TARZAN FİLMİNDE OLİMPİYAT ŞAMPİYONU WEİSMULLER’İ MODEL ALDI : İRFAN AKKAYA

HAZIRLAYAN; RAMAZAN ŞANIVAR
İrfan Akkaya, 1 Ağustos 1946 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Atatürk, ortaokulu Yavuzlar, liseyi ise Motor Sanat Okulu’nda tamamladı. Daha sonra Ankara Motor Tekniker Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.
Okul dönemlerinde futbol başta olmak üzere voleybol, basketbol oynadı. Kendi gibi yüzücü olan ağabeyi Eren Akkaya’ nın desteğiyle yüzmeyi araba lastiğiyle önce sulama kanalı ve Seyhan Baraj Gölü’nde öğrendi, daha sonra da Atatürk Yüzme Havuzu’nda geliştirerek hafta sonları yapılan yarışlara katıldı. Yüzmede Gazipaşa Mahallesi’nde komşuları Erdoğan Arman’dan da büyük destek gördü.
Yüzme ve sutopunda ilk resmi kulübü Karataşspor oldu. Daha sonra Demirspor mayosuyla önemli dereceler elde etti. Vatani görevini Kara Kuvvetler Muhafızgücü’nde yaparak yüzme ve sutopuna sürdürdü. Bu sırada Ordu milli takımıyla İran’a gitti.
Spor sayesinde sosyal çevresinin genişlediğini, bunun iş yaşamına da yansıdığını ifade eden İrfan Akkaya sorularımızı şöyle yanıtladı.
Kendinizden söz eder misiniz? Eğitiminiz nedir? Okul dönemlerinde hangi sporlarla ilgilendiniz? Yüzmeye nerede nasıl başladınız? Bunlardan söz eder misiniz ?
76 yaşındayım ve Adana doğumluyum. Liseye kadar Adana’da eğitim gördüm. Daha sonra Ankara Motor Tekniker Yüksek Okulu’ndan mezun oldum. Okul dönemlerinde her genç gibi futbola önem verdim. Hatta iyi bir kaleciydim. Bunun yanı sıra basketbol, voleybol da oynadım. Ağabeyim Eren Akkaya ile komşu ağabeyim Erdoğan Arman sayesinde sulama kanalları ve Seyhan Baraj Gölü’nde yüzmeyi araba lastiğiyle öğrendim. 1955 yılında henüz 9 yaşında iken havuza o dönemlerde büyüklerim 6 liraya kart çıkartarak üye olmamı sağladılar. Hafta sonu yarışlara katılarak kendimi geliştirdim.
Yüzmede kimi model aldınız? Ayrıca yüzmede derece yapmanızı, şampiyonluklar yaşamanızda kimlerin emeği var?
Bizler şanslı bir kuşaktık. İstanbul’dan Galatasaray’dan getirilen sporcu ve antrenör Halil Dalhan, efsane komple sporcu olan Muharrem Gülergin o dönemlerde bizler için çok doğru modeldiler. Ayrıca Almanya’dan gelen Herman Hörsgen’den çok şeyler öğrendik. Halil Dalhan, 50 metre bir yere dokunmadan ve suda duran 30 kadar genç sporcuyu toplayarak yüzme ve sutopu konusunda önemli katkılar sağladı. Her hafta sonu hediyeli teşvik yarışmalarına girerdik. Ardından da sutopu oynardık Günümüzün büyük bölümünü geçirdiğimiz havuzda iyi bir aile ortamı vardı. Büyük milli ve rekortmen ağabeylerin antrenmanlarını izlerdik. Bir de size ilginç gelebilir. O dönemlerde sihah-beyaz televizyonumuz vardı. Dünya ve olimpiyat şampiyonu Johnny Weismuller’in ormanda iyi kalpli birisi olarak oynadığı Tarzan filmini izleyerek yüzücü olmaya karar verdim. Ayrıca, sporcuların tüm sorunlarının çözümünde bizlere önemli katkıları olan Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Cemil Oka, Yüzme Ajanı Ruhi Polisçi’nin emeklerini asla göz ardı edemeyiz. Dereceye giren sporculara dağıtılmak üzere Büyüksaat civarı esnafından hediyeler toplarlardı. Bir de yüzenlerin büyük çoğunluğu dar gelirli aile çocuklarıydı. İyi beslenemiyorduk. Muharrem Gülergin ağabeyin Gar lokantasında 3 öğün yemek yerilirdi. Bu güzel davranışı yaşamım boyunca unutamıyorum.
Yüzmede ne gibi dereceleriniz var? Milli takımlarda yarıştınız mı? Ayrıca vatani görevinizi nerede yaptınız? Yurt dışında yarıştınız mı?
Yüzmede önce gençlerde 100-200-400 serbest ile başladım. Daha sonra büyüklerde 400-800 ve bin 500 metre yüzmeye başladım. Uzun yüzmede de başarılı olduğumu kanıtladım. 1962 yılında Milli takım hazırlık kampına gittim. 1961-1964 yılları arasında Muharrem Gülergin’in kaptanlığında, Aytaç Pekkoçak, Behçet Kurtiç, Mustafa-Erdal Acet, Ünsal Fikirci, Tuncay Şenyüz, Ömer Akın, Ahmet Özuzun ve Fahri Gez ile yenilmez armada takımında yer aldım. Vatani görevimi yine spor sayesinde Kara Kuvvetleri Muhafızgücü’nde yaptım. Orada da birçok şampiyonluklar yaşadım. 1972 yılında Ordu Milli takımınla İran’a gittik. 4X200 serbeste benimle birlikte Bora Özkök, Ayhan Karataş, Feridun Deveci oluşan takımla rekor kırarak Türkiye şampiyonu olduk.
Sabah erken saatlerde antrenman yapardık. Gece ışıklandırma olduğu için geceleri antrenman ve maçlar yaparak şampiyonalara iyi hazırlanırdık. Havuzda su motorlarında arıza olduğunda Seyhan Baraj Gölü, Kızkalesi, Karataş, Yumurtalığa giderek kamp yapardık. Bu çok hoşumuza giderdi. O dönemlerde çok bilinçli seyircilerimiz vardı. Kimin ne derece yaptığını, rekorun kime ait olduğunu bilirlerdi.
Hakemlik ve antrenörlük yaptınız mı? Adana dışında hangi takımlarda yüzdünüz ve sutopu oynadınız bunlardan söz eder misiniz ?
Adana’da ki müsabakalarda yüzme hakemliği yaptım. Nihat Erdem’in başkanlığında yüzlerce acemiye yüzme öğrettik. Sembolik de olsa burada harçlığımız da çıkıyordu. Ayrıca, nefes alma, kol atma, start ve dönüş teknikleri öğrettik. Daha sonra antrenörlüğümü çok geliştirdim. Alman, Herman Hörsgen’in yanı sıra özellikle sutopunda Yugoslavya eski milli sutopucusu Darko Serenaje’den çok yeni şeyler öğrendim. Ankara’da üniversite okurken DSİ Su Sporları Kulübü’nde yüzdüm, sutopu oynadım. Birçok önemli başarıda payım vardı. Hatta Adana’dan Bülent Belin, Engin Kepenek de benim referansımla Ankara’ya gelerek yüzdüler ve sutopu oynadılar. Bir de benim yetiştirdiğim Akdeniz Oyunları ve Balkan şampiyonu olan Sadık Karaboğa’ya büyük emeklerim var.
Başarılı bir iş yaşamanız var. Nerelerde görev yaptınız? Görev yaptığınız yerlerde yine yaşamınızda yüzme var mıydı? Bunlardan söz eder misiniz ? Ayrıca çocuklarınız spor yaptı mı?
İlk resmi görevim Ankara’da Bayındırlık Bakanlığı’nda oldu. Daha sonra Yüksek Tekniker Motor Meslek fakültesinden mezun olduğum için Almanya’da Magirus firmasında çalıştım. Basketbolcu Tamer Ünlü ile yüzmeden tanıştığımız Feridun Deveci’nin desteğiyle Adana’da Sabancı Grubu’nun TEMSA Fabrikasında önemli görevlerde bulundum. 3 ay eğitim için TEMSA grubu adına Japonya’ya gittim. Burada termal sularda, suni göllerde yüzdüm, su topu oynadım. Eğitime gelen Türk ve yabancı kimselere yüzmeyi sevdirdim. Orada can kurtarma ve profesyonel müdahale belgesi aldım. Japonlar çok saygılı bir toplum, Türkiye’ye dönerken çok üzüldüler. Kalmam için de rica ettiler. Benim öyle bir şansım yoktu. Rahmetli Özdemir Sabancı çok zeki, yenilikçi ve girişimci birisiydi. Onunla çalışmak nasip oldu. 1998 yılında emekli oldum. 7 yıl Nissan Otomotiv firmasında servis müdürü olarak görev yaptım.
Mutlu bir evliliğim ve Sıla ve Emir adında 2 erkek çocuğum var. Çocuklarıma küçük yaşlarda öncelikle yüzmeyi öğrettim. Yarışmalara da katıldıkları oldu. Basketbola de önem verdiler. Şimdilerde Çamlıyayla Namrun’da emekliliğin tadını çıkartıyorum.