SEL, YANGINLARI BİRDEN BASTIRDI

İki hafta boyunca içimizi kavuran, küllerini gökyüzüne savuran, nice ümitleri parçalayıp kıran orman yangınları gündemin hep birinci, ikinci ve üçüncü kpnusu oluyordu. Yanacak ağaç kalmayıp da ard arda sönen ateşlerin sıcaklığı tüm şiddetiyle hissedilirken, yazılı ve görsel medya yoğun biçimde yorumlar, suçlamalar ve savunanlarla öne çıkmaktaydı. Yani alev sönmüştü ama gündemde yangınlar var gücüyle sürmekteydi.

Bizde, çocukluğumuzdan beri işite geldiğimiz “Allah’ın hakkı üçtür” sözü var ya; Corona ve yangından sonra üçüncü felaket olarak Karadeniz illerimizdeki sellerle vurulduk. Bu kez de medya sel aşağı, sel yukarı deyip duruyor. Yangından bahsedenler adamakıllı azaldı.

Denilebilir ki, her zaman olduğu gbi, bu kez de su ateşi söndürdü. Birkaç gün içinde 200’e yakın noktada felaket patlamasının ne denli normal karşılanabileceğinden bahseden olmadığı gibi, uçaktan, helikopterden, Türk Hava Kurumundan dem vuranlar da pek az. Onlar da ancak cılız sesle konuşabiliyor. Şimdilerde, bileni, bilmeyeni ile her şeyi bileni habire selleri konuşmakta. Şayet Afganların akını yoğunlaşırsa, emin olabilirsiniz, bu kez de çoğu aynı kişiler olmak üzere, bazı bir birileri Afganistan’ı, hudutlarımızı konuşacak. Yine suçlamalar olacak, hayıflananlar duyulacak, savunmalar yaygınlaşacak.

DEPREM SONRASINDA

Adana ve Marmara depremlerinden sonra birkaç hafta boyunca bir sonraki deprem ve ardından gelebilecek sarsıntılara karşı alınması gereken çok acil, acil ve az acil önlemler konuşulmuştu.,Bazı bilim adamlarının da kendi sav veya önerilerine karşı duranlarla çatıştığını unutmuş değiliz. Aradan yıllar geçti. Üç gün önce, Marmara Depremi yıldönümü itibariyle anımsandı, o kadar.

ORMAN YANGINLARI

Bilenler ve bilmeden bilmiş gibi yapanlar, ormanı tanımamış bazı orman uzmanları ile her konuda allame-i cihan kesilenler mangalda kül bırakmıyorlardı. Mangal neymiş, onbinlerce dönüm yangın alanlarındaki külleri bile savuruyorlardı.

Ne oldu:?

Akdeniz kıyılarını kalın bir şerit gibi saran ve çabucak yanıveren kızılçam alanlarının uygun biçimde daraltılmasından söz eden var mı?

Yok!..

Köyler mahalle olduğu için, eskiden orman köylerinde yangını önleme ve söndürme görevlisi olarak resmen tayin edlmiş kimsenin artık kalmadığından dem vuran var mı?

Yok!..

Türk Hava Kurumu uçaklarının yangın başlarken derhal müdahale ettirilmeyişini tenkit kaldı mı?

Yok!..

Alevler bulutları yalarken “Yapanlar, yakanlar bunun hesabını verecektir” diyenlerin hesap konusunda konuştuğunu duyan var m?

Yok!..

Merak etmeyiniz; yarın bir gün sellerle ilgili ahkam kesenler de susacak ve kendilerine yeni konu ya da konular bulacak.

Biz var ya biz, o kadar çabuk unutan milletiz ki, birkaç yıl önce havada olduğu resmen ifade edilen yerli uçaklarımızın yıllar sonra dahi yere inememiş olduğunu bile unutmuşuz.

Yazık!.. Suriyelileri unutup Afganlara döndük şimdi de… Çok yazık!..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor