POZANTI TABURU KUŞATILINCA ALBAY BREMOND DELLENMİŞTİ

3’ÜNCÜ BÖLÜM

Yer, Adana’da Fransız Ana Karargahı… Tarih, 10 Mayıs 1920. Toplantı Salonunun ortasındaki büyük oval masanın başındaki Fransız Komutan Bremond öfkeden titreyerek masayı çepeçevre doldurmuş her rütbeden subayı azarlamaktaydı. Konuştukça hiddetleniyordu. Elindeki kağıt tomarını masaya şiddetle vurdu. Tomar dağılıp yere dağıldı. Topladılar. Kağıtları tekrar alıp konuşmaya başladı:

“Beyler, Türkler 19 Mart günü köprü uçurup lojistik imkanmızı kestiteh sonra peş peşe en güvenli karakollarımızı ellerine geçirdi. Bakın, 24 Mart’ta Cevizli Karakolumuzu, 28 Mart’ta Yeniköy ve Büyük Sofulu Karakollarını,  aynı gün Çiftehan Akköprü karakollarımızı 31 Mart’ta Çamalan’ı, 1 Nisan’da da çok güvendiğimiz Kadir Hanı mevzimizi ellerine geçirdiler. 8 Nisan’dan bu yana da mevzilerimizi ele geçirerek ulaştıkları Belemedik kuşatılmış durumda. Telgraf hatlarımızı kesmişler, Aldığımız son haberlere göre Türkler Belemedik Vadisine girmeye çalışıyorlarmış ve burasını da kaybedersek ana damarlarımızdan biri gidecek…”

Bremond’un hiddeti görülmemiş düzeylerdeydi. Bu denli sinirlendiğine hiçbir subay tanık olmamıştı. Ayağa kalktı, salon kapısına doğru iki adım attıktan sonra hışımla dönüp bağırdı: “Tu n’es rien d’autre qu’une grosse merde!..”  (Kocaman bktan başka bir şey değilsiniz!..)

Yeniden masaya yaklaştı ve boğazını yırtarcasına bağırarak “Hala oturuyrsunuz. Hemen birliklerinizi harekete geçirip yola çıkıyorsunuz ve o bir avuç aptal Türk çetecilerine hadlerini bildiriyorsunuz!”

Masadakiler aniden elektrik çarpmış gibi yerlerinden fırlayıp salonu terk ettiler. Bir saat kadar süre içinde peşpeşe ve pür silah yola koyulmuşlardı bile…

GELELİM BELEMEDİKTE OLUP BİTENLERE ŞİMDİ

Fransızların ferah ferah yerleşip keyfince karakollar, garnizonlar, mevziler kurduğu Toroslarda, muhakkak ki en korunaklı, en stratejik, en can damarı mevzileri Belemedik Vadisiydi. Hacıkırı Köprüsü ve Toros Tünelleri inşaatı için Almanlar bu vadiye 4000 kişilik kasaba kurmuşlar, sayısız depo, cami, kilise ve hastane inşa etmişlerdi. Elektrik Santrali bile vardı. Santralde üretilen buharın bir kısmı hastanedeki kalorifer tesisatını çalıştırıyordu. Fransızlar bu binaları hem kışla, hem gıda deposu, hem cepanelik, hem de hastane olarak kullanıyorlardı. Her tarafı dağlarla çevriliydi. Korunması çok kolaydı. Sadece Batıdan, Çakıt  kıyısından daracık bir girişi vardı ki, Fransız istemedikçe buradan kertenkele bile geçemezdi; daha doğrusu öyle sanıyorlardı…

Fransızların ferah ferah yerleşip keyfince karakollar, garnizonlar, mevziler kurduğu Toroslarda, kala kala bir Pozantı, bir de Belemedik kalmıştı ellerinde. Bu durumda, her ikisi de herhangi bir şekilde yardım alamazdı. Bizim aslanlar, sanki daha dün savaşmamışlar gibi, ertesi günün, yani 3 Nisanın sabahında yola çıkmışlardı. Öğleden hemen sonra da Belemedik’i kuşatıvermişlerdi. Şurası muhakkak ki, Fransızların aklı bu işe ermemiştir. Çünkü Fransız Güçleri, kalın taş binalar içinde, bol silah ve aylarca yetebilecek cephanelik sahibi iken, Türklerin kara barut-dolma tüfekli teşebbüsünü elbette anlayamazdı. Ayrıca, kilometrelerce uzanan daracık geçitten ellerini kollarını sallayarak nasıl geleceklerdi ki!..

“TESLİM OL!” ÇAĞRISINA CEVAP BİLE GELMEDİ YA

Bizimkiler, kuşatmadan hemen sonra Karakol Komutanlığına “Teslim Ol!” mektubu gönderdiler. Cevap bile gelmeyince, kuşatma çemberini daralttılar. Haber, Adana’daki İşgal Komutanlığına ulaştığında, herhalde üst üste yıldırım yemiş gibi hissetmiştir yetkililer. Yine de, Yenice’deki birliklerine acilen hareket emri verdiler. Geniş teknik imkanları olduğundan kısa sürede Yaramış’a kadar gelen Fransız kuvvetleri, burada atılmış olan Köprünün ilerisine geçemediler. Kahramanlarımız, ilkel imkanlarla güçlü Fransız tekniğini alt etmiş, hepsini kısa sürede püskürtmüştü. Bunun üzerine, 9 Nisan günü çember biraz daha daraltıldı. Belemedik’teki Fransızlar, bekledikleri yardımdan ümit kesmişlerdi ki, 10 Nisan sabahı genel hücuma kalkıldı. Sonuç, son 10 gündür sağlananlardan farksızdı. 2 şehit, 7 yaralı ile, bu önemli  mevzi de ele geçirildi. Esirler arasındaki hanımlardan biri, Pozantı İşgal Kuvvet Komutanı Binbaşı Menil’in eşi idi ve hastanede hemşirelik yapıyordu.

Ganimet olarak da, 1 depo dolusu barut, bir depo dolusu dinamit, 6 otomatik tüfek, 70 çuval da un ve arpa ele geçirildi. Ayrıca, 3 lokomotif ve 30 vagon da bizim olmuştu. Telefon makinelerinin sayısını Allah bilirdi. Fakat en çok sevindiren de, tam donanımlı bir hastaneydi. Buradaki eczanede “yok” yoktu. Kısacası, sadece önemli bir mevzi değil, o koşullarda hazineler değerinde sayılabilecek silah, gıda maddesi ve tıbbi olanaklar  da bizim olmuştu.

ÇARŞAMBAYA: KAVAKLIHAN’DA VURUŞMA

ALBAY BREMOND: Gururluydu fakat ilk haftalarda halkımıza gülryüz gösteriyor, şefkatli baba maskesiyle hareket ediyordu. Karşı harekatlarla giderek hırçınlaştı ve çetecilerimizin Belemedik’e ulaştığını duyunca çıldırdı. Subayları azarlayıp yola çıkardı…

Fransızların güvendiği Komutan Vali Bremond, Adana’da üetiln buğdayı satıp parayı cebine indirdiği anlaşılınca Eylül 1920 ilk haftasında azledildi.

SONY DSC

BELEMEDİK BÖYLE BİR YERDİ: Almanların Tüneller ve Hacıkırı Köprüsü inşaatı için kurduğu 4000 nüfuslu kasaba olan Belemedik, Fransızlar için son derece güveni ve modrn bir yerleşim merkeziydi. Onlar istemedikçe buraya kimse giremezdi. Fakat…

ELEKTRİK DE VARDI:  Almanlar tarafından kurulup işletmeye açılan Elektrik Santrlı buhar gücüyle çalışıyordu. Türbinden çıkan buharla kışın hastane ve bürolar da ısıtılabiliyordu.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor