Diyabetin gözlere zararı büyük!
HABER: SELMA USNEKER
ADANA (BÖLGE)-Giderek değişen beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik nedeniyle halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet hızla yaygınlaşıyor. Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Hayatı tehdit eden komplikasyonların görülme sıklığı hastalığın süresi ve kan şekeri düzeyi ile doğru orantılı. Kan şekeri düzeyi ne kadar bozuksa risk de o kadar artıyor. Diyabete bağlı olarak gözlerde de kuruluktan retina sorunlarına ve kalıcı görme kaybına uzanan ciddi sorunlar yaşanıyor. Diyabetik retinopati dediğimiz hastalık, dünyadaki körlük nedenlerinin başında geliyor” diyor.
Gözde kuruluk
Diyabete bağlı olarak göz ve görme yollarında yaşanan sorunların diyabetik göz hastalığı başlığı altında incelendiğini anlatan Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Diyabet, yardımcı göz yaşı bezlerinde kronik iltihaplanmaya yol açarak gözyaşı salgısının azalmasına ve yoğunluğunun artmasına yol açar. Bunun sonucunda hastalar; gözlerde kuruluk hissi, yanma, batma ve gözyaşı filminin bozulması sonucunda bulanık görmeden şikayetçi olurlar” diyor. Diyabete bağlı göz kuruluğunun ileri düzeylerde yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yakınmalara da yol açtığını ifade eden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, tedavide yapay gözyaşı içerikleri ve yüzeydeki iltihaplanmayı baskılayan damlaların kullanıldığını belirtiyor.
Kornea da etkileniyor
Gözün renkli kısmı olan iris tabakasının önündeki şeffaf tabakaya kornea deniyor. Korneanın en dış tabakasını oluşturan hücreler arasındaki bağlantıların ve kornea sinir uçlarının diyabet nedeniyle hasar görebildiğini anlatan Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, kuru göz tablosunun da eklenmesiyle hastaların ağrı ve batma sorunu yaşadığını kaydediyor. Kornea epitelindeki bu sorunların tedavi edilmemesi halinde bakteriyel enfeksiyonlara zemin hazırlandığı için kalıcı görme kaybı riski oluştuğuna vurgu yapan Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Kornea epiteli sorunları yapay gözyaşı içerikleri ve zedelenen epitel hücrelerinin iyileşmesini sağlayan ilaçlar ile tedavi edilir” diye bilgi veriyor.
Diyabete bağlı olarak gelişen göz rahatsızlıklarında akla ilk gelen katarakt oluyor. Kan şekerinin yüksekliğine bağlı olarak göz lensinin (irisin hemen arkasındaki saydam tabaka) içine sıvı geçişi olduğunu ve bunun da lenste şişmeye yol açtığını kaydeden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Diyabet hastalarında yaşıtlarına oranla daha erken katarakt gelişimi görülür” diyor.
Sinirlerde hasar
Kronik kan şekeri yüksekliği sinir uçlarında hasara neden olduğu için görme sinirleri de bu durumdan etkileniyor ve genellikle tek taraflı bir görme kaybı yaşanıyor. “Optik nevrit” adı verilen rahatsızlığın kimi zaman kendiliğinden düzeldiğini ifade eden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Göz dışı kaslarını hareket ettiren sinir uçlarında da hasar meydana gelmesi sonucunda hastalar şaşılık ve çift görmeden şikayetçi olur. Bu durum genellikle 3-6 ayda kendiliğinden düzelse de özellikle çift görme hastanın günlük yaşantısını olumsuz etkiler. Çözüm olarak geçici prizmatik camlı gözlük kullanımı veya botulinum toksin uygulamaları önerilebilir.”
Kalıcı körlük en büyük risk
Diyabetik göz hastalığının en sık ve en korkulan, kalıcı hasara neden olan durumu diyabetik retinopati olarak adlandırılıyor. Kronik kan şekeri yüksekliğinin en önemli sonucunun küçük kan damarlarının iç yüzeyinde meydana gelen bozulma (mikroanjiyopati) olduğunu kaydeden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Bu durumdan özellikle böbrek ve retina damarları etkileniyor. Hastalığın ilerleyici seyri, kalıcı görme kaybına kadar giden komplikasyonların ana nedenidir. Mikroanjiyopati, oksidatif stres ve iltihaplanma ile yaygın bir damar hastalığı ve yeni damar oluşumları meydana gelir. Oluşan yeni damarlar, kırılgan yapıdadırlar ve bu durum görme kaybına yol açan olayların tetikleyicisidir” diye anlatıyor.
Diyabetik retinopatinin retina damarlarının duvarında küçük balonlaşmalar (mikroanevrizma) ile başladığını ve ilerledikçe kanamalar, sinir liflerinde beslenme bozukluğu gibi durumların yaşandığını belirten Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Diyabetik retinopati kontrolsüz kalırsa kalıcı körlüğe yol açar ve halen dünyada önde gelen körlük nedenlerinden birisidir” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Tanıdan sonraki 10 yılda belirtiler çıkıyor
Tip I diyabet hastalarında tanıdan 20 yıl, Tip 2 diyabet hastalarında da tanıdan sonraki 10 yılda belirtiler ortaya çıkıyor. Bu nedenle diyabet tanısı alanların düzenli kontrollerini yaptırmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Kan şekeri, sistemik kan basıncı, kan yağları ve böbrek fonksiyonlarının kontrol altında olması hastalığın ilerlemesini büyük oranda durdurmaktadır. Bu nedenle, hastaların göz kontrollerinin yanında sistemik yönden de düzenli kontrollerinin yapılması gerekmektedir” uyarısında bulunuyor.
Diyabetik retinopati tanısı muayene ile konuluyor. Göz bebeğinin, damla ile büyütülmesini takiben ayrıntılı bir göz dibi incelemesi yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, erken dönemlerde tedavi uygulanmadan hastalığın takip edildiğini, gereken durumlarda da göz içi enjeksiyon yapıldığını anlatıyor. Gözde yeni kan damarlarının oluştuğu evreye geçilmesi halinde de “lazer fotokoagulasyon” tedavisi uygulandığını kaydeden Doç. Dr. Selçuk Sızmaz, “Diyabetik retinopatinin yaşam boyu takip ve tedavi rejimine çok sıkı uymayı gerektiren bir hastalık olduğu unutulmamalı. Hastaya, tedaviye uyum ile görme kaybının önüne geçileceği ve görmenin günlük yaşantıyı aksatmayacak düzeyde idame ettirilebileceği anlatılmalıdır” diyerek sözlerini tamamlıyor.