Menopoz süreci ve tedavisi
HABER: SELMA USNEKER
ADANA (BÖLGE)-Menopoz kadın vücudunda yumurtlamanın ve bununla birlikte bazı hormonların üretiminin durması nedeniyle adet kanamalarının kalıcı olarak kesilmesi olarak tanımlanıyor. Menopozun en yaygın belirtilerinin adet kanamalarının sıklığının azalması, düzensizleşmesi ve sıcak basmaları olduğunun belirten Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü Uzmanı Dr. Ruhnaz Yılmaz, menopoz dönemini yaşanan sorunları ve tedavi yöntemlerini ele alarak konu hakkında detaylı açıklamalarda bulundu.
Menopozun kadın sağlığı için en önemli yanının, artık çocuk sahibi olmanın mümkün olmaması ve 45-50’li yaşlardan sonra doğal bir gebelikten korunma yöntemine kavuşmak olduğu düşünülüyor. Doğurganlığın bittiği ancak adet kanamalarının henüz kesilmediği, ortalama 4 yıl sürebilen, sıklıkla düzensiz kanamaların yaşandığı, sıcak basmaları, uyku bozuklukları gibi belirtilerin görülebileceği geçiş dönemi perimenopoz olarak adlandırılıyor. Ortalama 51-52 yaşları arasında görülen, yumurtaların hemen hemen tamamının bitmesi ve östrojen seviyesinin en alt seviyelere düşmesi ile herhangi bir hastalığa bağlı olmadan doğal olarak 12 ay adet görememe ise menopoz ve menopoz sonrası dönem olarak tanımlanıyor. Menopozun en yaygın işaretlerinin adet kanamalarının sıklığının azalması, düzensizleşmesi ve sıcak basmaları olduğunu söyleyen Dr Ruhnaz Yılmaz; “Bu belirtiler genellikle menopozdan 4 yıl kadar önce başlıyor. Bunların dışında uyku bozuklukları, ruh halinde dalgalanmalar ve kilo artışı da olabiliyor” dedi.
HER ADET KESİLMESİ MENOPOZ OLMAYABİLİR!
Erken menopoz doğal menopozun 40-45 yaş aralığında oluşmasıdır. 40 yaşından önce adetlerin kesilmesinin ise yumurtalık yetmezliği (primer ovarian yetmezlik) olarak tanımlandığını söyleyen Dr Ruhnaz Yılmaz; “Yumurtalıkların ameliyat ile çıkarılması ile oluşan menopoz, cerrahi menopoz olarak tanımlanırken; yumurtalıkların bazı kanserlerin tedavisi sırasında radyasyon veya kemoteropatik ajanlarla zarar görmesi ile oluşan menopoz ise indüklenmiş menopoz olarak tanımlanıyor” dedi.
HER KADINDA FARKLI ŞİDDETTE ve BELİRTİDE OLUŞUYOR
Menopozun belirtileri olan adet gecikmeleri ve sıcak basmalarının başka sağlık sorunlarından da kaynaklanabileceğinden bu dönemde jinekolojik muayenenin gerekli olduğunu vurgulayan Dr Ruhnaz Yılmaz açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
“Tiroid bezi ile ilgili bazı sorunlar, süt hormonu seviyesinin artması ve gebelik adet gecikmelerine neden olabilir. Sıcak basmaları, böbrek üstü bezlerinden ani hormon salınımı ya da tiroid bezinin fazla çalışıyor olmasından kaynaklanabilir. Menopoza geçiş, menopoz ve sonrasında her kadında farklı şiddette ve farklı belirtilerde oluşacağından tedavinin yöntemleri de farklı olacaktır. Pelvik muayene, meme taraması, rahim ağzı kanseri taraması ve rutin kan tetkikleri menopoz dönemi görüşmelerinin parçalarıdır. Ruhsal durum değerlendirmesinin de ayrıca yapılması gerekir. Olası cinsel sorunlar, idrarla ilgili problemler, uyku düzensizlikleri de bu görüşmelerde sorgulanır.”
EGZERSİZ EN TEMEL SAĞLIK GEREKSİNİMLERİNDENDİR
Bazı kaynaklar egzersizin sıcak basmalarını azalttığını söylese de bu konuda yapılan araştırma sonuçlarına göre egzersizin böyle bir faydası olmadığını belirten Dr Ruhnaz Yılmaz; “Menopoz sonrası dönemde kilo alma eğilimi olur, kemik erimesi hızlanır. Egzersiz yapmak sıcak basmasını azaltmasa da yine de ruh ve beden sağlığımız için çok önemlidir. Kan dolaşımı hızlanır, kilo artışı bu yolla engellenebilir, kemik erimesi egzersiz yapan kişilerde daha az oluşur” dedi.
‘MENOPOZUN HANGİ KADINDA NE ZAMAN BAŞLAYACAĞINI ÖNCEDEN BİLMEK MÜMKÜN DEĞİL’
Menopoz belirtileri ortalama 47,5 yaşında başlıyor, adetlerin tamamen kesilmesi yani menopoz için ortalama yaş ise 51 olarak biliniyor. Doğum kontrol hapı kullanımı menopoz yaşını etkilemiyor. Ancak genetik yapı, sigara ve alkol tüketimi gibi faktörler menopoz yaşını etkiliyor. Bazı ipuçları olsa da menopozun hangi kadında ne zaman başlayacağını önceden kestirmenin mümkün olmadığını belirten Dr Ruhnaz Yılmaz konu hakkında sözlerine şu şekilde devam etti:
“Adet kanamasının 3. günü yapılan bazı testler fikir verebilir ancak güvenilir değildir. Bu testlerin sonuçlarına bakarak özellikle doğurganlıkla ilgili yorumlar yapmak henüz çocuk doğurmamış bir kadında gereksiz endişe yaratabilir ya da artık çocuk doğurmak istemeyen bir kadının menopoza girdiğini düşünerek korunmayı bırakıp istenmeyen bir gebelikle karşılaşması ile sonuçlanabilir. Yapılan testler kişinin menopoza yakın olduğunu gösterse dahi bu dönemde seyrek de olsa yumurtlamalar devam edebilir, bu nedenle adet kanamaları tamamen kesilene kadar gebelik istemeyen kadınların korunmaları gerekir.”
TEDAVİ KİŞİNİN GEREKSİNİMLERİNE GÖRE PLANLANIYOR
Menopoza geçiş dönemi ve menopozun hemen sonrasındaki bir kaç yıl kadın vücudunda belirgin bedensel ve psikolojik değişimler yaşanıyor. Kardiyovasküler hastalık ve kemik erimesi riski artıyor. Hormonal değişimler vücut ağırlığının artmasını kolaylaştırıyor. Menopoz döneminde sık yaşanan sıkıntıların (adet kanamalarında düzensizlikler ve adet kanamalarının kesilmesi, sıcak basmaları, terlemeler, kemik erimesi, kalp damar hastalıkları riskinde artma, genital organlarda kuruluk, idrarla ilgili sorunlar) genellikle östrojen seviyesinin düşmesi ile ilgili olduğunu söyleyen Dr Ruhnaz Yılmaz açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Bu sıkıntıların şiddeti ve süresi kişiden kişiye belirgin farklılık gösteriyor. Bazı kadınlar çok hafif belirtilerle bu dönemi atlatabilirken bazen de tedavi gerektirecek kadar yoğun sorunlar yaşanabiliyor. Tedavi kişinin gereksinimlerine göre planlanıyor. Yaşam kalitesinin çok bozulması durumunda risk değerlendirmesi ile 5-10 yıl kadar hormon desteği yapılabiliyor. Bazı antidepresan ilaçlar da sıcak basmalarını azaltıcı etkileri nedeniyle menopoz döneminde kullanılıyor.”
EN SIK UYGULANAN TEDAVİ: HORMON TEDAVİSİ
Bu süreçte uygulanan en etkili tedavinin hormon tedavisi olduğunun altını çizen Dr Ruhnaz Yılmaz, hormon tedavisi hakkında detayları aktardı: “Hormon tedavisinin en sık kullanılma nedenlerinden birinin yaşam kalitesini bozan sıcak basmaları olduğunu görüyoruz. Bunun dışında uyku bozuklukları, ruh halinde dalgalanmalar, depresyon, bazı durumlarda eklem ağrıları ve yaygın ağrılarda da hormon tedavisi faydalı oluyor. Sıcak basmalarının tedavisi sırasında kullanılan hormon tedavisi sistemiktir. Yani ağızdan tablet olarak bazen de transdermal bantlar kullanılarak yapılır. Hormon tedavileri dışında psikolojik yaklaşım, akupunktur gibi birçok alternatif tedavi de deneniyor. İlginç şekilde plasebo uygulamalar bile %50 sıcak basmalarında azalmaya neden olabiliyor. Bu durum tedavi etkinliğinin bilimsel olarak kanıtlanmasını önemli hale getiriyor.”
SICAK BASMALARI HER BEŞ KADINDAN DÖRDÜNDE OLUŞUYOR
Vücudun üst kısmında ortalama 4 dakika kadar süren sıcaklık hissi, peşinden çarpıntı ya da baş ağrısı, halsizlik, güçsüzlük, baş dönmesi ve sonunda yoğun terleme ve üşüme hissi sıcak basması olarak tanımlanıyor. Sıcak basmasının geceleri daha sık yaşandığını ve uykudan uyandıracak kadar yoğun hissedilebildiğini söyleyen Dr Ruhnaz Yılmaz; “Stresli ve sıcak ortamlarda sıcak basmaları daha sık ve şiddetli oluşuyor. Menopoz döneminde her beş kadından dördünde oluşuyor. Bu kadınların da dörtte üçünde bir yıldan daha uzun bir süre devam ediyor. Diğer yarısında ise azalarak 5 yıl kadar devam ediyor. Sonuç olarak yaşla birlikte sıcak basmalarının sıklığı ve şiddeti azalıyor. Bu süreçte ortamı soğuk tutmak, baharatlı yiyeceklerden ve kafeinden kaçınmak, stresli yorucu işlerden uzak durmak yararlı olabilir” dedi.
MENOPOZ SONRASI CİNSEL YAŞAMDA DEĞİŞİKLİKLER OLABİLİYOR
Yaşlanma sırasında fizyolojik cinsel reaksiyonlarda ve cinsel aktivitede genel bir azalma oluyor. Araştırmalara göre kadın ve erkeklerin %50-80’i 60 yaş üzerinde cinsel olarak aktif olmaya devam ediyor. Kadınlarda eşle kurulan ilişkinin kalitesi cinsel aktivitede en belirleyici faktör olduğu biliniyor.
Kadınlar için ilerleyen yaşlarda cinsel deneyimin temel olarak menopoz sonrasında oluşan fizyolojik ve psikolojik değişimler ile şekillendiğine dikkat çeken Dr Ruhnaz Yılmaz konu hakkında şu uyarılarda bulundu: “Estrojen ve progesteron hormonunun azalması ile oluşan bu değişimler vajinada daralma ile sonuçlanan ürogenital mukozanın zayıflaması, incelmesi, vajinanın ıslanması ve kanlanmasında azalma, meme başı, klitoris ve vulva dokusunda cinsel aktivite sırasında duyarlılığın azalmasıdır. Libido, seksüel duyarlılık, ilişki sırasında konfor seviyesi (ağrısız cinsel ilişki) ve ilişki sıklığı azalır. Bu yakınmaların azaltılması için ilk seçenek lokal olarak kullanılan östrojen içeren kremler, fitillerdir. Kayganlaştırıcı jeller sıklıkla kullanılmaktadır.