GAZİ PAŞA’NIN ‘İLK HİS-Sİ TEŞEBBÜS’ ANISI ADANA İÇİN SONSUZ ONURDUR

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Mustafa Kemal Paşa’nın Türk Ocağında kendini heyecan içinde pür dikkat dinleyen gençlere cevabi söylevinin ilk bölümlerini dün sunmuştuk. Bugün, konuşmanın Adana için en önemli bölümüyle sürdürüyoruz…
“Genç Arkadaşlarım,
Şüphe yok ben ve benim gibi sevdiğiniz birçok arkadaşlarım da beraber, milletin en feci günlerinde vicdanımıza düşen görevi yaptık. Fakat bu hususta bize cür’et ve cesaret veren siz, sizi vücuda getiren büyük kalpli analar, babalarınız ve memlekettir.
Acı Günlere ait olmakla beraber bir anıyı burada tekrar etmek isterim. EFENDİLER…BENDE BU VEKAYİİN İLK HİS-Sİ TEŞEBBÜSÜ BU MEMLEKETTE, BU GÜZEL ADANA’DA VÜCUT BULMUŞTUR. (Vekayi, olaylar demektir. Yokluk, yoksulluk içinde yedi düvelle vuruşup mucize zaferlere imza atarak yanmış-yıkılmış topraklar üzerinde yepyeni ve bağımsız devletin kurulmasıgibi olaylar olarak anlaşılabilir.) Bilirsiniz ki, Suriye felaketini müteakip ben Yıldırım Orduları Grubunun kumandanlığını almak üzere buraya gelmiştim. O zaman burada bütün memleketin, bütün ulusun nasıl bir geleceğe sürüklenmekte olduğunu görmüştüm. Bunu engellemek için derhal girişimlerde bulunmuştum. Fakat bu girişimler o zaman için netice vermedi.
Efendiler; memleketiniz, Adana’nız malum olduğu devirden beri tamamen bir Türk memleketidir. Bu Türk memleketi, bugünkü vatanın diğer yörelerinden daha az sarsıntılar, felaketler, değişiklikler geçirmedi. Sonsuz asırlar içinde bu toprakların yetiştirdiği seçkin evlatlar daimA karşılık koymuş, savunmasını yapmış, varlığını korumak için çalışmışlardır. Öyle ki, bunda da şerefle, şanla başarı kazanmışlardır.”
Gazi Paşa, konuşmasının bundan sonraki bölümlerinde, yapılan pek çok devrime karşın daha çok çalışmak gerektiğini,ülkenin önceki yetki sahipleri tarafından fena idare edildiği için fesatlık, yoksulluk ve umutsuzluk içine düştüğünü anlattı.
Zaferler konusunda da şöyle konuştu: “Savaş alanlarında düşmanları yenerek zafer kazanan milletler çoktur. Fakat gerçek zafer, gerçek zafere hazırlanmak için gerekli güçlerin kaynağını güçlendirmekle kabildir. Esefle itiraf etmeliyiz ki, memleketimiz baştan sonuna kadar hazinelerle dolu olduğu halde biz o hazinelerin üzerinde aç kalmış insanlar gibiyiz. Bütün bu hazineleri açarak işlemek, bütün sanayi, servet ve saadeti bulmak, bizlere, mi,lletimize düşen vazifelerdir.”
Büyük Kurtarıcı, son olarak gençlere düşen görevleri vu bu görevlerin yerine getirileceğine dair güvenini ifade etti. Salonu tıka basa dolduran gençler adeta nefes almadan dinledikleri bu tarihi ve çok etkileyici söylevle duydukları heyecanı, salondan dışarı taşan uzun alkışlarla ortaya koyuyordu.
YARIN: ADANA GÜNLERİNE DEVAM

TÜRKOCAĞI ANI DEFTERİNDEN: Ulu Önder Türk Ocağındaki tarihi konuşmasından sonra dur-durak bilmeyen alkışlarla uğurlanırken izlenim ve düşüncelerini yazmıştı. İfadelerinin sadeleştirilmiş şeklini sunuyoruz: “Adana Türkocağı, Türklük nurunun bol ve verimli kaynağı olsun. Bu ocağın ateşi çok, pek çok eskidir. Onu, yüzyıllarca söndürmeye çalıştılar. Fakat buna her teşebbüs edenin ocağı söndü. Çünkü onlar düşünmüyorlardı ki,Adana Türkocağı en köklü Türkocaklarının kızgın ateşleriyle beslenmiştir. Ocağın bugünkü nurlu alevi her kalbi aydınlatıyor.
Benbugün, bu alevin sıcaklığında ne derin sevinç ve saadet hisleri duydum.
15 Mart 39 (1923) Perşembe
M. Kemal”

TÜRK OCAĞINDAN ÇIKIYOR; Paşa, gençlerle sohbetten, kendisine hitaben yapılan konuşmadan son derece mutlu olmuş, o mutlulukla da tarihi konuşmasını yapmıştı. Fotoğrafta, eşi ile Türk Ocağından ayrılırken görülüyor.

ESKİ DOST SUNUSİ:1911’de Trablusgarb’a saldıran İtalyanlara karşı mücadele için yöre halkını örgütlemek üzere bazı gönüllüler gizli yollarla Libya’ya gitmişti. Mustafa Kemal de Gazete Muhabiri Mustafa Şerif Bey kimliği ile Mısır üzerinden Trablusgarb’a geldiğinde yanında 900 bedevi ile Şeyh Ahmet Sunusi ve Libyalı Ulusal Kahraman Ömer Muhtar karşıladı. Gazete Muhabiri Sunusi ile buluştuğunda, gerçek kimliğini “Kolağası Yüzbaşı Mustafa Kemal” diye açıkladı. Üçlü arasında o gün kurulan dostluk, kısa sürede kök salmış, derinleşmiştiSunusi’nin lideri olduğu tarikat, eğitim ve mutluluğa yönelik ilkeleri öngörmekteydi. Kayıtlara göre, farklı ülkelerden bu ilkeleri kabul edenlerin sayısı 5 milyonu bulmuştu. Sunusi Türkiye’ye geldi. Rüyasında Peygamber ile Mustafa Kemal’i birlikte görmüştü. Hazreti Muhammed sol elini uzatırken, Mustafa Kemal de sağ elini uzatmıştı. İşte, 15 Mart’ta Paşa’yı karşılayanlararasındaki Sunusi bu eski dosttur.

LATİFE HANIMIN NOTU: Türk Ocağı Anı Defterinde Latife Hanımın da şu notu yer alıyor: “Bu zengin topraklara, böyle aydın gençlere malik olan Türk Adana’nın nocağı daima tütsün.
15 Mart 39 (1923)
Latife Mustafa Kemal.”.