Adalet ve Kalkınma Partisinin Adana’da görkemli, iyi döşenmiş İl Başkanlığı var. Tabii milletvekilleri de var. Sözümüz ve sorumuz bu hemşerilerimizedir:
Şakirpaşa Hava Limanımız sekâret-i mevt’e mi girdi yoksa?
Belki anlatmak gerek: sekâret, sarhoşluk demektir. Mevt ise, Allah uzak etsin, ölüm demektir. Yani, sekâret-i mevt, ölüm sarhoşluğu demek oluyor. Adana’da kısaca ve çoklukla “Zekâret” denildiğini de eklersem çok daha iyi anlaşılacaktır. Ölüm öncesi kısa bir süre için yaşanılan durumu anlatır.
Muhalefetteki vekillerimiz defalarca dile getirdi; Adana, Şakirpaşa Hava Limanının kapanmamasını istiyor. Ulaştırma Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu Adana’ya geldiklerinde Şakirpaşa için “Adanalı ne isterse o yapılacaktır” anlamında konuşmuştu. Aslında Adanalının ne istediği gün gibi aşikâr: Hava Limanımız Kapanmasın sesleri adeta çığlık olup ufuklardan yankılanmakta. Bunun en yakın tanıkları da, “Hiç kuşkum yok, kentte olup bitenleri siyaset kalburuyla eleyip merkeze bildiren AKP İl yöneticileridir” desem yanılmam herhalde. Yine eminim ki, o kalburun üstünde aylardır Şakirpaşa durup duruyor.
BİZİ BİZ Mİ VURUYORUZ?
O parti, bu parti, hangisi olursa olsun, temeli Adana’ya dayandığı sürece o temelden yükselecek kolonlar ve kirişler de Adana’nın, Adanalının çıkarını taşımalı; en azından biz böyle görüyoruz. Yaşımız gereği biliriz… 20 yıl kadar öncesine dek, Adana milletvekilleri az bir fire ile siyasi bakış açısına aldırmadan birlik olabiliyorlar ve etkilerini topluca göstermeye çalışıyorlardı. Son iki üç meclis dönemine bakarak söylersek, ne yazık ki AKP milletvekilleri böyle bir harmoni içinde yer almadılar. İktidar AKP’de. Küçük ortak için konuyu gölgelendirmeye değmez. Söz hakkı, en azından son söz hakkı AKP’de olduğuna göre önemi asla göz ardı edilemeyecek hava limanı için AKP’den aylardır olumlu veya olumsuz söz işitememiş olmamız ne kadar hazin, değil mi?
Hani, var ya; azıcık kendimizi tutmasak, “Biz bizi mi vuruyoruz?” diyesiyiz.
Bu sütunlarda konuyu defalarca işledik ve her yayınımızdan sonra yüzlerce yorum aldık. Bu yorumları da günlerce çarşaf çarşaf sunduk. Sunarken de, Sayın Bakan İsmailoğlu Bey’in aradığı kriteri anlattık; yani, hem de çok açık seçik, Adanalı Şakirpaşa’nın kapatılmasına şiddetle karşı demek istedik. AKP cenahındaki sessizlik bozulmadı; olmaz olmaz da, şeytan aklımıza girip “Aşağılanıyorsunuz” gibi konuşmasa, katlanacağız.
ŞAHSEN YOKUM!..
Son birkaç on yılda kaydedilen uçak kazalarının pek çoğu kuşlardan kaynaklandı. Bizahmet internete girilirse bu sözümüzün ne kadar doğru olduğu anlaşılır. Bunu bilen kişi olarak ben, şahsen, canımı yolda bulmadığım için yeni alandan kalkacak uçağa da, buraya iniş yapacak uçağa da binmem. Yakınlarımı da uyaracağım aynı endişe ile. Fakat olay kişisellik sınırlarının çoook ama çok ötelerinde. Ortada, habire ve adeta intikam alırcasına kan kaybettirilen Adana’mız var. Eskileri bıraktık, son örnek Millet Bahçesi… Kazıldı, edildi ve ikinci kez durdu. Yarın yağmurda, yaşta bakın o koca mahalle nasıl kirlenecek.
Düşününüz, Şakirpaşa günümüzde kentin her yanından dakikalar içinde ulaşabileceğimiz yerde. Çukurova, daha doğrusu mersin hava Limanı ise nereden bakarsanız bakınız bir saatlik yolda. En az bir buçuk saat de önceden limanda olmamız gerektiğine göre alın size iki buçuk saat kayıp. Bitti mi? Hayır!.. Kendi arabanızla gitseniz yaklaşık 300 Liralık yakıt parasına kıymanız gerek. Taksi ise. Tahminen söylüyorum, 500’lük eder sizi. Dönüşte de aynı kayıplar söz konusu. Böyle yapacağıma, aracımla 4-5 saatte Ankara’ya gider, oradan da hızlı trenle Ankara’ya, İzmir’e, Trabzon’a, artık hedef neresiyse, oraya paşa paşa ulaşırım. Hem canımı da bile bile tehlikeye atmamış olurum.
Eyyy AKP Adana!.. Lâf bitmedi, bitmedi ama, hep biz konuşmayalım; en iyisi Adanalıları bu bağlamda neler söylediklerini isim isim sunalım. İlk listemiz Çarşambaya… Umalım da bu arada sizden öyle veya böyle bir açıklama gelir.
