TEK ADAM REJİMİ BATININ ESERİ

TEK ADAM rejimleri, Batı’nın Soğuk Savaş sonrasında yeni bir dünya düzeni kurma hayalinin gerçekleştirme olasılığının zayıfladığı ortamda gelişme olanağı buldu.

Anımsanacağı gibi, 1989 yılında ortaya atılan ve küresel kapitalizmin ekonomik kalkınmayı dünyaya yayacağını, Batı’nın liberal demokrasi modelinin de evrensel model haline geleceğini ileri süren FUKUYAMA’nın teziydi.

Batı dünyasında bir iyimserlik havası yaratmış, barış ve demokrasi ortamında ekonomik kalkınmanın yaygınlaşacağı bir dünyanın hayali kurulmuştu.

Çeyrek yüzyıl sonra gelinen noktada, bu hayalin gerçekleşmemiş olduğunu görüyoruz. Batı’nın küresel şirketlerinin tetiklediği küreselleşme süreci, bu şirketlerin hızlı büyümesini sağladı ve başta ÇİN olmak üzere YÜKSELEN PAZARLAR diye tanımlanan ülkelerin ekonomide büyük bir atılım yapmasına yol açtı, ama Batı toplumlarında geniş kesimin ekonomik durumu düzelmedi, tersine bozuldu.

Başta, ABD olmak üzere bir çok ülkede gelir eşitsizliği hızla büyüdü. Gelir merdivenlerinin en üst basamağındakiler servetlerine servet katarken geniş kesimin reel geliri yerinde saydı ve aradaki uçurum derinleşti.

Kırılma noktasına 2008 kriziyle gelindi. Batı’nın güdümündeki finans sektörünün iflasın eşiğine gelmesi ve küresel krize yol açması, küresel sistemin işleyiş biçiminde duyulan tepkinin yaygınlaşmasına neden oldu.

Birçok Batı ülkesinde halkın geniş kesiminin geleceğe güvenle bakmadığı ve orta sınıftaki karamsarlığın giderek arttığı görüldü.

Hem eski rahatını kaybeden, hem de küresel etkilerin her alanda söz sahibi haline geldiği ortamda ikinci sınıf vatandaş durumuna düşen geniş kitlenin şimdi bu sonuca yol açan küreselleşme sürecini ve bu süreci yönlendirenleri sorgulaması anlaşılabilir bir tepki.

Suriye savaşı sonrasında ürkütücü bir boyut kazanan göçmen sorunu da küreselleşme karşıtı, sistem karşıtı ulusalcı ve dışlayıcı tepkileri besliyor.

İktidardaki siyasi partilerin geniş kitlelere güven ve umut veremediği Batı toplumlarında küreselleşme sürecine karşı tepkiler büyürken, dünyaya örnek olacağı varsayılan liberal demokrasi modeli de ciddi biçimde sorgulanmaya başlandı.

Liberal demokrasinin kökleşmiş olduğu Batı ülkelerinde sisteme yönelik eleştiriler artarken liberal demokrasiyi dünyaya yayma projesi de uygulanamadı.

Tek parti rejimiyle yönetilen ÇİN’in bir kalkınma mucizesine imza atması da liberal demokrasiye yönelmeden hızlı kalkınmanın mümkün olduğunu kanıtladı.

Tüm bu gelişmeler liberal demokrasiyi benimsemekte zaten tereddütü olan Erdoğan gibi liderlere esin kaynağı oldu ve Erdoğan TEK ADAM REJİMİNE yöneldi.

Batı’nın yarattığı bu fırsatı iyi kullanan Erdoğan’ın TEK ADAM haline gelme hayalini gerçekleştirmelerinde ülkemizdeki gelişmelerin de önemli rolü oldu.

Erdoğan yıllardan beri ülkeyi yöneten, ama ülkenin temel sorunlarını çözemeyen siyasi partilerin ve liderlerin 2001 ekonomik kriziyle tam bir itibar kaybına uğradığı ortamda doğan siyasi boşluğu değerlendirerek, 2001 yılında ADALET ve KALKINMA PARTİSİ’ni (AKP) kurdu ve bir yıl sonra yapılan seçimleri kazanarak iktidara gelmeyi başardı.

Erdoğan ilk iş olarak ekonomiyi istikrara kavuşturmaya yöneldi ve 2003-2008 arasında çok elverişli dış konjonktürden de yararlanarak, kronikleşen yüksek enflasyonu yenmeyi başardı-hızlı büyümeyi sağladı.

Türkiye’nin kişi başına milli geliri 2008 yılında ilk defa 10.000 Dolar’ın üzerine çıktı. Erdoğan geniş kesime ve yansıyan ekonomideki başarının kazandırdığı özgüvenle kitle desteğini güçlendirdi. Bu destek ona TEK ADAM REJİMİNE GİDEN YOLU AÇTI.

Erdoğan; kurtarıcı-koruyucu lider imajını güçlendirmek için benzersiz ve rakipsiz olduğunu sürekli olarak herkese göstermeye kalkıştı.

Eleştiriye hiç tahammülü olmayan popülist Erdoğan kendisini her konuda son sözü söylemede yetkili görmeye başladı. Yetkisini kimseyle paylaşmak istemiyor, eleştirenlere asla tahammül edemiyor.

Gerekirse onları cezalandırma yoluna gidiyor. Öyle ki muhalefeti de bu nedenle yok sayma haleti-ruhiyesine saplandı. Bu giderek ülkeyi, hatta zaman gelecek kendi partisine bile COVİD-19 kadar zarar vermesine de neden olacak hale gelektir.

Bunu yaşadıkça göreceğimize inanıyorum!…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor