DEVİR, TASARRUF DEVRİ

Hazır yiyecekler, farklı tatlar, bin bir çeşit tüketim tuzakları  bir bir bizleri bekliyor. Alabildiğimizi alıyoruz ancak alamadığımız şeyler içimizde bir yerde adeta yara gibi bekliyor bizi. Ne yapın ne edip onu alacağız hayaliyle çıkıyoruz alışveriş merkezlerinden.

Alışveriş merkezlerine girince, özenle hazırlanmış raflar, göz alıcı ambalajların etkisinde kalıp, elimize geleni atıyoruz sepetlere. Düşünmüyoruz ama üretilen bu ürüne gerçekten ihtiyacımız var mı yada bunun yerine daha acil bir ihtiyacımızı mı alsak diye sorgulama yapmıyoruz.

Sorgulamasından uzak yaşıyoruz artık dünyayı…

Sağlıklı tüketim bilincini yitirmişiz. Adeta bilinçsizce tüketiyoruz, tükeniyoruz. Büyük üretici firmalar, ürettikleri ürünleri müşteri tarafından çok lüzumlu bir ihtiyaçmış gibi göstermek için, her çeşitli reklamlarla kandırılıp, sömürülüp, kazançlarımıza ortak olmaya devam ediyorlar.

O kadar lezzetli ki yediğinizde yerinizde duramayacak, coşacaksınız, ayaklarınız yerden kesilecek, bir daha onu kullanmadan yaşayamayacaksınız, hayatınızın bir parçası olacak, hatta bu ürünü kullanmak özgürlüktür, diye reklamlar yapılıyor. Hiç ayağı yerden kesilen filan yok da, siz orasını araştırmayın, sadece tüketin ve ayrıcalığını yaşayın. Günümüzün kafa yapısı bu olmuş durumda artık. Böyle bakıyoruz hayata.

Tüketim alışkanlığının aslında yanlış tüketiminin yansımaları da var elbette. Aileler arasındaki huzursuzluk ve kavgaların önemli bir sebebi maddi sıkıntıya dayanıyor. Moda ve reklam etkisinde kalan aile üyeleri israf sayılabilecek çok şeyi, ihtiyaçmış gibi görüp, gereksiz harcamalarda bulunarak evde maddi sıkıntıya yol açmış oluyorlar. Aslında çok da gerek olmayan bir ürün olmazsa olmaz oluveriyor bir anda.

Hem maddi sıkıntıdan bahsedip, bir yandan da mağaza mağaza gezip kredi kartlarıyla çılgınca alışveriş yapılıyor. Kredi kartının kullanımının artması ile birlikte bu algı daha arttı. İnsanlar kredi kartı kullanmaya alıştıklarından bu yana sanki ceplerinden para çıkmıyormuş gibi davranmaya başladılar. Ancak o kadar yoğun kullanılan kredi kartlarının ödeme günü geldiğinde ise artan borç yükü dağ gibi duruveriyor karşınızda.

İş içinden çıkılmaz hale gelince de aile sorunları meydana geliyor. Ancak kişiler dikkatli harcama yaparak alışveriş yapsalar yani paralarına göre alışveriş yapıp gereksiz harcamalardan kaçınsalar bu tür sıkıntılar yaşanmayacak, tüketim çılgınlığı son bulacaktır. İnsanlar elinde olanın kıymetini bilecek ve buda evlere huzur ve saadet kazandıracaktır.

Günümüzde insanları bu tarz tüketim çılgınlığına sürükleyen ana etmen reklamlardır. Özellikle son yıllarda sosyal medya kullanımının artması ve insanların beğendikleri, takip ettikleri ünlü kişilerin aslında kendileri kullanmasalar da kullanıyormuş algısıyla yaptıkları ürün tanıtımları ve reklamlar bilinçsiz tüketimin fitilini ateşliyor.

İçinde bulunduğumuz zaman artık çok çok zengin bir tabakaya ait değilseniz gereksiz tüketime müsaade etmiyor. İnsanlar en büyük sorunu geçim derdi olmuşken lüks ve gereksiz tüketim yerine tasarruf etmek yerinde bir karar olacaktır.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor