KURULAN “ERMENİ DEVLETİ” 2 SAAT 15 DAKİKADA ÇÖKTÜ

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Bremond, özerk devlet kurmak beklenmedik hareket karşısında küplere binmiş vaziyette Beyruttaki General Gouraud ve Paris’teki Kilikya Karargahıyla konuşup “Hadlerini bildir” talimatı alırken, Damatyan bir grup arkadaşıyla Vilayeti basmıştı. Dakikalar içinde, Ermeniler vilayet binasının önünü dolduruverdi. Mesleği doktorluk olan Mihran Damatyan balkona çıktı ve, “Sevgili kardeşlerim. Kilikya Ermeni Cumhuriyeti Kurulmuştur. Ben de Geçici Cumhurbaşkanınızım” diye seslendi.

Haber bir anda Adana’daki Ermenileri hareketlendirdi.Nereden buldularsa yüzlerce bayrak taşıyan erkekli-kadınlı Ermeni grupları sevinç gösterileri yapmaya başladılar. Vilayet Binasının önündeki kalabalık saniye saniye artmaktaydı.

Bu arada Bremond önce Damatyan’ın tüm telefon bağlantılarını kestirdi. Daha sonra sekreteri Teğmen Perrien’i, yanına yeterli adamları da vererek,  sözde hükumet başkanına şehirden ayrılmasını söylemek üzere gönderdi. Yapılan hiçbir direniş işe yaramadı ve Damatyan tüm bakanlarıyla birlikte şehri terk etmek zorunda kaldı.

Elimde teyitli bilgi yok ama, sanırım Dünya’daki en kısa ömürlü devlet, işte bu şekilde, Adana’da kurulup 2 saat 15 dakika sonra yıkılmıştır.

Haberle adeta sarhoş olan Ermeni vatandaşların “vur patlasın çal oynasın” havası sürmekteydi. Bazıları, zaten şişelere çoktan saldırmış ve gerçekten acele sarhoş olmuşlardı bile. Çok sürmedi, devletlerinin Fransızlar tarafından kısa sürede yıkıldığı haberini alınca bu kez isyana yöneldiler. İşgalci Kurmay Heyeti böyle bir hareketi beklediği için hızla karşı kuvvetleri hazırlayıp isyancıların üstüne saldı. Akşama doğru sokaklar boşaldı. Yöremizden sorumlu General Duffieux sıkı yönetim ilan etti ve “Yağmacılıktan başka bir şey “bimeyen kimselerin kenti karıştırmalarına izin vermeyeceğim” şeklinde açıklama yaptı.

Ermeniler üzüntüden çok şaşkınlık içindeydiler. Çünkü daha önceden Kilikya Ermeni Devleti için izin verileceğini Fransızlar bildirmiş ve böylece maşa olarak kullanabilmişlerdi. İşte, bunu kabullenemiyorlardı. Fakat ellerinden bir ey gelmiyordu. Öfkeyi bastırmak için öldürüp tecavüz edecekleri Türk de kalmamış, işbirlikçiler dışındakilerin tamamını bizzat kendileri göndermişlerdi. Kent dışına çıkan Damatyan da elbette kendi kendini yiyecek kadar öfkeliydi. Tüm olanaklarını kullanarak Ermenilere “Fransa bize ne söz vermişti, bakın ne yapıyor. Bundan böyle Ermeniler Fransızların dediğini yapmayacak” şeklindeki bildirisini ulaştırdı.

Kuşkusuz, kısa süreye sığdırılmış bu ciddi gelişmelerden sonra Fransız-Ermeni işbirliği derin bir yara almıştı.

ATATÜRK ERMENİLERE “TERK ETMEYİN” DİYOR

Fransızlardan ümidini kesen Ermenilerin bir kısmı da işledikleri cinayetler ve yaptıkları türlü fenalıklara isim yapmış canilerdi. Savaşın yavaş ev sahibi Türkler lehine gelişekte olduğunu görmüşler ve özellikle Duffieux’un davranışlarından rahatsız olmuşlardı. Bunlar, “Ne olur ne olmaz” düşüncesiyle geldikleri yere dönmek üzere harekete geçmişti bile.

20 Ekim 1921’de yapılan Ankara Sözleşmesinin gelmekte olduğu zaten belli olmuştu. Fransızların seçme adamları yavaş yavaş eşya toplayıp Mersin’e, oradan da buldukları ilk vapurla başka yerlere gitmeye başladılar. Göç edenlerin sayısı arttıkça, kendi aralarında “Türkler tek bir Ermeniyi sağ bırakmayacak” söylentisi de güç kazanarak yayılmaya başlamıştı. Söylenti etkili oldu, artık her gün binlerce Ermeni yük vagonlarına bie üst üste binerek Mersin’e taşınmaya başladı.

Atatürk defalarca “Yurdunuzu terk etmeyin. Canınız ve malınız teminat altındadır” şeklinde çağrıda bulundu. 5 Aralık 18921 günlü beyannamesiyle de, azınlıklara hitaben benzer teminat cümlelerini yayınladı. Beyannamede ayrıca, Türk görevlilere de, “Irkı, nnancı ne olursa olsun, herkese eşit işlem uygulanacaktır” talimatı da yer almaktaydı.

Olmadı…

ÜrkMüş, korkmuş on binlerce Ermeni Adana’yı terk etti. Geride kalanlar, çok daha önceden buralkarda yaşamış, dostluk kurmuş Ermenilerdi sadece. 

YARIN: VEBAL ALTINDAYIZ

İŞGALCİ KOMUTANLAR:Fransızların bölgeyi işgal ve kontrol için tayin ettiği iki General, Duffieux ve Gouraud vilayet binasından otomobille ayrılırken.

VAPUR BEKLİYORLAR: Adana ve çevresini korku ile terk eden onbinlerce Ermeni, Mersin’de, gözleri ufukta, kaçmak için binebilecekleri bir vapur beklerken.

YÜK VAGONLARINDA: Aralarında en fak bir suç işlememiş, fenalıklara karışmamış pek çok Ermeni vardı. Bunlar bile, cani ırkdaşlarının aptkları yüzünden korkup kaçarken yük vagonlarında bile üst üste gitmeye razı olmuşlardı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor