TEK ADAM

Bir ülkede, bir kentte, bir semtte toplumsal sorumluluk alanlar, “Sadece ben karar verir, ben uygulatırım” anlayışına sahipse, vereceği hiçbir hizmet olmaz, olamaz…

Çünkü, tek adam yanlış karar aldığında, yanlış olduğunu söyleyecek, uyaracak kimse olmazsa hata üstüne hata yapar.

Mesela; Ülke yönetiminde tek adam olmaz…

Yardımcıları olur, Bakanları olur, Genel Müdürleri olur, müsteşarları olur, danışmanları olur, valileri olur, kaymakamları olur…

Mesela bir valinin yardımcıları olur, müdürleri olur…

Mesela bir belediye başkanının yardımcıları olur, daire başkanları olur, müdürleri olur, memurları olur…

Mesela bir muhtarın yardımcısı olur, yönetim kurulu olur…

Ama siz bunların hepsini yok sayıp tüm kararları tek başınıza verirseniz, TEK ADAM olursunuz ki, bu ülke yönetimi için de, kent yönetimi için de hatta mahalle yönetimi için de yararlı olmaz…

YANİ TEK ADAMLA ÜLKE YÖNETİLMEZ

Cumhuriyet’in ilanından birkaç yıl sonra Mustafa Kemal Atatürk, Mudanya üzerinden Bursa’ya seyahat etmektedir.

Merhum Hulusi Köymen anlatıyor; “Atatürk Mudanya yolu ile Bursa’ya gidiyordu. Kalabalık bir halk kitlesi, iskelede etrafını çevirmiş bulunmakat idi. Bir kadının, elinde bir kağıtla Atatürk’e yaklaştığı görüldü, ihtiyar, zayıf bir kadındı. Ata’nın yolunu keserek titrek bir sesle:

“Beni tanıdın mı oğul? Ben sizin Selanik’te komşunuzdum. Bir oğlum var; Devlet Demir Yolları’na girmek istiyor. Siz O’nu alsınlar dediniz, fakat müdür dinlemedi. Oğlumu yine işe almamış. Ne olur bir kere de siz söyleseniz.”

Atatürk’ün çelik bakışlı gözleri samimiyetle parladı. Elleriyle geniş jestler yaparak ve yüksek sesle:

“Oğlunu almadılar mı?” dedi. “Ben tavsiye ettiğim halde mi almadılar? Ne kadar iyi olmuş. Çok iyi yapmışlar. İşte Cumhuriyet böyle anlaşılacak…”

Kadın kalabalığın içinde kaybolmuştu ve Atatürk adeta coşku bir dolu sesle:

“İşte Cumhuriyet’ten beklediğimiz netice.” diyordu.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor