İSMAİL HAKKI TONGUÇ VE EĞİTİM POLİTİKALARI (7)

Tonguç, 1938’de yayınlanan ‘Köyde Eğitim’ kitabının ön yüzünde kendi eğitim savaşının özünü şöyle anlatır;
“Köylülere bir şey öğretebilmek için ilk önce onlardan birçok şeyler öğrenmemiz gereklidir. Onlarla beraber gülüp onlarla birlikte ağlamayan bir insan köyün iç hayatına giremez.”
Türkiye’de köy sorununun düğümlerini getirir köyü tanımak ve köyün içinde yaşamak ilkelerine bağlar. Köy sorunlarına aydınların tuttuğu açıları tartışdıktan sonra, kitabının sonunda köy sorunlarını ve bu arada köy eğitimi sorununu, “Gerçekten güç ve bilgi toplayarak doğrudan doğruya köyün içine girmek ve deneyler yapa yapa çalışmak” ilkesinde yalınlaştırır.
Köy sorunu, köyü kendi gerçeği içinde köy kaynağından ve köyden alınacak insan gücü ile canlandırılarak ve köy insanının yaratıcı vatandaşlar haline getirerek çözülebilir.
Bu sorulara aradığı karşılıkların kaynağını, “Çağdaş anlamlı ilköğretim kavramı”nın, köy hayatına, köy düzenine uygulaması düşüncesi açar.
Bu kavramdan, yani ‘İlköğretim’ kavramından yol açıkan Tonguç, uygulamada, eğitim yolu ile köye ne vermemiz gerektiğini de tartışır. Burada iki sorun açıklığa kavuşmalıdır.
Türkiye’nin köy sorunu nedir?
Bu bir.
İkinci sorun, geniş anlamıyla, bu soruna yönelecek köy eğitiminin niteliği nedir?
Bu iki sorunu aydınlatmak ve de köy sorunlarına eğitimin kaldıracını uygulamak için ilk önce gerçekten, yani gerçek Türk köyünden yola çıkılmalıdır.
Köy gerçeğini, köy dünyasını, köyün toplumsal ve ekonomik yapısını, köy insanını, köy çocuklarını gerçeğin içinde görmek, bilmek, tanımak ve yaşamak!…
‘Köy ve Eğitim’ kitabının en önemli özelliklerinden biri bu çabadır. Kitap, köy eğitiminin nitelik ve ilkelerine girmeden önce birinci bölümde köylerin genel durumları adı altında Türk köyünü şu açılardan incelemektedir;
1-Tabiat ve tabiat olayları bakımından köyün durumu,
2-Tarım işleri ve ekonomik hayat bakımından köyün durumu,
3-Hayat anlayışları bakımından köyün durumu.
Bu incelemeye kaynaklık eden kitabın üçüncü bölümünü bezeyen ‘Köy Tipleri’ bölümüdür.
Bu bölümde, Tonguç’un gerçekçi devrimciliğinin kaynağını da bulmaktayız. Gerçek köyü tanımadan, köyü etkileyemeyiz, köyü değiştiremeyiz. Bu bölüm kitabın en zengin bölümüdür.
Bu bölüm 289 sayfa tutmaktadır. Bu bölüm çeşitli sorulara dayanılarak, köyün gerçek yapısını ortaya koyan bir imece sonucu ortaya çıkmıştır. Soruşturma iki ana konuyla ilgilidir.
Tonguç köy eğitimine ve geniş anlamıyla köy sorununa gerçeğe yataklık eden bu araştırmadan bakmaktadır. Bu araştırma ise;
“Köyde eğitim ve köyde iş” 14 ilden Ankara, Denizli, Kars, Ağrı Samsun vb. yapılan bu araştırma 115 gezici baş öğretmen ve öğretmenin imecesinin ürünüdür.
Bu araştırma bilimsel ve gerçekçi br nitelik taşımaktadır. Denilebilinir ki Türk köyünün iç yapısı bakımından Türkiye’de en değerli araştırmalardan biridir.
Tonguç, verilerini Türk köyünün gerçeğine dayadıktan sonra köy sorununu şöyle ortaya koymaktadır;
“Memleketimizde köy sorunu, tarihin doğurduğu bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.”
Bugünkü Türk köyü, iç yapısıyla, ekonomik ilişkileriyle, toplumsal durgunluğuyla tarihin yoğurduğu bir “Toplumsal Gerçektir” Bu toplumsal gerçeğin özü nedir? Bu özü, açıkça ortaya koyarak köy sorununun özünü de belirtmiş oluruz.
Köy sorununun özü, gerçeğin içinden çekilirse şudur; Doğa ile savaşmakta Türk köyü gerek toplumsal nedenlerle yetersiz, güçsüz kalmıştır.
Türk köyü doğaya yenilmiştir. Bu yenilgi, tarihin yoğurduğu koşullarla, toplumsal ekonomik etkilerle olmuştur.
Türk köyünün toplumsal altyapısı, ekonomik güçsüzlüğü ve bağımlılığı, hayat anlayışındaki durgunluu, onu bu yenilgiye götürmüştür.
Tonguç’un şu sözlerinden bir yerlere çıkabiliriz:
“Her millet yurdunu işler, ağaçlar, yurda köyler ve kasabalar kurar, yollar, köprüler yapar, kanallar kazar. Sahilleri limanlarla süsler, toprağın derinliklerine iner, yer altından madenleri çıkarır. Böylelikle yurdun kültürel çehresini değiştirerek kendi karakterini manzaranın karakterine sindirir. Milletin ruhu manzaranın; manzaranın ruhu da milletin ruhu olur.”