ORMANLARIMIZ YANDI AMA TURİZM KAZANCIMIZ ARTTI!

Atasözünü bilirsiniz…
Yanlış Bağdat Hesaptan dönermiş.
Bir de şu var; Sen doğru ol, eğri yolunu bulur…
Şimdi kimse bana “O sözler öyle değildi, yanılıyorsun. Bağdat hesaptan dönmez, hesap Bağdat’tan döner. Ayrıca, sen doğru ol, eğri belasını bulur demek gerekirdi” demeye kalkmasın. Ben de bu ülkede yaşıyorum. Gözüm var, görüyorum. Kulağım var, işitiyorum. Okur-yazarım da, çok şükür; arada sırada beleş gazete filan buldukça okuyorum.
Ağustos’un sadece yarısı orman yangınlarıyla geçti dye bazıları kıyameti kopardı. Ne var bunda. Ateş dediğin yakıcıdır. Ormana denk gelir, orman yanar. Sivas’taki Madımak Otele denk gelir, koca otel yanar. “Demek ki kısmetleri böyleymiş” demek varken gürültü patırtı koparmanın ne gereği var, anlayamıyorum.
Bana sorarsanız, orman yangınlarını yanlış değerlendiriyor insanlarımız. Düşününüz; ormanda yüzlerce ve belki binlerce muzır hayvan olduğunu gözünüzün önüne getiriniz. Yılanlar mesela… Ne soğuk hayvandır onlar. Hele bir de soktu mu, hadiii al başına belayı. Canını kurtarsan bile ısırdığı yer çürüyebilir hafazanallah. Siz bakmayın yılanların ekosisteme yararlı falan diyenlerin sözüne. Yılan bu yılan. Ya akrebe ne dersiniz? Canınız taş atmak istedi diyelim. Can bu, ister mi ister. Tam siz yerdeki taşı alırken meret hayvan hart diye iğnesini geçiriverse ne yaparsınız o ormanın derinliklerinde, söyler misiniz. Kırkayak da var, çiyan da… Hele ayılar, hele ayılar… İnsanlarımız vura vura tükendi derlerse de halen orada burada naraları duyuluyormuş. Kurtları da unutmayın haaa. Yalnız yakalamasınlar, sürü olup saldırırlarsa kurtuluşu yok…
Tavşandan, kaplumbağadan filan zarar gelmez belki ama, fayda da gelmez ki. En iyisi orman yangını. Ne yılan, ne çiyan ne de sessiz,dilsiz tavşan. Ne var ne yok; ayısıyla, kurduyla, kuşuyla, sürüngeni ve uçanı ile hepsi temize havale… Ayrıca, söndürme uçağıymış, helikoptermiş, bunlara ne diye para verelim ki!..
Asıl büyük yarar, orman yanınca bal kovanlarının da yok olması. Böylece arı sokmasından da korunmuş oluyoruz. Malum, arı alerjisi olanlar için bu minik ama sinsi hayvanlar çok tehlikelidir. Maazallah nefessiz bırakacak kadar sıkıntı verebilirler.
YANGINLARIN DİĞER YARARLARI DA VAR
En büyük faydasi, yangın geçiren yere bol yıldızlı turistik otellerin ve tesislerin yapılabilmesi. Allah yardım ediyor; bakıyorsunuz ormanın öyle bir alanı yanıyor ki, tam da denizin birinci sınıf plaj olabilecek sahiline sahip. Yanan alan da, şöyle, eni-boyu kallavi güzel bir otel veya tatil köyü yapmaya uygun. Eee, daha ne olsun? Hemen bu işi becerecek birini ya da birilerini bulup konuşursunuz. Döviz getirmenin ne denli sevap olduğunu, dövizle çok rahat lüks araba filan da ithal edilebileceğini, mercimek, pirinç ve ekmeklik buğdayımızın bile dövizle sağlanabileceğini anlatırsınız. Adam ya da adamlar da eşek değil ya! Ucunda sevap olduğunu görünce hemen atılırlar bu işe.
Bazı yangınlar beklentinin ötesinde daha geniş alanlara yayılabiliyor. Özellikle Marmaris, Bordum, Manavgat gibi kentlerde bu tür yangınlarla daha çok karşılaşmak mümkün. Akıllı insanımız onun da çaresini bulmuş. Hemencecik bir yazlık site konduruveriyorlar.
Uzun lafa ne hacet; görüyorsunuz işte, ormanlarımız yandıkça turistik tesislerimiz çoğalıyor ve turizm gelirimiz bi-iznillah artıyor. Yalan mı?