YÜZME SEVDASI SUALTI FEDERASYONU BAŞKANI OLMASINI SAĞLADI: HARUN SEVİNÇ

HAZIRLAYAN: RAMAZAN ŞANIVAR

Harun Sevinç, 21 Haziran 1954 yılında Yozgat Akdağmaden iİlçesi Gökdere Köyü’nde doğdu. İlk ve ortaokulu Akdağmadeni ilçesinde okudu. Liseyi ise Adana Karşıyaka Cumhuriyet Lisesi’nde tamamladı.

Daha sonra Gazi Üniversitesi Elektrik, Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Yüzmeyi önceleri sulama kanalları le Seyhan Baraj Gölü’nde öğrendi. 12 yaşında gazeteci olan ağabeyi Ahmet Sevinç’in meslektaşları aynı zamanda yüzücü olan Aytaç Pekkoçak ile Hamit Deste’nin yardımlarıyla Atatürk yüzme Havuzu’na kart çıkarıldı.

İlk antrenörlüğünü milli sutopucu Nihat Erdem yaptı. Model aldığı milli ve rekortmen yüzücü Ünsal Fikirci’nin antrenman ve yarışlarını izleyerek kendini geliştirdi. Seyhanspor lisansıyla serbest ve kelebek branşlarında uzun yıllar yüzdü ve sutopu oynadı. Ayrıca tramplen ve kule atladı.

Daha sonra üniversite kazandığı için Ankara’ya giden Harun Sevinç, ODTÜ Spor Kulübü’nde yüzdü ve sutopu oynadı.  Kule ve tramplen atladı. Masa tenisi ile zıpkınla balık avlamada millî takımlarda yarıştı. Vatani görevini de Manisa Kırağaç’ta komando olarak yaptı.

Sualtı Sporları Federasyonu’nda  1993-2005 yılları arasında 12 yıl federasyon başkanlığı yaptı. Görevi sırasında birçok ilklere imza attı. Bakan danışmanlığı yaptı.

TRT Haber Dairesi’nde elektrik mühendisi olarak uzun yıllar görev yapan Harun Sevinç, sorularımızı şöyle yanıtladı:

Kendinizden söz eder misiniz ? Eğitiminiz nedir? Yüzmeyi kimden nerede öğrendiniz ? Hangi sporları yaptınız ?

1954 yılında Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesi Gökdere köyünde doğdum. İlk ve orta okulu Akdağmadeni ilçesinde tamamladım. Liseyi ise Adana Karşıyaka Cumhuriyet Lisesi’nden mezun oldum. Daha sonra Gazi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği bölümünü tamamladım.

1966 yılında Adana’ya yerleştik. Aşırı sıcaktan dolayı her çocuk ve genç gibi önceleri ailemden habersiz sulama kanaları ve Seyhan Baraj Gölü’ne gidiyordum. Bununla ilgili bir anım var. Onu paylaşmak isterim. Boğulmalar çok yaşandığı için polis ve bekçiler sulama kanalına giren çocukların elbiseleri, ayakkabısı neyi varsa topluyorlardı. Ben bunu duymuştum. Ancak, çok önemsememiştim. Ne yazık ki başıma geldi. Sulama kanalında yüzerken 2 polis tüm eşyalarımızı toplayarak hemen kayboldular. Ben kötü bir şort ile eve kadar yürüyerek rezil bir durumda kaldım. Herkes bana bakarak deli olduğumu sanıyorlardı. Bana büyük ders olmuştu.  

Gazeteci ağabeyim Ahmet Sevinç’in meslektaşları Hamit Deste ile Aytaç Pekkoçak’ın da desteğiyle ailem beni vakit geçirmeden Atatürk Yüzme Havuzu’na kayıt ederek milli yüzücü sert görünümlü Nihat Erdem’e teslim ettiler. Burada yüzmemi geliştirdim. İlk resmi kulübüm Seyhanspor oldu. Ayrıca, hayranlık duyduğum Ünsal Fikirci, Tuncay Şenyüz, Ayhan Karataş, Faruk Morkal, İrfan Verekdal gibi rekortmen sporcularla tanıştım.

Serbest ve kelebek yarışlarına katılarak dağıtılan hediyelerden kazandım. Temelim iyi olduğu için kule ve tramplen atlamalara katıldım. Rakiplerim burada da çok güçlüydü Ahmet Kızıl ve Zihni Kızıltuğ’un ardından 3. olurdum.  Masa tenisinde sporcu, hakem ve antrenör olarak milli oldum. Ayrıca, zıpkınla balık avında milli mayoyu giydim. Basketbol, voleybol, bocce, kar kayağında da derecelerim var.

O dönemlerde Gazi Üniversitesi Elektrik ve Elekronik Mühendisliği bölümünü kazanmak kolay değildi Bunu nasıl başardınız ? Ayrıca Masa tenisinde de milli takım seviyesinde yarışlara katıldınız. Bunlardan söz eder misiniz ?

Ne yazık ki çok sevdiğim Adana’dan 4 yıl sonra Gazi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik bölümünü kazandığım için Ankara’ya gittim. Elbette böyle önemli bir bölümü kazanmak ve tamamlamak kolay olmadı. Çok çalıştım. Orada üniversite okurken, ODTÜ Spor Kulübü’nde yüzdüm ve sutopu oynadım. Kule ve tramplen atlama müsabakalarına katıldım. Su altı sporları ile yakından ilgilendim. Zıpkınla Balık avlama ile masa tenisinde milli takımlarda yarıştım. Milli takım kaptanlığı da yaptım.  Özellikle masa tenisi ailesi beni çok severdi. Tüm turnuvaların adeta neşe kaynağı olurdum. Çünkü herkesle ilişkim, diyaloğum iyiydi.

Yüzme sevdası nedeniyle uzun yıllar Sualtı Sporları Federasyonu başkanlığı yaptınız. Federasyonda ne gibi başarılarınız oldu? Sporcu, hakem, antrenör ve faaliyet sayısında artışlar yaşandı mı?

1980 yılında kurulan Sualtı Sporları Federasyonuna büyük zaman ayırdım. Federasyonda genel sekreter, asbaşkan ve başkan vekilliği yaptım. 1993-2005 yılları arasında federasyon başkanlığı yaptım. Su altı sporları İstanbul Adalar, Florya, Yeşilköy ve Fenerbahçe koyları ile Çeşme, Kuşadası ile  Bodrum’da yapılırdı. Bunu kısa zamanda Kocaeli, Sakarya, Bursa, Denizli,  Ankara, Yozgat, Sivas, Konya, Adana, Elazığ, Şanlıurfa, Erzincan ve Kars gibi illere yayarak Anadolu seferberliği başlattım.  Ayrıca, Sualtı hokeyi, zıpkınla balık avı, Sualtı ragbisi, paletli yüzme milli takımlara oluşturarak yurt dışında tüm müsabakalara katıldık. Bu branşlarda sporcu, hakem, antrenör sayısını artırdık.  Bröveli balık adam sayısını 115’ten 65 bine çıkmasını sağladım. Deniz, göl, nehirlerde boğulmaların önüne geçmek için her ilde can kurtarma kursları açtık. Dünya Sualtı Federasyonu’nda 3 yönetici vardı. Çok iyi derecede dil bilen Türk yönetici sayısını 13’e çıkmasını sağladık. Kısıtlı imkânlara rağmen 110 bin dolar değerinde donanımlı 2 tekneyi pozitif ayrımcılık yaparak birini Adana’ya diğerini ise Sapanca’ya gönderdik. Aytaç Durak’ın döneminde Seyhan Baraj Gölü’nde su sporları şöleni düzenledik. Üzülerek söylemek gerekirse atıl durumda olan ve Avrupa’da bile zor bulunan Seyhan Baraj Gölü iyi değerlendirilmiyor. Burada sürekli yelken, kürek, kano, yüzme, maraton ve diğer su sporları yapılmalıdır. Türkiye’nin ilk sualtı ödüllü belgeselcisi rahmetli Haluk Cecan hocamızla fotoğraf ve videolarla görüntü avcılığı eğitimleri başlattık. Serbest tüpsüz dalışta Şahika Ercüment başta olmak üzere Derya Can, Can Devrim Ulusoy, Yasemin Dalkılıç, Sertan Aydın, Fatih Sevük gibi dünya çapında sporcuların yetişmesine öncülük ettik. Hepsinden öte, sualtında futboldan sonra ikinci özerk federasyon olmasını sağladım.

Sanıyorum, masa tenisi ve özellikle sualtı federasyonu başkanlığı döneminizde gitmediğiniz ülke sayısı azdır. Bunlardan söz eder misiniz ? Hangi ülkelere gittiniz?

Gerçekten sporculuğumun yanı sıra federasyon başkanlığım dönemimde çok ülke gördüm. Bazı ülkelere 4-5 kez gittiğim oldu. Bunları kendi olanaklarımla yapamazdım. Her gittiğim ülkede yabancı dilimi ve branşa daha çok faydalı olmak için araştırmalar yaptım. Türkiye’ye döndüğümde de yaşama geçirmeye ve uygulamaya çaba gösterdim. Başta ABD olmak üzere, Çin, Rusya, İtalya, Avusturya, Macaristan, İşviçre, Bulgaristan, Yunanistan, Mahon Adaları, Peru, Tunus, Kore, Danimarka, Yeni Zelanda, Hong Kong ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne defalarca gittim.

Ağabeyiniz rahmetli Ahmet Sevinç, iyi konumlarda uzun yıllar gazetecilik yapmış.  Oğlu, Cenk Sevinç’de sualtı hokeyi ve sualtı ragbisi ve paletli yüzmede milli takımlarda bulunmuş. Bunlardan söz eder misiniz ?

Ahmet ağabeyim, gerçekten dürüst, işini seven, heyecan duyan, kendini sürekli yenileyen ve okumayı çok seven birisiydi. Ak Ajans, Tercüman Gazetesi, Türk Haberler Ajansı, Güney Haber Ajansı ve Anadolu Ajansı Bölge müdürlüğü görevlerinde bulundu. Ağabeyimi erken yaşlarda kaybettik. Oğlu, Cenk Sevinç de beni model alarak Sualtı hokeyi, sualtı ragbisi, ve mono palet (paletli yüzme) dallarında milli takımlarda bulundu. Şimdilerde Adana’da yüzme ve basketbol bölge antrenörü olarak görev yapıyor.

TRT’de göreviniz sırasında çalışanlardan masa tenisi takımı kurdunuz. Bunun yanı sıra başbakanlık ve bakan danışmanlığı yaptınız. Bunlardan söz eder misiniz ?

TRT’de uzun yıllar farklı birimlerde görev yaptım. En son Stüdyolar Daire Başkanlığı’nda elektrik Mühendisi olarak görev yaptım. Çalışanların stres ve gerginliği atmaları, boş zamanlarını spor yaparak geçirmeleri için birimler arasında masa tensi turnuvaları düzenledim. Ayrıca, Ankara’da 2 yıl kurumlararası masa tenisi şampiyonu olmalarını sağladım. Bu arada rahmetli Tarım ve Köyişleri Bakanı Refaiddin Şahin ile Devlet Bakanı İsmet Sezgin’in danışmanlığını yürüttüm. 

Bu arada yaptığım görevlerin bazıları şöyle: Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü, Kayak Federasyonu, Yüksek Elektrik Mühendisi, 1980 Sualtı Federasyonu’nun ilk genel sekreteri, daha sonra asbaşkan, başkan vekilliği ve 12 yıl başkanlığını yaptım. Ayrıca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nda uzman mühendis olarak görev yaptım. Tüm bunların yanında 1997 yılında üyesi olduğum Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Konsey üyesiyim.

MANŞ DENİZİNİ İLK GEÇEN TÜRK KADINI ARSLAN: “HARUN TUTTUĞUNU KOPARAN BİRİSİ”

İngiltere-Fransa arasında soğuğu ve yüksek dalgalarıyla ünlü Manş Denizi geçmeyi başaran ilk Türk kadın yüzücü Nesrin Olgun Arslan, Harun Sevinç’in komple sporcu olduğunu söyledi.

Ankara’da üniversite yıllarında 19 Mayıs Yüzme Havuzu’nda sürekli antrenman yaptığını, bu dönemlerde biraz da hemşeri dayanışmasıyla havuzda Harun Sevinç ile daha sık görüştüğünü belirterek, “Harun özellikle masa tenisinde hayli başarılıydı. Ayrıca, sürekli neşeli olan, arkadaşları tarafından sevilen birisiydi. En büyük özelliği hırslı, inatçı, heyecanlı ve tuttuğunu koparan birisi olmasıydı. Ayrıca su altı sporları federasyonu döneminde hayli başarılı işler yaptığı gibi Adanalılara da pozitif ayrımcılık yaparak milli takımlara taşımıştır. Yolu açık olsun” diye konuştu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Spor