CASUSLUK; ÖKÜZCÜ ALO, ODUNCU HASAN VE MURTÇULARIN GÖREVİ

Pozantı Kongresi’nden çok öncesindeki Karaisalı’ya dönüyoruz. Buradaki müfreze komutanlarını bir araya getiren Müftü Mehmet Sadık Efendi (Aldatmaz) “Adana eza-cefa çekenlere nasıl yardım edebiliriz? Olup bitenleri nasıl öğrenebiliriz?” diye sordu.. Uzun uzun görüştüler. Kahramanlarımızdan İbo Osman Efendi fikrini şöyle açıkladı: “Adana’ya gizli gizli girelim. Tehdit altında ve sıkıntı çeken Ulusal Güç yanlısı ailelerin oradan kurtarılıp Karaisalı köylerine yerleştirilmesini sağlayalım. Aynı zamanda Adana’da olup bitenleri de oradaki milliyetperver hemşehrilerimizden öğrenip Komutanlığa ulaştırırız. Başka türlü yardımlar gerektiğinde de elden geleni yaparız.”
Öneri kabul gördü ama, Fransızlar uçan kuştan bile kuşkulandıkları için Adana’ya nasıl sızılabilirdi. Müftü Mehmet Sadık Efendi müfreze komutanlarına dönerek, “O kolay!.. Siz yeter ki bu işi yapabilecek gönüllüler seçin” der demez, Müftüyü iyi tanıyan komutanlardan biri bağırdı: Durun!.. Vallahi Hoca Efedi çareyi buldu!.. Mehmet Sadık Efendi sözünü sürdürdü: “Evet, bu adamlar eşeğine binip murt satıcısı gibi Adana’ya gidecekler.” Toplantıya katılanlar dikkat kesilmişti. Nefes bile alınmıyordu sanki. Müftü devam etti: “Bizim buralarda murt çoktur. Kefere (kâfirler) milleti murtun ne olduğunu bilmez. Bizimkiler de murta metelik bile verip almaz. Böylece bizim murtçularım malı bitmediği için şehir içinde satıcı gibi dolaşıp dururlar.”
Ertesi sabahtan tezi yok, çevre köylere murt toplanması için haber saldılar. Köylüler çok sevilen Müftü Efendi’nin adını duyar duymaz sepetleri, zembilleri murtla doldurup getirdiler. İşte o gün, Kuvva-yi Milliyecilerin, yani Ulusal Güçlerin “Murtçular” ismiyle aktif istihbarat servisi kurulmuş oldu.
Zaman içinde Murtçular 3 kola ayrıldı. Birinci Kol Karaisalı ve çevresinde gerekenleri yaparken ikinci kol Adana Kuzeyindeki yakın köylerde, ara hizmetleri sürdürüyordu. Üçüncü kol da Adana’ya yerleşerek istihbarat kaynağı olarak çalışıyordu.
Lafın sırası gelmişken söyleyelim; bazıları bilmediği için alınganlık gösterse de, “Murtçuluk” Karaisalılar için bir onur sayılır.
MUALLİM, ÖKÜZCÜ ALİ VE ODUNCU
HASAN; ÜÇÜ DE CAMİLİ’NİN GANİ’Sİ
Birinci Kongre ertesinde kurulması kararlaştırılan istihbarat (haber alma) örgütünün başına Ahmet Remzi (Yüreğir) Bey getirilmişti. Sağlanan bilgiler anında Ankara’ya ulaştırılarak Adana ve çevresindeki olaylar hakkında etraflı bilgiler verilmekteydi.
Çalışmaların temelindeki en önemli görevlilerden biri Camili Köyünden Abdülgani Efendi (Gani Girici) idi. Görevinin yapabilmesi için eline sahte bir Muallimlik Ehliyeti (Öğretmenlik yetki belgesi) verilmişti. Abdülgani Efendi daha önceleri de yine istihbarat amaçlı olarak Öküzcü Alo ve Erzincanlı Oduncu Hasan kimlikleriyle önemli işler başarmıştı.
Yeni kimliği ile birlikte kendine şu görevler verildi: Düşmanın ovadaki durumu hakkında bilgiler toplamak, Halkın genel durumu ile Ulusal Güçlere bakış açısı, işlerini sürdürüp sürdüremediklerinin araştırılması, İşgalci ile Zalim Ermeni ve Süryani çeteler tarafından yapılan fenalıkların düzeyi hakkında haberler, Düşman karakollarının hangi mahalle ve köylerde bulunduğunun öğrenilmesi…
Abdülgani Efendi’nin işlerini kolaylaştırabilmesi için de, Avadan Köyüne telefonla bilgi verilmişti. Uzunca bir süre görevini sürdüren kahramanımız, olası bir ihbar ile Fransızlar tarafından idama mahkûm edilmiş, ancak yakalanamamıştı.
İstihbarat Örgütüne Polis Müdürü Yolgeçenli Yusuf Ziya‘nın şifre kâtibi ile güvendiği birkaç arkadaşı da katılmıştı. Yine, seyyar satıcı kimliğiyle Arap Hacı Sait, Avadan İstihbarat Müdürü görevi ile vazifelendirilen Hüseyin Nernekli Hatip Halil de örgütte önemli görevler üstlenmiş ve başarıyla sonuçlandırmışlardı.
SON SÖZ: 5 AĞUSTOS 1920 POZANTI KONGRESİ, UMUTLARI YOĞUNLAŞTIRAN, GÜÇLERE GÜÇ KATAN, DAĞINIK SAVUNMA VE SALDIRI GAYRETLERİNİ DÜZENE SOKARAK DÜŞMANLARI ÇILDIRTIP ADANA’YI TERK ETMEYE ZORUNDA BIRAKAN ÖNEMLİ BİR OLAYDI.
BİTTİ