BİÇARE FRANSIZ ÇEKİLMEYE VE DOSTLUĞA KARAR VERDİ

Yüksek teknolojiyleüretilmiş silahlara, baş belası uçaklara, türlü-çeşit taşıtlara, tanklara, toplara ve sınırsız yiyecek-içecek olanaklarına sahiptiler. Tiyatroları tiyatro, konserleri konserdi. Modern makinelerde binlercesi basılan yandaş gazeteleri uçaklarla dağıtarak halkı kandırıp yönlendirmek için ciddi araçları da vardı.

Buna karşın çetelerimiz gün buluyor, gün yiyor, eline geçirebilirse çarıkla, olmasa yalınayak, üst baş üryan, dağ-tepe mücadele etmeye çalışıyordu Hele direniş ve karşı atağa geçerken ellerindeki silahlar, işgalcilerdekilerle hiçbir biçimde kıyaslanmayacak kadar ilkel sayılırdı. Ancak üst üste kazanılan mucize zaferler sayesinde düşman silahları elimize geçmiş, mücadele gücümüz iyice yükselmişti.

İşte, böylesine denge dışı olanakların çarpışması, inanılmaz sonuçlar sergiledi; Fransızlar aman dilercesine Mustafa Kemal Paşa’ya başvurup barış istediler. 20 Ekim 1921 günü, Ankara Anlaşmasıyla savaş durdu. Anlaşmadaki 13 maddenin ilk üçünü sunmak isterim:

MADDE 1: Her iki taraf işbu anlaşmanın imzalanmasından itibaren aralarında harbin sona ereceğini bildirirler. Ordular, mülki memurlar, ahali keyfiyetten derhal haberdar edilecektir.

MADDE 2: İşbu Anlaşmanın imzasını müteakip her iki tarafın harp esirleri ile mevkuf (tutuklu) veya mahpus Türk, Fransız bütün şahıslar serbest bırakılacak ve kendilerini tevkif eden taraf yol masraflarını ödeyerek gösterilecek en yakın şehre gönderilecektir.

MADDE 3: İşbu Anlaşmanın imzasından başlayarak en geç iki ay içinde Fransız kıtaları 8’inci Maddede yazılı hattın Güneyine ve Türk kıtaları da Kuzeyine çekileceklerdir.

Kurtuluş yolundaki en önemli dönemeç olan anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti uluslar arası platformlarda resmen tanınmış oluyordu. İngiltere bu anlaşmayı engellemek ve sonradan bozmak için çok uğraştıysa da başarılı olamadı. Hatta Fransa ile araları limonileşt.

POZANTI’DAKİ ADANA VİLAYET TAŞINIRKEN

Önceki dizi yazılarımızda ayrıntılarıyla verdiğimiz gibi Adana Vilayeti Pozantı’da kurulmuştu. Anlaşmaya göre, kentin idaresi 1 Aralık 1921 günü bize devredilecek, son Fransız askeri de, 20 Aralık günü  çekilmiş olacaktı.

Pozantı’daki vilayet erkanı, bir gün önceden Adana’ya her tarafı bayraklar ve çiçeklerle süslenmiş trenle hareket ettiler. Hükümet dairelerini devralacak heyete üst düzey yönetici olarak, Vali Serficeli Hilmi Bey ve Belediye Başkanı Dıblanzade Mehmet Fuat Bey bizzat katılmışlardı.

Türk bayrağının 1 Aralık’tan itibaren asılması anlaşmasını dikkate alan heyetimiz, trendeki bayrakları sökmektense, olduğu gibi bırakıp Şakirpaşa’da bekletmeyi yeğledi. Gelenler araba ve otomobillerle şehre ulaştılar.

Ertesi sabah, yani 1 Aralık Çarşamba günü Vilayetin önü hıncahınç doluydu. Törenle, Fransız bayrağı indirildi, göndere şanlı Türk bayrağı çekildi. Sayısı kurban kesilirken yer-gök tekbir ve svinç çığlıklarıyla sarsılıyordu

GELELİM ŞİMDİ KOCA BAYRAĞA

Kutlamalardan haftalar evvel, elden geldiğince büyük, büsbüyük bir Türk bayrağı yapılması kararlaştırılmıştı. Vilayetin en üst katında, Terzi Nuri Efendi başkanlığında çalışmaya geçildi. Yekpare bez bulunamadığı için evlerden, dükkanlardan aynı tonda olmasına özen gösterilerek sağlanan kırmızı parçalar yine özenle birbirine dikildi. Heyecan ve neşe içinde çalışan genç kızlarımızdan biri de, Belediye Başkanı’nın kızı Makbule idi (Sonradan Adana Milletvekili olan Dr. Makbule Dıblan). Bayrakla ilgi anısını şöyle anlatmış:

İğneyi kumaşa batırdığım bir an,

Parmağım iğneyle yaralanınca,

Bayrağın rengine karştı br damla kan.

Bayrağın boyu 15, eni 7 metreydi. Apımı tam 15 gün sürdü. 5 Ocak 1922 günü gençler bütün kenti dolaştırdıktan sonra bu güzide bayrak Büyüksaat ile Ulucami Minaresi arasına asıldı.

YARIN: SAHİ, ERMENİLERE NE OLDU? .  

İNTİKAM YANGINI: Arapuşakları kendi saflarına çekmek için çok uğraşan işgalciler Yüreğir’de Süleyman Vahit’ten esaslı zılgıt yedikten sonra Dıblanzade Mehmet Fuat bey’e geldiler. Bir şiddetli zılgıt da burada yedikten sonra, “Ya bize uyarsın, ya da servetinden ve özgürlüğünden olursun” dediler. Mehmet Fuat Bey malını mülkünü bırakıp Pozantı’ya geçti. Fransızlar da intikam için konağını böyle yaktılar. Soluk fakat tarihi değeri çok büyük olan fotoğrafı şimdilerde göstermek gereken o kadar çok kişi var ki…

BÖYLE GELMİŞTİ, AĞLAYARAK GİTTİ: General Duffieux şatafata meraklıydı. Adanayı atık kendi memleketi saymış, herhalde ŞAHSIMIN demeye başlamıştı. Ankara Anlaşması üzerine çok üzüldü. Kabul etmek istemedi ve sonradan, daha kalabilecekken sessiz sedasız ayrıldı. Halbuki gelişinde Ermeni ve birkaç işbirlikçi Türk yalakalar tarafından böyle karşılanmıştı.

FRANSIZI SİLAHLARIYLA VURDUK: Mart-Nisan-Mayıs harekatıyla sayısız karakol ve mevzilerini elimize geçirirken rüyada bile göremeyeceğimiz müthiş silah ve mühimmat sahibi de olabiliyorduk. Kara barut-dolma tüfekle başladığımız karşı harekatı Fransızın Makinelisi ve diğer çağdaş silahlarıyla sürdürmek çok daha kolay oluyordu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor