Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu tatil yerlerine akın etmeye başlarken, çalışan kesim ise izinlerini tatil için ayarlamaya başladı.
Tatil yörelerinden gelen görüntülere baktığımızda eski günlerimize döndüğümüzü görüyoruz. Virüs yok, tehlike yok gibi geliyor değil mi? Görüntülere baktıkça içimiz açılıyor. Deniz, kum, güneş, gezmek, eğlenmek oh ne güzel…
Fakat her akşam açıklanan turkuaz tablodan da anladığımız üzere günlük ölümler 80-90 olarak devam ediyor. Günlük vaka sayıları da halen daha 5 binin altına düşmüş değil. İnsanlarımız anlamıyor ancak risk devam ediyor.
Elbette özellikle de son günlerde aşılamalarda hızlı bir ilerleyiş göze çarpıyor. Yeni eklenen meslek grupları ile birlikte aşılamada yaş sınırı da 40 olmuş durumda. Hızlı gidişata baktığımızda, açıklanan bilgiler ile birlikte de aşı yaşının kısa sürede 20’li yaşlara düşeceğini tahmin ediyoruz.
Vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu aşılamaya sıcak bakıyor ve yaşı gelenler veya meslekleri nedeni ile aşılanmaya hakkı olanların büyük çoğunluğu aşı yaptırıyorlar.
Bunlar elbette güzel gelişmeler ancak koruma her zaman bizim elimizde. Bunu unutmamız gerekiyor. Gezmek, eğlenmek, bu kadar bunalımlı geçen bir kış mevsiminin ardından herkesin hakkı buna kimse karşı çıkamaz ancak özellikle kapalı ortamlarda insanların maskelerine dikkat etmeleri gerekmiyor mu?
Mesafeye tamam tatilde dikkat edilemiyor ancak bu kadar da dip dibe olmak doğru mu? Az önce de dediğim gibi yoğun, bunaltan bir kış mevsimi geçirdik. Bu şekilde serbest davranarak, virüsü yok sayarak tatil kafasında devam etmek önümüzdeki kış mevsiminin de nasıl geçeceğini az çok anlatıyor bizlere.
Güzel havaların tadını çıkarmak herkesin hakkı, tatil, eğlence evet herkesin hakkı ancak unutmayın ki yaz mevsimi ile birlikte virüs tatile girmedi. Her gün aramızdan onlarca insanı almaya devam ediyor. Bu nedenle de tedbirleri bu kadar boşvermeyelim.
