MAHSÜLDE İNŞALLAH

Ben ve yaşıtlarım için nostalji havuzuna düşen yakın geçmiş deyimlerinden biridir “Mahsülde inşallah.” Kuşkum yok, bin yılı aşkın süre kullanılan deyim, hem zaman bildirir, hem de teminat olarak algılanırdı.

Açalım!.. Mahsül, ürün anlamındadır. Bir alt anlamı da, hasat, derim demektir. “Mahsülde inşallah” denildiğinde, “Tarımsal ürünümüzü toplayıp satınca…” O yıllarda çoğunlukta olan çiftçinin-köylünün bu günlerden itibaren “Mahsulde inşallah” sözü piyasaya yağmur gibi düşerdi. Bunları neden açık açık yazıyorum; şunun için yazıyorum…

Evvelen, çiftçilik can çekişiyor. Saniyen, yani ikinci olarak, köylerde köylü kalmadı desek yeri var; dikkat ediyorum, köylük yerde yaşamını sürdürenler daha çok yaşlılar. Gençler, kente göçmüş. Salisen, yani üçüncü olarak, tarıma yönelik kesim, maddi koşullar altında ekip ekemeyeceğinden, gübre atıp atamayacağından, mazot döküp dökemeyeceğinden pek emin değil. Rabian, yani dördüncü olarak, yetiştirdiği ürünle maliyeti çıkarabileceğinden, hatta az zararla kurtulabileceğinden emin deği.

Yeteri kadar açamadık galiba; hadi bir gayret daha…

15 – 20 yıl öncesine dek, tarla-takım işlerinde yoğunluk, içinde bulunduğumuz bu günlerde başlardı. Ekim dikim giderleri de buna paralel su gibi akardı. Köylü, çiftçi, başta önceki sezon kazancıyla eşinin koluna taktığı çiftçi burmalarından bir kısmını satar, ardından da  tanıdığı esnafla “Mahsulde inşallah” dönemine girerdi. Bakkaldan, manifaturacıdan, akaryakıtçıdan alış veriş yaptığında alışı malla yapar, verişi para yerine “Mahsülde inşallah” sözcükleriyle gerçekleştirirdi. Esnaf da, ürün toplanıp satıldığında malın karşılığını alacağını bilirdi. Diyelim ki tarlada buğday var; demek ki para Mayıs ortasında dönecektir. Pamuksa, Kasıma kalmaz, hesap kapatılır.

Senet-sepet söz konusu olmazdı. Esnaf, vicdanını kanatmayacak dürüstlükle verdiği malın bedelini deftere yazar, hesap kapanırken de aritmetiğini konuşturur, toplamını açıklardı. Alıcı da, “Ben bu kadar tutacak ne aldım?” diye sormazdı. Ticaret karşılıklı güven esasına dayanırdı o güzel yıllarda.

Enflasyonlu dönemlere girildiğinde, paranın her gün değer kaybetmesi karşısında sistem değişti. Mahsulde para değil de, daha çok ürün devreye girdi. Bunu da, tarladaki ürünü peşin peşin alan tüccar, tefeci, petrolcü ya da gübreci, ilaççı yapardı. Gübreye sonradan bulaşılmıştı. Eskiler hayvan da yetiştirdikleri için yapay gübreye gerek duymazlardı. Kimyasal gübre kullanılmadığı için de toprak kirliliği söz konsu değildi.

Son yıllarda tarımla uğraşanların “İllallah!” nidaları hızla yoğunlaştı. Hele ki hiç alışık olmadığımız, duyup da asla inanmayacağmız tarım ürünü ithalatı durumu iyice çıkmaza soktu. Yerli tohum ticaretinin yasaklanmış olması da ayrı bir muamma…

Dedik ya, “Mahsülde inşallah” sözü, nostalji havuzunu boylamış durumda. “Ne zaman düzelir?” diye sorarsanız cevabımız hazır: Mahsülde inşallah…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor