GÜNÜ GÜNÜNE TAM YÜZ YIL ÖNCE FRANSIZLAR ÇEKİLDİ

Günü gününe, tam yüz yıl önce bugün, 20 Aralık 1921’de, fazlası var eksiği yok, üç yıl süren Fransız işgali fiilen son ermiş ve kahraman askerimiz Adana’ya gelerek Kolordu’daki bayrak çekme töreninde yerini almıştı.
Askerin kente girişi muhteşem ötesi sevinçle karşılanmıştı. O muazzam günü anlatan büyüklerimiz, mutluluğun adeta somutlaşarak Adana semalarından yansıdığını anlatırlardı. Bir yandan tekbir, diğer yandan “Yaşa, Varol!..” şeklindeki haykırışların göz yaşlarıyla yıkandığını duyumsatan anlatınlardı bunlar…
Kolay değil, aç ve çıplak, üstelik yalınayak, amansız dağ kuytularından tepelerine dolaşarak çarpışmıştı çetelerimiz. Hem de, en gelişmiş tekniğe sahip cehennem kusan silahlkara, uçaklara, bombalara karşı kara barutlu dolma tüfekle karşılık vererek vuruşmuşlardı.
İşte o gün, o kapkaranlık yıllar tarihe hapsedilmiş, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yepyeni ve parlak ufuklara doğru yelken açılmıştı. Tariflere sığmayan mutluluk gerçek anlamda hak edilmişti doğrusu…
‘GÜLEN YÜZ’ MASKELERİ ÇABUK DÜŞÜRÜLMÜŞTÜ
Adana’nın mayası toprak ve sudur. Toprağı kutsaldır. Suyu da öyle, huyu da… Adanalı cömerttir, hoşgörülüdür. Kusurlara karşı sabırlıdır. Fakat sabrının sınırı vardır. Tepe attıracak noktaya getirilirse, “Yeter galan lan!.. Seni bana sayıyla mı verdiler, feleksiz!” demesini de, edepsizleri dövmesini de bilir. “Kandırıkçı” zümreyi dinler; sabır taşma cızzığına kadar kanmış gibi yapar, yüzüne vurmaz. Hırsızlara, arsızlara, vurgunculara karşı da abartılı sabır süresi tanır. Öyle ki, bunu siyasette bile yapmıştır.
İnce esprilerle kalın atıflarda bulunur. Mülki amirin bıyıklarının ne zaman büküldüğünü dile getirebilir. Vali’nin “Devlet” gücünü taşıdığı dönemde, 1929-1930’da, Adana’yı öz arpalığı gibi gören ve karşısına çıktığı için Belediye Başkanı Turhan Cemal Beriker ile Meclis üyelerini Devlet Şurası’na şikayet eden Vali Müştak Lütfi Bey’e (Gürsan) esaslı ders vermiş, görevden aldırmıştır.
Fransızlar Adana ve çevresini işgal ettiklerinde Padişahlık zamanıydı ve devlet her şeyiyle teslim olmuş, hatta ordusunu terhis etmişti. İstilacılar daha gelir gelmez, perişan olmuş Adanalıya “Vah, vah!.. Yazık size. Neyse ki biz geldik, mutlu olacaksınız, zengin olacaksınız, şen şakrak olacaksınız” şeklinde propagandalarla damardan girmeye çalıştılar. Sabır süresi doluncaya kadar tevekküllü Adana halkı çok geçmeden maskenin ardındaki şeytanlığı fark edip karşı hareket için çareler aramaya başladı. Fransız kıpırdanmaları fark etti ve müslümanların evindeki sebze bıçağına kadar el koydu. Bir de, mucize makinelerle tehdit ettiler. Evinde hangi cins olursa olsun bu makinelerle bulup çıkarırlarsa, “Vay gele o ev sahibinin başına!” dediler, yandaşlarına dedirttiler. İşkencelere baş vurdular…
ÇARMIHA GERİP KIRBAÇLADILAR
Daha en başta, işgale karşı yayın yaptığı için Adana Gazete’sini kapattılar. Gazete, zorla ikinci bir lisansla Yeni Adana olarak çıkınca, bu kez hem gazeteyi kapattılar, hem de baskıyı yapan matbaaya el koydular. Yandaş gazeteleri ise uçaklarla köylere kadar ulaştırarak ulusal güçler ve Kemalistle aleyhine amansız propaganda yaptılar. Çok geçmeden de, kendilerine karşı en ufak bir direnişe en ağır cezalarla karşılık verdiler.
18 Aralık 1918 günü ilk Fransız Birliği 1500 kişilikti ve sadece 150’si Fransız, geriye kalan 1350’si Ermenilerden oluşan paralı askerlerdi. Daha sonra yeni kafileler geldi. Senegal’den, Hindistan’dan, Cezayir’den de paralı askerler getirdiler. 1919 sonunda bçlgemize getirilen Ermeni sayısı 120 bini bulmuştu.
Pek çoğu eskiden Adanalı olduğu için ve Müslümanlarla kardeşçe yaşadığı için olayların dışında kalmıştı ama, aralarında gözü dönmüler cardı. Bunların cinayet, gasp ve tecavüzlerine Fransızlar resmen Fransız kalıyor, göz yumuyordu.
Bütün bu olaylara karşı baskı ve cezaları her gün daha da arttıran işgalciler, esaslı bir korku salabilmek için eşraftan Ramazanoğlu Tevfik Kadri Bey’i seçtiler. Arama bahanesiyle evine girdiler. Sözüm ona arama yaparken çeyiz sandığına birkaç mermi bırakıp gittiler. Ertesi gün tekrar gelip sözüm ona mermi bulunca Tevfik Kadri Bey’i bir kamyonetle alıp Taşköprü’nün batı ucuna getirdiler. Burada çarmıha gerip, ucu telli kırbacı 20 kez insafsızca salladılar…
YARIN: FRANSIZIN TEKERİ TERS DÖNÜYOR
KARAYA BÖYLE ÇIKTILAR: İlk Fransız Birliği, 150’Sİ Fransız, 1350’si Ermenilerden oluşan paralı askerlerden oluşuyordu. Karaya çıktıkları yerden tam üç yıl dört gün sonra süklüm-püklüm dönmüşlerdi.

FRANSIZ KOMUTAN KARŞILANIYOR: Bölgemize hgetirilen 120 bin Ermeninin amacı, burada Kilikya Ermeni Cumhuriyetini kurmaktı. Bu yolda Fransızlardan flu da olsa söz almışlardı. Dolayısıyla da, Fransa ve
Fransız komutanlara sempatiyle bakıyorlardı. Fotoğraf, Yeni İstasyon önünde general Duffieux’nün karşılanışını gösteriyor.

KIRBAÇLA GÖZ DAĞI: Baktılar ki Adanalıların tehditten, cinayetten yıldığı yok, daha etkin korku salabilmek için çare aradılar. Bir gün önce arama bahanesiyle girdikleri evine mermi bıraktıkları Tevfik Kadri Bey’i ertesi gün bu mermiler yüzünden çarmıha gerip kırbaçlamışlardı.
