SURİYELİLER İLÇEMİZİ ‘COVID’ PAS GEÇİYOR

Seyhan, Çukurova, Yüreğir ve Sarıçam’dan sonra Adanamızın beşinci ilçesi olduğunu fark ettim; Suriyeliler İlçesi, Kocavezirin belli alanları içinde, oldukça aktif, kıpır kıpır bir ilçe. Baktım, Seyhan sınırları içinde bir büyük ada gibi duruyor.

Duydum ki, bir süre önce buralardaki her beş tabelanın en az üçü Arapça, biri Arapça-Türkçe ve sadece biri Türkçeymiş. Hüseyin Sözlü zamanında Arapça yazılar yok edilmiş. Şimdilerde hayli az. Kocavezir İş Merkezinin Güney paralelindeki sokakta sadece Suriyeye özgü ekmek, turşu ve sair yiyecekler hazırlayıp satan yerler var. Yine Suriyeli tatlıcılar, telefoncular, bakkallar, kafeler, manavlar, kasaplar hem Suriyelilere hem de buralara gelen bizim gibi Adanalı turistlere hitap edebilme yarışına girmişler. Tesadüfen öğrendim, Suriyelilerin gittiği ruhsatsız sağlık ocağı bile varmış da, sağ olsun devlet organlarımız tarafından kapatılmış.

Anlatmak istediğimiz bunlar değildi…

Daha önce duymadığımız ve ancak uğrayınca yeni durumunu öğrendiğimiz bu ilçemizde yabancı gibi olduğumuzu idrak ettiğimiz andan itibaren, her turist gibi biz de sağla, solla ilgilenmeye başladık. Bura halkı hem Suriye Arapçasını hem de aksanlı da olsa Türkçeyi konuşabiliyor. Hepsi bu değil tabii… Yine anladık, inandık ve iman getirdik ki, bu semte COVID-19 uğramıyor. Uğramadığı, pas geçtiği şuradan belli: her beş kişiden en az üçü maskesiz. Sanırım karşılaştığımız maskeliler bizim gibi turistlerdi.

Düşündüm de, varyantlısı, varyantısızı, fark etmez, şayet COVID-19, yani Coronavirüs buralarda etkili olsa, bırakınız turuncuyu, kırmızıyı, Adana’mızın rengi koyu vişne karası falan olurdu. Bu kadar maskesiz insanı bu sıklıkta görebileceğim bir başka semt, başka ilçe,  başka vilayet olabileceğine inanmıyorum.

Halk arasındaki söylentilerden birine göre, Suriyelilere her şey serbest. Tabii ki inanmak zor. Fakat bu söylenti, her nedense, çok yaygınlaşmış. Güya ki, Suriyeliler bizim yerli halkımızdan çok daha rahat iş bulabiliyormuş. Hatta çok daha rahat ticaet yapabiliyormuş. Bu ticaret tarafına ben de inandım. Çünkü Kocavezir İş Merkezinin arkasında, metro viyadükünün geçtiği bir alanda Suriye Bit Pazarı var. Aklınıza gelecek, gelmeyecek ne varsa, burada hem satabilirsiniz, hem alabilirsiniz. Alıcılar-satıcılar üst üste. Maskeli-maskesiz oranına baktım, yüze elliü-elli, yani çevreye göre daha hallice.

SADECE SURİYELİLER DEĞİL Kİ, DAHASI VAR

Maske ihlalini, bahsettiğimiz semttekinin onda biri kadar olmasa da, kentin her yanında görebilmek endişe veriyor. Bana tesadüf etmiş olmalı, ne zaman yola düşmek zorunda kalsam, bazı kafeleri kalabalık görüyorum. Pek çok dükkanda da metrekareye iki-üç kişi düştüğüne rastlıyorum. İşte, öyle durmlarda da “Yahu bu devlet ne yapsın, bir değil beş Erdoğan ile yirmibeş Sağlık Bakanı olsa, halkın duyarlılığındaki ufacık delikler karşısında ne bu COVID_19 çekip gider, ne de rengimiz açılır” diyorum kendi kendime.

Yetkililerimizin hangi koşullarda nasıl koşuşturduklarını biliyoruz. Elbette toplumun çok yönlü asayiş ve denetim alanları varken hiç hesapta olmayan bir bela peşinde koşuşturmak asla kolay değil. Bize düşen, yurttaş olarak gördüklerimizi olsun iletmek ve görevlilere sabır ve güç-kuvvet dilemek.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor