UĞUR MUMCU’NUN İLK YAZISI

Cazim Gürbüz ‘ün ‘DAİM SOLA, SOLA DAİM’ adlı kitabını okurken; bu ülkenin yetiştiridği araştırmacı, antiemperyalist, katıksız Atatürkçü Uğur Mumcu’nun Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan ilk yzasını okuma şansını yakaladım.
Yunus Nadi Makale Yarışması için gönderdiği “TÜRK SOSYALİZMİ” makalesi 26 Temmuz 1962 tarihinde, bundan 59 yıl önce Cumhuriyet Gazetesi’nde aynı zamanda köşe yazısı olarak baskıya girmiş, siz okurlarımla da bu yazıyı paylaşmak istedim.
TÜRK SOSYALİZMİ
Demir ağlarla ördük anayurdu bir baştan… Mısralı, genç bir Türkiye’nin onucu yılında mutlu yarınlara seslenişiydi. Gel görki, bir kaç on yılın ardından Türkiye batılı tarifiyle iktisaden geri kalmış bir ülke oldu.
NATO subayları Türkiye’de ‘ÇÖL ZAMMI’ alırlar. İktisadi durumumuz ve itibarımız en acı misal… Geri kalmış ülke damgasını, Türk aydını Türk halkı, bir suçlu gibi alnında taşıyor.
Yıllarca kende çilesine terk edilen fakir halk, geciken yarınlarının ıstırabı içinde. Toprak-parlamento ağalığına dayanan demokrasimiz, son on yılda sadece köşe başı milyonerleri türetmiş, mutlu azınlıklar, umutsuz çoğunluğun ıstıraplarıyla zenginleşmiş, iktisadi planlar siyasi müteşebbislerin kasalarına bağlanmış vergiler dar gelirlilerin omuzlarına yüklenmiş, vergi adaleti, sosyal adalet, işçi hakları fantazi bir edebiyattan ileri gidememiş ve en fenası, siyasi ve iktisaid ahlak yoksunluğu bir sari hastalık olmuştur.
Sen on yılın iktisadi tablosu karşısında ibretle düşünmeye mahkum bir kuşacağız. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar.
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir. Amerikan kapitalizmini sosyalizme antitez misali olarak verenler, bünye farklarını tahlil edemeyenler, oluş şartlarını mukayese edemeyenlerdir.
Ne kazandırmıştır on yıllık liberalizm memlekete?
Kalkınma hızı mı?
Sosyal adalet mi?
Çalışma gücü mü?
İktisaid itibar mı?
Ulusal gelirde artma mı?
Yoksa ortak Pazar toplantılarında bir geri kalmış ülke ismi mi?
Son on yılın örneğinden ve sonuçlarından hoşnut olanlar, dünün köşe başı milyonerlerinden başkaları değildir.
Atatürk devletçiliği ne kaybettirmiştir veyahut iktisadi şartlarımızda ne derece bir değişiklik olmuştur?
Bu soruların cevapları Türk sosyalizminin anahtarıdırlar. Sistemleri, tarihi oluşlarıyla birlikte memleket şartlarıyla düşünmek gerek. Sosyalizm, Lenin’in tarifinde bir işçi diktatörlüğü, batılı tariflerde bir iktisadi demokrasi, yani halkın iktisaden kendi kendini idare etmesidir.
Bunun içindir ki, aynı sosyalizm çeşitli yönler vardır.
Türk Sosyalizmi ne Marks’ın Sosyalizmine benzemeli, ne de Batı Sosyalizminin bir kopyası olmalı. Memleket şartlarının yarattığı ve siyasal rejimine en uygun olan bir sosyalizm olmalı.
Türkiye’de demokrasi, kadrosuzluktan dolayı ideal safhaya erişememiş ve acı sonuçlar vermiştir. Kadrosuz sosyalizm ise kötü bir liberalizm olur.
Acılarını yine milletçe çekeriz…
Bugünkü bürokrasi kartvizit imtiyazi, rüşvet alışkanlığı kalkmadıkça, bilgili, rasyonal, dinamik bir kadro bulmadıkça, sosyalizmden mucizeler beklemeyelim.
Kelimelerin sihrine değli, tatbikine önem verelim.
İşte Türk halkı, şartların yarattığı bir Türk Sosyalizmine ve dinamik ve rasyonel bir kadroya muhtaç…
Her şeye Atatürk gücüyle ve Onuncu Yıl umuduyla başlayacağız, başlamalıyız. 26 Temmuz 1962
UĞUR MUMCU
29.Sokak 8-3Bahçelievler-ANKARA
Uğur Mumcu’nun bundan tam 59 yıl önce yazdığı ve Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan bu yazısı geçerliliğini hala koruyor ve bizi yattığı yerden uyarmaya devam ediyor.
Işıklar içinde uyusun…
NOT: Bu yazıyı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra” diyen ulusal şairimiz Nazım Hikmet’in deyişiyle onlara ithaf ediyorum.