ADANA POLİSİ VE GAZETECİLER

Yeni Adana Gazetesi’nde başladık gazeteciliğe.. Kısa süre sonra polis-adliye muhabirliği yaptık.. Sonra, Çukurova, Milliyet, Ekspres gazeteleri, son olarakta BÖLGE gazetesinde sürdürdük mesleğimizi. İlkeli ve disiplinli olarak çalıştık.. Tüm gazetelerden kendi isteğimizle, istifa ederek ayrıldık.

 Şimdiki  gazeteciler bir tek dalda habercilik yapıyorlar. Oysa bizim dönemimizde polis-adliye, siyasi partiler, odalar, spor dallarının tamamında görev yapıyorduk, yapmaya devam ediyoruz..

Polis-adliye muhabirliği bambaşka oluyor..

Toplumun tüm kesimleriyle karşılaşabiliyorsunuz.. Kimisi size yan bakıyor, kimisi bağrına basıyordu.. Mesleğin en kötü yanı da buydu.. Birilerinin lehine , birilerinin de aleyhine yazdığınız için size bakış açıları değişiyordu..

Haber kaynaklarımız, nerede haber niteliği taşıyan bir olay varsa, bizi arıyorlardı.. Gazeteler baskıya girmeden önce haber atlamayalım diye  biz de son kez haber kaynaklarımızı arıyorduk “Memlekette bir şey var mı?” diye. 

Olay yoksa makinanın düğmesine basılıyordu..

Ne yazık ki bugün öyle bir durum yok..

Duruşmaların günlerini bilmeyen, operasyonlardan haberdar olmayan, sadece yazılı ya da sözlü açıklamalarla yetinen yeni bir nesil yetişti.. Araştırmacılık zaten kalmadı..

Mesela, bizim aktif olduğumuz dönemde, polis operasyon yapacaksa, güvenilir  gazetecilere bilgi verirlerdi.. O gazeteci de o bilgiyi en yakını ile dahi paylaşmazdı.. Ve operasyonu takip eder, haberi ayrıntılı olarak gazetede haber yapardı..

Bugün neden öyle değil!..

Suç bizde.. Bazılarını tenzih ederim ama, gazeteci olarak piyasada dolaşanların bir kısmını müsahhih (Düzeltmen) bile yapmazlardı.. Ama dün mesleğe başlayanların havalarına baktığınız zaman 1500..

Hatta, gazeteciliğin zerresini bilmeyenler “Abi sizden sonra hiç gazeteci yetiştirememişsiniz” demeleri var ya çıldırtıyor insanı..

Bunu söyleyenin, yanında iki bayan, ellerinde abone makbuzu ile  Para  toplaması var ya, insanı gazeteci olmaktan utandırıyor..

O nedenle gazetecilik yerlerde sürünüyor..

Ben şahsen, Vali, Belediye Başkanı, Kaymakam, Emniyet Müdürü, Oda başkanları, siyasi partiler ve benzeri hiçbir toplantıya zorunlu olmadıkça katılmıyorum.. Saçma bir soru sorulmasından, ilan, abone talebinde bulunacaklarından, mahcup olmaktan korkuyorum..

O nedenle.. Kurucusu olduğum Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkan ve yöneticilerinden rica ediyorum.. Bu tavırlar içerisinde olan ve kendini gazeteci olarak tanıtanlar,  şantaja yönelik haberler yapanları ihraç talebiyle disipline sevkedin..

Üyeniz değil ise, üyeniz olmadığına ilişkin kamuoyuna açıklama yapın.. Bu uyarılarım sadece yerel gazeteciler için değil, ulusal gazetelerde yer alan bazıları için de geçerlidir.. 

Köpeksiz köyde eli sopalı gezen gazetecileri biliyoruz.. O sopayı ellerinden ÇGC almalıdır..

Hadlerini aştıkları uyarısı yapılmalıdır..

Gazetecilik; Karmaşık meseleleri hızlı bir şekilde kavrayabilme ve bunları basit, özlü bir dille açıklayabilmektir.

Gazeteci, iyi bir gözlem ve analiz yapma kabiliyeti sergileyendir.

Gazetec; Mükemmel sözlü ve yazılı iletişim becerisine sahip olmaktır.

Gazeteci; Yoğun stres altında çalışabilmektir.

Gazeteci; Değişken saat dilimleri içerisinde uzun süreler çalışabilmektir.

Yani  gazeteci, ilan toplayan, abone makbuzu veren ve para peşinde koşan değil, haber peşinde koşandır..

Kısacası.. Adana basını geçmişine, Alaeddin Kutlu, İskender Ayvalık, Kenan Gedikoğlu, Çoban Yurtçu, Aydın Remzi Yüreğir, Refik Şölen, Hamit Deste, Aytaç Pekkoçak gibi usta gazetecilerin dönemine dönmelidir..

  Aramızdan ayrılan abilerimizi,  arkadaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor