“DEPREM ÖLDÜRMEZ AMA BİNALAR ÖLDÜRÜR”

HABER: CANSU ERSOY

ADANA (BÖLGE)-TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası 17 Ağustos’un yıl dönümünde Türkiye’nin depreme ne kadar hazırlıklı olduğu ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Depremin meydana getirdiği acı bilanço hatırlatılarak olası bir deprem riskine karşı var olan sorunlar ve çözüm önerileri de dile getirildi.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıldönümü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Toplantıda İMO adına basın metnini İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur yaptı.

DEPREMİ DEĞİL AMA AFETİ ÖNLEMEK MÜMKÜN!

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve ülke tarihimizin sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan, 7,4 büyüklüğündeki Gölcük Merkezli Marmara depreminin üzerinden 23 yıl geçtiğini belirterek söze başlayan Hasan Aksungur, “Resmi sonuçlara göre; 18 bin 873 insanımız yaşamını yitirdi, 23 bin 781 insanımız yaralandı, 328 bin 113 ev ve işyeri yıkıldı veya hasar gördü. Bir milyondan fazla insanımız evsiz kaldı. 17 milyar dolardan fazla ekonomik kayıp ortaya çıktı. Ve tüm bunlar 45 saniye içinde oldu. Bu denli acı sonuçları olan Marmara Depremi, ülkemizin depreme bakış açısının değişmesinde bir milat olarak kabul edilmiştir. 1999’dan sonra, depremin neden olduğu yaraları sarmaktan çok, deprem öncesi alınması gereken tedbirlerin düşünülmesi gerektiği tüm çevrelerce benimsenmiştir. Ancak bir doğa olayı olan depremin, ülkemizde her defasında afete dönüşmesi bir türlü engellenememektedir. Çıkarılan yasa ve yönetmelikler, yıllara dayanan çalışmalarla oluşturulan plan ve projeler; uygulama aşamasına geçemeden, kağıt üzerinde kalmaktadır. Ve ne yazık ki yapılan çalışmalar, daha çok afet sonrası yara sarma düzeyinde kalmaktadır. Odamızın bu konuda çeşitli çalışmaları olmuş, deprem kongreleri, çalıştaylar düzenlenmiş, raporlar hazırlanmış, kamuoyunu aydınlatacak ve deprem konusunda farkındalığı ve bilinci artıracak çalışmalar yapılmıştır. Yıllara dayanan çalışmalar sonucunda deprem konusunda sorunlar da, bu sorunların çözümü için yapılması gerekenler de bellidir” dedi.

MEVCUT YAPI STOKU LYİLEŞTİRİLMELİ VE GÜÇLENDİRİLMELİDİR

2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe koyulan “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı”ndan (UDSEP) bahseden Aksungur, “Bu plana göre başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanterinin çıkarılması ve mevcut yapıların hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılması planlanmıştır. Aynı zamanda çalışmaların 2017 yılında bitirilmesi esas alınmıştır. Ancak, TBMM’de 2020 yılında kurulan Deprem Komisyonunun, 2021 tarihli raporunda; 2021 yılı itibarıyla çalışmanın nasıl yapılacağının yönteminin bile çıkarılamadığı anlaşılmaktadır. Oysa mevcut yapı stokunun envanterinin çıkarılması, bunu sağlamak için de çalışmaların hızlandırılması hayati önemdedir. Mevcut durum tespit edilerek acilen güçlendirilmesi veya yenilenmesi gereken binalar belirlenerek, bir plan doğrultusunda yapı stokunun depreme dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır” diye belirtti.

HER ŞANTİYEYE TAM ZAMANLI BİR ŞANTİYE ŞEFİ OLMALI

Aksungur, yeni binaların da yapım aşamasında başlangıcından bitimine kadar iyi planlanıp, denetim altında yapılması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bunun da ilk aşaması her şantiyenin tam zamanlı bir şantiye şefi tarafından yönetilmesidir. Şantiye şefinin görevi; bir yapının fen ve tekniğe, ruhsata esas teşkil eden projesine uygun olarak inşa edilmesi ile inşaatın iş ve işlemlerinin planlanmasını sağlamaktır. Bunun yanında işçi sağlığı ve iş güvenliğini şantiye sahasında gözetmek gibi önemli bir görevi daha bulunmaktadır. Türkiye işçi ölümlerinde dünya çapında en üst sıralarda yer almaktadır. Şantiye şefliği görevinin hakkıyla yerine getirilmemesi, bu seviyelerdeki işçi ölümlerinin başlıca sebeplerinden biridir. Tam da bu sebeple; biz İnşaat Mühendisleri Odası olarak sınırlı durumlar dışında, her şantiye şefinin sadece bir şantiyede tam zamanlı olarak görevlendirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.”

YAPI DENETİM SİSTEMİ DÜZENLENMELİDİR

Mevcut Yapı Denetimi Sistemi’yle yurttaşların can ve mal güvenliği, etik kurallardan yoksun olan serbest piyasa koşullarına teslim edilmiştir diyen Aksungur, Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; uzmanlık ve etik değerlere sahip yapı denetçilerinin etkinliğine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir denetim süreci modelinin hayata geçirilmesi gerektiğinin de altını çizdi.

KENTSEL DÖNÜŞÜM KENTSEL KIYIM OLDU

Aksungur, devletin asli görevinin sağlıklı, güvenli ve yaşanabilir kentler kurmak, yaşanabilir bir çevre oluşturmak olduğunu belirtti ve “Oysa bugün devlet eliyle “Kentsel Dönüşüm” adı altında rant odaklı dönüşüm gerçekleştirilmektedir. Kentlerin tarihi ve doğal dokusu yok edilmektedir. Mühendislik, mimarlık ve şehir planlama disiplinlerinin teknik ve bilimsel gerekliliklerini, toplumun ihtiyaçlarını, sosyo-ekonomik yapısını dikkate almayan kentsel dönüşüm projelerinden vazgeçilmelidir” dedi.

İMAR AFLARI ÖLÜME DAVETİYEDİR

Ülkemizde imar aflarının kaçak yapılaşmanın en önemli teşvik unsurlarından birisi olduğunu söyleyen Aksungur, cümlelerini şu şekilde noktaladı:

“Devletin bir binaya iskan ruhsatı vermesi, vatandaşına o yapıda güvenle oturabileceği yönünde güvence sunması anlamına gelir. Oysa mühendislik hizmeti almamış bu yapıların, doğa olayları karşısında hasara uğramaları halinde sorumluluk bu kararı alan devletin, siyasi iktidarın üzerindedir. Her seçim öncesi siyasi ikbal uğruna gündeme getirilen imar affı uygulamalarına son verilmeli, imar affından yararlanan yapılar denetlenmelidir. Sonuç Olarak; TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak hem yetkili kurum ve kuruluşlara hem de tüm kamuoyuna seslenmek istiyoruz: Bu karamsar tabloyu el birliğiyle tersine çevirmemiz mümkündür. Biz IMO olarak tüm bilimsel-teknik birikimimizle, sahada edindiğimiz tecrübe ve yetişmiş kadrolarımızla, başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afetlere dönüşmesini önleme konusunda görev almaya hazırız. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sorunlar da bellidir, çözümleri de. Yeter ki çözüm için ortaya irade konulsun.”

“DEPREM OLDUĞUNDA YIKIM VE ÖLÜMLER OLURSA BUNU REDDEDENLER BUNUN VEBALİNİ TAŞIYAMAZLAR”

TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu’ da bu konu hakkında şunları belirtti:

“Adana’da deprem bölgeleri içinde yer alan şehirlerden bir tanesi. Yani olası bir depremde ciddi zararlar alacak yerlerden birindeyiz. Biz yıllardır Adana’daki yapı stoğunun çıkarılmasını, gerekli önlemlerin zamanında alınmasını söylüyoruz. Bu konuda Büyükşehir Belediyemiz bir Deprem Daire Başkanlığı kurarak bu çalışmayı başlatmak istedi. Ancak Cumhur İttifakı üyeleri tarafından bu talep reddedildi. Deprem olduğunda yıkım ve ölümler olursa bunu reddedenler bunun vebalini taşıyamazlar. Bir an önce bu ret kararından vazgeçilmeli ve Deprem Daire Başkanlığı kurularak gerekli çalışmalar yapılmalı, önlemler alınmalıdır.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor