde bulunan Gelgez Mevkiine normal yürüyüşle bir-birbuçuk saatte gelinebiliyor. Aç ve perişan esirlerle sanırım bu yol iki saat kadar sürmüştür. Geldiklerinde, Güleklilerin kazanlar dolusu bulgur pilavı ve güğüm güğüm ayranı onları bekliyordu. Burada doyurulduklarını biliyorduk da, Gelgez’in neresinde oturdukları hakkında bilgimiz yoktu. İz tutup aynı yol üzerine aldığımız bilgiler bizi Gelgez’de bulunan ve bugün de buz gibi suyu olan pınarın hemen yanı başındaki çok eski, kalın duvarlı bir yapıya getirdi. Eskiden hanmış. Zaten Otoyol açılmadan önce kullanılan Ankara yolu da hemen kıyıcığından geçmekte ki, bu yol çok daha eski zamanlarda İpek Yolunun Gülek’i kat eden koluymuş. Ne yazık ki, bulduğumuz yapı orijinalinin yarısı bile değil. Önemli bir alanını park yapabilmek için yıkıp yok etmişler.
İşte, bulduğumuz bu yapı, koca taburun istirahat ettirilip doyurulduğu yer. Koca taburu kontrol altında tutabilmek için daha güzel bir yer seçilemezdi herhalde. Buradan da Bucak’a getirilmişler. Tamamen tahmini değerlendirmelerimize göre, Bucak’a, yaya olarak, Yeniköy üzerinden üç veya dört saatte yürüyerek gelmişlerdir. Bucak, demiryolu üzerindedir. Kelebek’ten gelen bir tren, Binbaşı Mesnil’i o karamsar konumdan kurtarıp göklere uçuracak kadar sevindirmiş. Çünkü o trenle getirilen eşi, burada kendine teslim edilmiş.
YARISI YIKILIP YOKEDİLEN HAN: Otoyol öncesinde Adana’yı Ankara’ya bağlayan ve İpek Yolunun Gülek’ten geçen kolu olarak bilinen yolun hemen altındaki yapının bir zamanlar han olduğunu öğrendik. Ne yazık ki yarısından fazlası yıkılıp park olarak yeniden düzenlenmiş. Fransız esirler teslim alındıktan sonra buraya getirilerek doyurulmuş ve dinlendirilmiş.

GELGEZ PINARI: Birkaç yıl öncesine dek buz gibi suyu gürül gürül akıtan pınarın sularıyla beslenen derede balık tutanlarla tanıştım. Son yıllarda pınarı suları kocaman borularla oraya buraya sevk edilince dere kurumuş. Halen de, iki musluktan gece gündüz buz gibi su alınabiliyor. Fransız esirlerin de buradan su içtiklerini söylersek herhalde yanılmayız.

ESİRLER BUCAK’TA: Gelgez’de doyurulup dinlendirilen esirler, Gülek’ten Yeniköy yoluyla, Karaisalı’ya bağlı Bucak’a getirilmişlerdi. Bu tarihi fotoğraf esirler Bucak’ta talimat dinlerken çekilmiş.
