BİLİMLE ÇAĞ AÇANLAR

İnsanın bilimsel temele dayanan yaratıcılık gücünün sınır tanımazlığını her ortamda savunan KURZWEİL, özgün kişiliğiyle bilim çevreleri dışından da tanınıyor.
KURZWEİL’den farklı olarak, adlarını ancak çok önemli bir buluşa imza attıklarında ya da Nobel Ödülü gibi bir ödül aldıklarında duyduğumuz, kendi aralarındaki yaratıcı buluşlarla insanlığa yeni ufuklar açan bir çok bilim adamı var dünyada. Bunların büyük çoğunluğu başta ABD olmak üzere az sayıda sürdürüyor çalışmalarını, çünkü aradıkları ortama ancak ortada bulabiliyorlar.
İnsanlığın bilim ve teknolojiyle tanımlanan kutbunda varlık gösterebilen, yaratıcı gücünü kullanabilen insanların yetişmesine ve yerleşmesine ortam hazırlamaya toplumlar, yeni buluşlara imza atma, ekonomide öne çıkma, dünyada söz sahibi olma ve insanlığa katkı sunma şansına sahip.
İnsanın yaratıcı gücüne inanmayan ‘YARATICILIK ALLAHA MAHSUSTUR’ inancını savunan bir anlayışla yönetilen toplumların ise böyle bir şansı yok. O toplumlarda yaşayan insanlar geçmişte kalan bir ‘ALTIN ÇAĞ’ın masallarıyla ve boş vaadlerle avutulup çağın gerisinde kalmaya mahkum ediliyor.
O toplumlardan çıkan bilim insanları da aradıkları ortama bulabildikleri ülkelerde yaşıyor ve çalışıyorlar. 2015 yılında Kimya’da Nobel Ödülü kazanan bilim adamımız Aziz Sancar da bunlardan biri.
İnsanlığın pozitif enerjiyle yüklü kutbunda, insanın sınır tanımaz yaratıcılığıyla evrenin ve hayatın sırlarını keşfetmeye her gün bir adım daha yaklaştığını gösteren çarpıcı gelişmeler yaşanıyor.
Daha önce ancak bilim-kurgu filmlerinde karşımıza çıkan şaşırtıcı buluşların, hayal gücünü zorlayan yeniliklerin ve aygıtların artık günlük hayatımıza girmeye başladığını görüyoruz. Aklımın erdiği kadarıyla bir kaç örnek sıralayacağım.
Yapay zeka alanında kritik eşiğin aşıldığı ve otomobil kullanmak dahil pek çok alanda insanın yerini alabilecek süper robotların yaygın olarak devreye gireceği günlerin yakın olduğu belirtiliyor. Yapay zekanın bir çok alanı etkileyeceği ve bunun sonucunda pek çok alanda insana gerek kalmayacağı anlaşılıyor.
Bu konuda ilk okunması gereken kitaplardan biri olan THE SECOND MCHİNE AGE (İkinci Makine Çağı) adlı kitabı yazan ERİK BRYNWOLFSSON ve ANDRE MCAFEE’ye göre, tüm üretim süreçlerini ve iş yapma biçimlerini temelden dönüştürecek olan İKİNCİ MAKİNA ÇAĞI kapımızda.
Onlara göre bu dönüşüm, avukatlıktan kamyon şoförüne kadar akla gelebilecek her meslekte çalışanları etkileyecek, istihdamın yapısı değişecek.
Bilgisayar tasarımında üç boyutlu cisimlerin üretilmesine geçişi mümkün kılan 3 D PRİNTİNG teknoloji şimdiden pek çok üretim alanını ve sanatsal üretimi etkilemeye başladı. Bu teknolojiyle yapay organ üretiminin organ naklinde yeni bir dönemi başlatılacağı belirtiliyor.
HER ŞEYİN İNTERNETİ hayatımıza giriyor. Birbiriyle iletişim kurabilen makineler ve sistemler giderek yaygınlaşacak ve birçok sektörde yeni gelişmelere yol açacak.
Daha ileri gidip 21.yüzyılda ÖLÜMSÜZLÜĞÜN MÜMKÜN HALE GELEBİLECEĞİNİ ileri süren KURZWEİL gibi öncüler, bu iddialarını kanıtlamak için çalışmalarını sürdürüyorlar.
GOOGLE şirketi, bu alandaki araştırmaları hızlandırmak için KURZWEİL’i bordrosuna aldı ve 1.5 milyar dolarlık yatırımla yeni bir araştırma merkezi oluşturarak CALİCO PROJESİ’ni başlattı.
Uzayın keşfinde de hedefler giderek büyüyor. AVRUPA UZAY AJANSI tarafından fırlatılmış olan ROSETTA UZAY ARACI, PHİLAE adıl araştırma modülünü bir kuyruklu yıldızın üzerine bırakarak bir ilki başardı.
NASA’nın MAVEN uzay gemisinin elde ettiği bulgular MARS GEZEGENİ’nde akarsu kaynaklarının bulunmuş olduğunu ortaya çıkardı. PLUTO GEZEGENİ’nde organik madde bulunduğu anlaşıldı.
Bilim ve teknolojideki gelişmeleri ancak göz ucuyla izleyebilen ve bu gelişmelerin önemini kavrama kapasitesi sınırlı olan benim gibi birinin bile dikkatini çeken gelişmelerden örnekler bunlar.
Bunların dışında, bilim ve teknolojide bir dönüm noktasına gelinmiş olduğunu gösteren pek çok başka örnek saymanın mümkün olduğuna kuşkum yok…