İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”

11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açıldı ve ilk imzayı da Türkiye attı. Sözleşme 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.

45 ülke tarafından imzalanan ve 27 ülke tarafından onaylanan sözleşme, dünya genelindeki kadın hareketlerinin en önemli somut kazanımı olarak görülüyor.

Sözleşme kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik fiillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasına ilişkin hükümler içeriyor.

Türkiye, tüm hükümlerini yerine getirmemiş olsa da sözleşme, kadınların şiddetten korunmasındaki en önemli hukuki belge niteliğinde.

Özetle sözleşme şunları içeriyor!…

-Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taviz dahil olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor. Sözleşme taraf devletlere, şiddetin önlenmesinde büyük sorumluluklar yüklüyor. Örneğin; Türkiye’deki kadınların şiddete karşı sıkça başvurduğu 6284 No’lu yasa, İstanbul Sözleşmesi’nin garantisi altında.

-Sözleşme kadınları konumlandırırken aile olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı, aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektiriyor.

Kadın hakları ve kadına şiddetin önlenmesinin simgesi olan İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kalktı. Kadınları şiddetten korumak için hazırlanan sözleşmeyi ilk onaylayan ülke olan Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile sözleşmeden çekildi.

Sözleşme 2011’de TBMM’de görüşülüp AKP-CHP-MHP ve BDP’nin 246 oyuyla kabul edilmişti.

Türkiye’nin hazırlanmasında etkin rol oynadığı sözleşme, muhafazakar siyasiler ile hükümet yanlısı medyanın ‘Gizli Amacı Aileyi Yok Etmek’ iddialarıyla hedefe konuldu.

Muhafazakar çevreler ‘Dini hassasiyetler hedef alınıyor, en basit insani müdahaleleri bile şiddet olarak tanımlıyor, eşcinselliğin yanında kalkan görevi yapıyor, eşler arasında arabuluculuk yasaklanıyor’ diyerek sözleşmeye tepki gösteriyorlardı.

Bazı siyasiler ‘Sözleşmeden Çekilmeyi’ iktidara destek vermenin şartı olarak ortaya sürdü.

Saadet Partili rahmetli Oğuzhan Asiltürk 28 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede sözleşmenin kaldırılacağını açıkladı.

Sözleşmenin kabul edilmesinden sonra kadına şiddet vakalarının on kat arttığını öne süren Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu ise, “Aileyi korumadan kadına şiddeti önleyemezsiniz, Türkiye’de kadını öne çıkaracağız diye aileyi yok saymanın yolları aranıyor” ifadesini kullandı.

İletişim Bakanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından sosyal medyadan kadınların hayata daha fazla katılmaları için mücadele edildiğini vurgulayarak, “Kadınlar hayatın nesnesi değil öznesidir” dedi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ta kadına yönelik şiddetle mücadelemizi sıfır tolerans ilkesi ile kararlılıkla sürdüreceğiz açıklaması yaptı.

246 oyla TBMM’de kabul edilen İstanbul Sözleşmesi tek imzayla fesh edildi.

Fesh edilmesiyle beraber ülkedeki tüm tarikatların ve cemaatlerin liderleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ziyaretlerine gittiler.

Kadın erkeğinin beş metre arkasından gelmelidir anlayışının mutluluğunu yaşadılar.

Onlara göre kadının omzunda yükü, karnında sıpası eksik olmamalıydı!…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor