Genç bir cilde sahip olmanın ipuçları

ADANA (İHA) – Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Ana Bilim Dalı Uzmanı Prof. Dr. Can Alper Çağıcı, yaşlanma hızının, genetik, yaşam tarzı, kötü beslenme, sigara kullanımı, korunmasız olarak güneşe maruz kalmak ve hava kirliliği gibi çevresel faktörlere göre farklılık gösterdiğini belirtti.
Yaşlanmanın etkilerini en aza indirmek ve daha genç bir cilt için neler yapılması hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Can Alper Çağıcı, genç bir cilde sahip olmanın ipuçlarını anlattı.
Prof. Dr. Can Alper Çağıcı, yaşla birlikte yüz cildinde renk değişiklikleri ve çukurluklar ile kırışıklıkların oluştuğunu belirterek, “Ciltteki bu değişiklikler cildi dolayısı ile yüzü daha yaşlı gösterir. Gün boyu yapılan mimik hareketleri yıllar içerisinde yüzümüzde mimik kırışıklıklarına neden olur. Başlangıçta hareketle belirginleşen bu kırışıklar zamanla oturur; mimik hareketleri olmadan da görünmeye başlar” dedi.
Mimik kas hareketlerine ek olarak sigara içilmesi ve güneş ışınlarının da cilt yaşlanmasını hızlandırdığını belirten Çağıcı, “Diğer yandan yaşla birlikte cilt altı dokulardaki yapıtaşları da azalır. Yapı taşlarındaki dolayısı ile sudaki azalma cilt tazeliğinin azalmasına, ciltte çatlamalara neden olur. Diğer önemli bir faktör ise yağ dokusunun yer çekiminin etkisi ile aşağı doğru yer değiştirmesidir” diye konuştu.

Güneş ışınlarından kaçının
Prof. Dr. Çağıcı, çevresel faktörlere ek olarak kişinin genetik altyapısının da yüz yaşlanmasında önemli bir etken olduğunu ifade ederek, “Genetiğimizi değiştiremeyiz ancak çevresel faktörleri değiştirebiliriz. Neler yapabiliriz? En önemli etkenlerden bir tanesi güneş ışınlarıdır. Bronz bir ten rengi elde etmek için güneşlenmek cildi yaşlandırır. Mümkün olduğu kadar güneş ışığından kaçınılmalı ve minimum 30 faktörlü güneş koruyucular kullanılmalıdır. Cilt yaşlanmasında unutulmaması gereken diğer önemli faktör sigaradır. Eğer bebek cildi gibi daha taze ve canlı bir cilde sahip olmak istiyorsak; güneş ışığından kaçınmalı ve sigara içmemeliyiz” dedi.

Peeling ve lazer
Yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan ciltteki değişikliklerin yüz gençleştirme yöntemleri ile kısmen de olsa geri çevrilebilebildiğinin altını çizen Çağıcı, “Peeling denilen cilt soyma işlemlerinde cildin en dış tabakası alınır, alttan gelen taze cilt ile cilt yenilenir; dolayısı ile ciltteki renk ve yükseklik farklılıkları azalır, daha homojen daha genç bir cilt yapısı elde edilir. Cilt soyma işleminde değişik solüsyonlar, kremler kullanılabileceği gibi lazer de kullanılabilir. Tedavi edilecek cildin ihtiyacına ve cilt rengine göre kullanılan kullanılacak ilaçların yoğunluğu ile lazer cihazının ayarları farklılık gösterir” şeklinde konuştu.

Kolejen miktarı arttırılmalı
Prof Dr. Çağıcı, yaşlanmayla beraber cildin yapı taşları ve minerallerinin de azaldığını belirterek, “Yaşlanma ile cilt atı dokulardaki kolajen dizilimi de bozulur. Bu ciltte yükseklik kayıplarına neden olur. Cilt altı uygulamaları ile kolajen dizilimindeki bozulmalar giderilebilir. PRP, fraksiyonel karbondioksit lazer ve gençlik aşıları ile cilt altı kolajen sentezi uyarılır; cilt altı kolajen miktarı artar, dizlimi daha düzenli hale getirilir. Dolayısı ile yükseklik farkları giderilip daha pürüzsüz bir cilt elde edilir” dedi.

Mezoterapi ve dolgu
Ciltte azalan mineral, vitamin ve yapı taşlarının tekrar yerine konulması gerektiğini vurgulayan Çağıcı, “Bu yapı taşlarındaki eksikliklerin giderilmesinde en etkili yol cilt altına direkt olarak ulaştırılması yani mezoterapidir. Eksiklikleri giderilen cilt daha genç ve daha dolgun görünür. Yaşla beraber yağ dokusunun yer çekiminin etkisi ile aşağı doğru yer değiştirmesi yüzde hacim kayıplarına, çukurlaşmalara neden olur. Daha yorgun ve yaşlı bir görüntüye neden olur. Daha genç ve daha canlı bir görünüm için bu hacim kayıplarının giderilmesi gerekir. Yüzde dolgu uygulamaları bu noktada devreye girmektedir. Bu hacim kayıpları dolgu maddeleri ile giderilebilmektedir” diye konuştu.

Sağlığınızı tehlikeye atmayın
Prof. Dr. Can Alper Çağıcı, tüm yüz gençleştirme uygulamalarının tıbbi uygulamalar olduğunun altını özellikle çizerek, sözlerine şöyle devam etti:
“Ayrı bilgi ve deneyim gerektiren bu uygulamaları sadece Kulak Burun Boğaz, Dermatoloji ve Plastik Cerrahi uzmanları ile Sağlık Bakanlığı’ndan Medikal Estetik sertifikalı doktorlar yapmaya yetkilidir. Bu uzmanlık alanları dışındaki doktorların özellikle de tıp dışındaki mesleklerin bu uygulamaları yapması ciddi sağlık problemlerini neden olabilmektedir. Lütfen yetkisiz kişilerin bu uygulamaları yapmasına izin vermeyiniz, sağlığınızı tehlikeye atmayınız.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor