Sınav şampiyonu çoban devri bitti
Bilimsel Eğitim Kurumları kurucu müdürü Hidayet Kütük, ‘’Eğitim sistemi ve modeli yakın geçmişte değime uğradı. Hakkari’de ki bir öğrenci ile Adana’da ki bir öğrencinin aldığı eğitim bir değil. Bu nedenle, son 5 yıldır bir çobanın Türkiye genelinde derece yaptığı haberleri çıkmıyor artık’’ diyerek, yeni sezonda öğrencilerin özel eğitim desteği alması gerektiğinin altını çizdi.
***
Özel öğretime BİLİMSEL yaklaşım
Röportaj: Yener EKİNCİ
ADANA (BÖLGE) – İstediği üniversitede, istediği bölümü kazanma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyen gençlerin, geleceğini hazırlayan bir mutfak görevi gören Bilimsel Özel Eğitim Kurumu’nda, kurucu müdür Hidayet Kütük ile öğrencilere sundukları imkan ve katkıları konuştuk. Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi karşısında hizmet veren kurumda, öğrenci yetiştirmeye gösterilen özen ve her bütçeye uygun seçenekler dikkat çekiyor. Aynı zamanda bir matematik öğretmeni olan Hidayet Kütük, sorularımıza içtenlikle cevap verdiği gibi, ricamızı geri çevirmeyerek, röportajı okuyup da kendilerine ulaşan okurlarımıza özel, yüzde 20 indirim yapma nezaketi gösterdi. Kendisine okurlarımız adına teşekkür ediyoruz. İşte o röportaj;
Kısaca sizi ve idarenizde ki kurumu tanımakla sohbetimize başlayabilir miyiz?
Adana’da, 1987 yılında dünyaya geldim. İlk, orta ve lise öğrenimimi yine bu şehirde tamamladıktan sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Matematik Bölümü’nden mezun oldum. İki yıl stajyerlik eğitimi ardından, 2010’dan bu yana özel eğitim sektörü içerisinde yer alıyorum. Bilimsel Eğitim Markasını ise 2012 yılında kurdum. 600 metrekarelik bir alanda 6 dersliğimiz, özel çalışma alanımız ve kütüphanemiz mevcut. 120 öğrenci kapasitesine sahibiz. Her sınıfımız, 8-10 öğrenciden oluşuyor. Branş, rehber ve yardımcı öğretmenlerimiz olarak toplamda 21 personelimiz yer alıyor.
Kurum olarak belirlediğiniz stratejileriniz nelerdir?
Doğru kariyer planlarıyla öğrencilerimizi tam donanımlı üniversite hayatına hazırlar, kişisel ve toplumsal hedeflere sahip, aranan ve tercih edilen bireylere dönüştürmeyi hedefleyerek, çağımızın bilimsel ve teknolojik gelişmelerine açık, kendine güvenen duyarlı ve saygılı nesiller yetiştirmeyi kendimize ilke edinmekteyiz. “Her fert bir değerdir” düşüncesinden yola çıkarak bireyleri toplumsal alanda çağdaş ve kültürel gelişmeler doğrultusunda hayata donanımlı bir şekilde hazırlamak, kurumsal hedeflerimizin temelini oluşturmaktadır. Şöyle ki bu hedef doğrultusunda alanında uzman eğitmenlerimiz ile sürekli yenilenen eğitim içeriklerini şartlar ne olursa olsun öğrencilerimize eksiksiz olarak sunmaktadır.
Adana’da bulunan özel kurs sayısı, İstanbul gibi 20 milyonluk bir şehrin yarısına denk geliyor. Size göre tercih yapmadan önce hangi kriterleri esas almalıyız?
Mutlaka geçmiş yıllarda o kursa giden bir referans aramalısınız. Ayrıca, çok net bir şekilde hangi derslerin haftalık kaç saat olacağını, öğretmenlerin tecrübesini, ders harici etüt ve soru çözme ofislerini net bir şekilde öğrenmelisiniz. Düşük ücrete, yeni mezun öğretmenlerin çalıştığı birçok kurs mevcuttur. Sınav sistemlerinde tecrübeli öğretmenlerin yer alması verimlilik ve yararlılık açısından daha çok tercih edilmelidir. Rehberliğin ne şekilde yapıldığını da mutlaka sorgulamalısınız. Burada, öğrenci koçluğu diye bir ders ayırıyor ve belirlenen öğretmen tarafından sınıf için grup olarak yapıyoruz. Tabi ki duruma göre, birebir öğrenci koçluğu da yapıyoruz. Deneme sınavlarımızı ise Türkiye genelinde ki anlaşmalı olduğumuz özel eğitim kurumlarıyla ortak yapıyoruz. Yaklaşık 20 bin öğrenci aynı soruları cevaplıyor ve derecelendiriliyor.
Size göre iyi bir eğitimci nasıl olmalı, hangi özellikleri taşımalıdır?
Her meslek severek yapılmalı; ama öğretmenlik gerçekten gönülden yapılmalıdır. İdeal bir eğitimci, alanında yeterli bilgi birikimine sahip olmalı, mesleği ile ilgili bütün gelişmelerden haberdar olmalıdır. En zor şartlarda bile “güler yüzlü” ve “alçak gönüllü” olmayı becerebilmek de çok önemlidir. Etkileyici davranış ve konuşmaların neler olduğunu bilmesi gerekir. Zamanı en verimli şekilde kullanabilmeli, her zaman prensipli ve bilinçli hareket etmeli, hitap ettiği kitleyi “motive ederek” canlı tutmayı bilmeli, bilgisinin “etkileyici olabilmesi” için güzel bir hitabete sahip olmalıdır. Hiçbir ayırım yapmadan bütün öğrencilerine “eşit” davranmalı, başarıları ölçmede adil ve hassas olmalıdır. İyi bir eğitimci sürekli kendisini yenilemeli, bilgisayar, İnternet, yabancı dil gibi dünyaya açılan araçlardan ve teknolojik yeniliklerinden yararlanmayı bilmeli; öğrencilerle birebir diyalog içinde olmayı prensip haline getirmeli, onlarla devamlı konuşmalı ve dertlerini dinlemelidir. Öğrenciler arasında dengeli, olumlu ve tutarlı davranışlar sergilemeli, düşüncelerini davranışları ile bütünleştirebilmeli, davranış ve konuşmaları ile örnek teşkil etmelidir. Bizler, Bilimsel Eğitim Kurumları’nda, eğitimcilerimizin bu özellikleri taşıyor olmalarına önem veriyor ve hassasiyet gösteriyoruz.
Her yıl eğitim verdiğiniz 120 öğrenci içerisinde başarılı olanların sayısı nedir?
Öğrencilerimizin yüzde 96’sına istediği bölümü kazandırabiliyoruz. Geri kalan yüzde 4’lük kesimi ise başarısız olarak tabir edemeyiz aslında. İstedikleri bölümü kazanamadıkları için bir yıl tekrar yapıyorlar. İkinci yılda ise hedeflerine ulaşmış oluyorlar.
Branşınızla alakalı bir soru yöneltmek istiyorum. Matematik, bir öğrenci için gerçekten korktuğu kadar zor bir ders mi?
Öğrenciler arasında matematik dersini zor olduğuna ilişkin efsaneler dolaşmaktadır. Aslında matematikle ilgili düşüncelerimiz çok küçük yaşlardan itibaren başlıyor. Çocukların derse olan önyargıları kadar ailenin tutumu da matematiğe olan bakış açısını belirleyen bir unsur olarak dikkat çekiyor. Matematiğin öğretilmesinde soyut kavramlardan ziyade somut kavramlara ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bu sayede çocukların dersi sevmeleri ve daha kolay anlamaları mümkün hale gelmektedir. Bir de dersin öğretilmesinde kullanılan yöntemlerin de önemi göz ardı edilmemelidir. Ailelerin, çocuklardaki matematik bilgisini; parmak sayma, sayıyı parmakla gösterme ya da basit toplama-çıkarma işlemleri yapabilme becerilerine indirmeleri doğru davranış kalıpları değildir. Matematik eğitiminde soyut kavramlardan ziyade somut olanlara yönelik örnekler verilmelidir. Çocuklar 10 yaşından önce somut kavramları algılayabildikleri için matematik dersi eğitiminde bu kurala dikkat edilmesi gerekmektedir. Matematik ve özellikle geometri derslerinde görsel unsurların kullanılması, dersin kolay bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktadır. 6 yaşından önce somut kavramlarla verilen eğitimler, 6 yaşından itibaren matematiksel rakamlarla devam edebilir. Herhangi bir çocuğun sayıları 1’den 100’e kadar sayabilmesi, o çocuğun sayıları kavradığını göstermemektedir. Bu nedenle, eğitim sırasında ezberden ziyade matematiğin algılanıp algılanmadığına da dikkat edilmelidir. Çok küçük yaşlarda matematikle ilgili oluşan olumsuz düşünceler, ilerleyen yaşlarda matematik eğitiminin başarısını azaltmaktadır. Çocukların küçük yaşta bir şekilde edindikleri olumsuz düşünceler, ilerleyen yaşlarda ortadan kaldırılabilir. Aslında bu konuda öğretmenlere önemli işler düşmektedir. Matematiği çocuklara sevdirmek ve matematiğin aslında zor olmadığını onlara anlatmak öğretmenlerin görevi olmaktadır. Matematiğin soyut yüzünden ziyade, günlük hangi işlerde kullanıldığı ya da diğer disiplinlerle olan ilişkileri detaylı bir şekilde anlatılabilir. Bu sayede çocuklarda, matematiği öğrenme konusunda bir merak oluşacaktır. Matematik, bir kitapta yer alan teorilerin anlatılması ve akabinde soru çözümleri yapılmasından daha önemli bir derstir.
Matematikte başarılı olan bir öğrenci, mesleki ve sosyal yaşamında da başarılı olur mu?
Ortaokul ve lise çağında matematik, coğrafya, fizik gibi derslere girip çıkıp ‘’Bu öğrendiklerimi nerede kullanacağım?’’ diye kendi kendinize düşündüğünüz olmuştur. Oysa matematik, ne hep farklı formlarda karşınıza çıkar. ‘’Kümelerden bana ne?’’ dersiniz, türevleri sınavınızı verip biran önce aklınızdan çıkarmak için can atarsınız; ancak ilerleyen yıllarda okullar bitse de, matematiğin hep farklı alanlarda size göz kırpacağını görürsünüz. Matematik sayılardır, oranlardır, olasılıklardır. Bilginin işlenmesi, anlamlandırılması matematik ile mümkündür. Hayatın büyük bir kısmı matematiktir; çünkü hayat da tıpkı matematik gibi kendini tekrar eden paternlerle doludur. Hava tahminlerinden borsadaki dalgalanmalara, gezegenlerin hareketlerine, şehirlerin planlamasına ve büyümesine kadar matematik günlük hayatımızda ve mesleğimizi icra ederken kullandığımız vazgeçilmez bir araçtır.
Üniversiteyi kazanmak için özel eğitim kurumuna kayıt olmadan da başarılı olabilmenin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
Sınıfı kalabalık olan Devlet okulları var. Bir öğretmen ne kadar fedakar davranırsa davransın öğrencilerin tamamıyla ilgilenemez. Zaten, dersin büyük bölümü de öğrencileri susturmaya çalışmakla geçer. İşte bu nedenlerle oluşan açığı bizim gibi özel eğitim kurumları kapatır. Öğrenci, rastgele bir yere değil de istediği üniversitenin yetenek ve beklentilerine uygun bir bölümüne girmek istiyorsa iyi bir hazırlık süreci geçirmelidir. Öğrenci, açıklarını ancak özel eğitim kurumlarında giderebilmekte ve sınav hazırlığı dışında kapsamlı bir rehberlik hizmeti alabilmektedir. Özel eğitim kurumları, öğrencilerin meslek seçimleri konusunda da yardımcı olmaktadır. Burada birebir, tam konu anlatımı yapıyoruz. Konular anlatıldıktan sonra bunlarla ilgili çözümlere yer veriliyor. Öğrencinin tekrar yapabileceği ortamlar var. Özel eğitim kurumlarında ki kazanımların daha yararlı olduğu bir gerçek. Yapılan deneme sınavlarında, öğrenci heyecan ve motivasyon kazanarak ne durumda olduğunu görüyor. Okullarda kazanılan bilgi ile ÖSYM’nin istediği bilgi birikimi farklı. Bu bilgi birikimini de özel eğitim kurumları öğrenciye fazla zaman kaybettirmeden kazandırmış oluyor. En önemlisi de, özel eğitim kurumlarında öğrencilerimizin psikolojik özellikleri de dikkate alınarak gerilimleri azaltılıyor. Öğrenci gerçekten üniversiteyi kazanmak istiyorsa bence özel eğitim kurumuna gitmesi şart…
Okul hayatında ve yaşamda başarılı olmaları için öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz?
Hedef belirleyerek düzenli, istikrarlı biçimde çalışmak, hatta çok çalışmak… Yaşamı ve günü planlayarak hareket etmek, kendini iyi tanımak, güçlü ve zayıf yönlerini bilmek, gelişime açık olmak, ilkeli olmak, sorumluluk almak, alınan sorumluluğu yerine getirmek, öğrenmenin ve başarmanın tadına varmak, yaptığı işi severek ve inanarak yapmak, insanları sevmek, onlara değer vermek ve en önemlisi ailelerini önemsemek diyebilirim. Tabii bunların yanı sıra, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendini ifade edebileceği, deşarj olacağı etkinlikler yapmak da mutluluğu ve başarıyı besleyip, destekleyecektir.
Asgari ücretle çalışan biri de sağladığınız imkanlardan çocuğunu faydalandırabilir mi?
Kuruluş amaçlarımızdan biri de etki ettiğimiz öğrencilerimizin tamamının eşit eğitim almasıydı. Maddi durumu kısıtlı öğrencilerin de sağladığımız imkanlardan faydalanmasını istedik. Para kazanma amacı gütmüyoruz. Arzumuz, öğrenci yetiştirmek. Zaten, portföyümüzün çoğunluğunu memur ve işçi gibi orta kesim sınıfından olan ebeveynler oluşturuyor. Bunun yanı sıra; babası fabrikatör olan, bürokrat olan öğrencilerimiz de var. Hepsine aynı eğitimi veriyoruz. Herkesin bütçesine göre ödeme planları belirliyor, asgari ücretlinin bile zorlanmaması için elimizden gelen gayeti gösteriyoruz.
Bu röportajı okuyup da kayıt için başvuruda bulunan okurlarımıza, özel bir indirim yapmanız mümkün olabilir mi?
Elbette… Gazete okurları için yüzde 20 gibi ciddi bir indirim uygulayabiliriz.
Bu keyifli sohbetin gerçekleşmesine zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
Ben teşekkür eder, yayın hayatınızda başarılar dilerim.