HESAP SORULMAYACAK MI?

Ormanlarımız cayır cayır cayır yandı.. Söndürecek, helikopterimiz, uçağımız yoktu.. Çünkü Türk Hava Kurumu ismen vardı, cismen yoktu..
Dere yollarına binalar yapılmıştı.. Tomruklar aynı güzergahlarda toplanmıştı.. Hiç kimse, aşırı bir yağış halinde yolları sel alacağını, apartmanların çökeceğini, insanların boğularak öleceğini, büyük maddi hasarlara yol açacağını düşünmemişti. Düşünenler de dinlenmemişti..
Yani binmiştik bir alamete, gidiyorduk kıyamete..
Ve göz göre göre kıyamet günü geldi..Yağmur suyu dere yollarındaki apartmanları sildi süpürdü, tomruklar balyoz görevini yaptı, araçları vura vura su yatağına sürükledi..
Sonuç; Yaşanan sel nedeniyle 59 vatandaşımız (49 Kastamonu, 9 Sinop, 1 Bartın) hayatını kaybetti. Bir o kadar da bulunamayanların olduğu söyleniyor.
Felaketinin yaşandığı Kastamonu’da açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bu sel, bugüne kadar gördüğümüz en ağır tablo. Kayıplar ne kadarsa bunu da açıklayacağız.” diyor..
İyi de bu işin suçluları yok mu, varsa bulunmayacak mı, soruşturma açılmayacak mı, hesap sorulmayacak mı?
Bakın eski Kaymakam, yazılı uyarılarını nasıl anlatıyor ve dikkate alınmıyor;
“Ayancık’ta sel riski olan bölgeleri tespit ettim. Dönemin valisine rapor olarak götürdüm. 1963’te Ayancık tamamen bitmiş selden. Daha sonra 70’lerde, 81’de, 92’de ve 2012’de sel olmuş. ‘Binaların kaldırılması lazım. Risk içeriyor. Selde yıkıcı etkiyi arttıracak’ dedim. Burada tomruk deposu da geçiyor,valiye raporu sunduktan bir ay sonra Yenikonak’ta bulunan tomruk deposunda toplantı yaptık. Dedim ki “siz dere yatağına tomruk deposu yapmışsınız. Neye göre yaptınız, belgesini çıkarın. Belge çıkaramadılar. Ne Devlet Su İşleri’nden izin almışlar, ne Acil Afet Durum Genel Müdürlüğü’nden, ne de valilikten… İzin yok. İşin tuhaf yanı: 2012’de sel geçiriyor Ayancık. Adamlar 2014’te tomruk deposunu izin almadan koymuşlar. Bunun üzerine ‘Dağ yamaçlarında ağaçların az olduğu yerler tespit edelim, depoyu taşıyalım’ dedim. Üç yer tespit ettim.
Orman İşletme Müdürü; köylüleri, çalışanları ve muhtarlara ‘Kaymakam ekmeğinizle oynuyor, tomruk deposunu Boyabat’a taşıyacak’ diyor. Her gelene anlatmak zorunda kaldım. Dayanamadım. İki gün sonra 71 muhtarı toplayıp görüntülü brifing verdim. 2012 yılının sel felaketi, 1963 yılının fotoğrafları… Dedim ki, tomruk deposunu Boyabat’a taşımayacağız. Yenikonak’ın göbeğine, selin olduğu yere izinsiz tomruk deposu yapılmış. Yerini de gösterdim. ‘Tam dağ yamacındaki bölgeye taşıyacağız’ dedim. Ayancık’ın ekmeğiyle niye oynayalım? İkna edemedim. İyi bir linç kampanyası başladı. Tarih, 22 Aralık 2017. Toplantıyı bitirirken şöyle dedim muhtarlara: Eğer tomruk deposu taşınmazsa, umarım Ayancık felaketle daha karşı karşıya kalmaz. Yok eğer kalırsa da tomruklar köprüleri yıkıp Ayancık’ı bitirdiği zaman, bugünü not edin.dedim”
Kaya, Eylül 2018’de tayin istediğini, Bolu Vali Yardımcısı olduğunu anlatarak, şu bilgileri veriyor:
“Tayin isteme sebeplerimden biri de bu tomruk deposu hadisesinde bana yapılanlardı. İkincisi, tomruk deposunun gerisinde kumluk yolu var, 8-9 köyün ilçeye gelmesini sağlayacak bir yerdi. Bunu da dere yatağına yapmak istediler. Muhtarlar siyasileri ve valiliği sıkıştırdı. ‘Yol istiyoruz’ dediler. Vali beye ‘Bu dere yatağına yapılırsa en küçük selde gider’ dedim. Depo meselesinden tavırlılardı. Bunu da söyleyince her şeye karşı çıkıyor gibi algı oluştu. Tayin istedim. Tayin istememin yüzde 80’i bu nedendendi.”
Kaya, tomruk deposunun taşınması halinde bu facianın yaşanmayacağını savunarak, şöyle diyor:
“Dediğim şekilde müdahale edilse üç köprü yıkılmazdı. Derenin kenarındaki pazar yeri ve sanayi sitesi yıkılmazdı. İlçe merkezine tomruklar girip binalara hasar vermezdi. Bu çalışmalarımızın hepsi kaymakamlığın arşivinde mevcut. Tabi selin yıkıcı etkisi vardır. Tomruklar bu etkiyi iki üç katına çıkarır. Ayancık’ın Sinop merkezle bağlantısı kesildi. Bunu sağlayan üç köprü vardı. Üçü de yıkıldı.”
Okudunuz mu?Şimdi devlet bu konuda soruşturma açmayacak mı, uygulamayanlardan hesap sormayacak mı?