AKILLI, SİNSİ, YAKIŞIKLI FAKAT FELÂKET BÖCEK

Birinci Bölüm
Bildiğimiz adı Kırmızı Palmiye Böceği. Geleneklere göre bir bitki veya hayvan hakkında konu açılacaksa, illa ki Lâtince adı da yazılacak. Biz de ukalalık olmasın, geleneğe saygı göstererek adını Lâtince yazalım, yazalım ki, dosyamıza ciddiyet gelmiş olsun: Rynchophorus Ferrugineus.
Bu adın nasıl uydurulduğunu merak edenleri rahatlatmak amacıyla arayıp bulduk ki, “Rynchphorus” demek “Hortum burunlu” demekmiş. Soyadı olan “Ferrugineus” ise, demir pası renginden kaynaklanıyormuş.
İlk olarak 1700’lü yıllarda saptanmış. İlginç ismi de 1861’de Hindistan’da ikram edilmiş. Uzak Doğu’da sürekliliğini korumakla birlikte predatör (yani bir canlı ile beslenen diğer canlılar) tarafından aşırı çoğalmaya pek fırsatı olmamış. Ne zaman ki Mısır’a, piramitler ve sfenksi görmek için olmalı, turistik amaçlı gelmiş, ondan sonra tüm Ortadoğu’ya ve Akdeniz’in diğer ülkelerindeki sahillere doğru uzanmış.
Kahramanımızın vesikalık fotoğrafına bakınız, gerçekten hortum burunlu ve rengi de pas kızılı… Yani, yakıştıranlar iyi yakıştırmış.
Çok akıllı olduğu kesin… Başkan Aytaç Durak akşam su dolu bardağa koyup üstüne de karton kapatmış. Sabah büroya geldiğinde bir de ne görsün, arkadaşımız bir şekilde bardağı terk edip masada dolaşıyormuş.
O kadar akıllı ki, diyelim bir alanda 3 çeşit palmiye var… Bunun en çok sevdiği süs hurması dediğimiz tür. Yani bizim park ve bulvarlarda gördüğümüz, minik-kızıl meyveli palmiyeler. Bunların taç kısmına yerleşip başlıyor içinden içinden öz suyunu emmeye ve de hızla çoğalmaya. İlk şekli bildiğimiz kurt. Yumurtadan çıkar çıkmaz vahşice saldırıyor ağacın kalbine. Bir süre sonra da ağacın sert mi sert liflerinden kopardığı parçalarla etrafına koza örüyor. Ben bu kadar yakınlık kurdum, o kozayı o sert liflerle etrafına nasıl ördüğüne akıl erdiremedim.
Diğer iki palmiye cinsinden biri meyvesini yediğimiz hurma ki, bilimce adı Daktilifera, öteki de, bizim Keçi Kılliği dediğimiz yelpaze yapraklı Vaşingtonya. Sırası gelince bunlara da değiniriz…
VARLIĞI ANCAK AĞAÇ ÖLÜNCE ANLAŞILIYOR
Derken efendim kanatlanıp kozadan çıkıyor ve yeniden döl verecek erginliğe erimiş oluyor. Ayları kapsayan süreç sona erinceye dek ağacın istilâya uğradığını anlamak için epeyi bir içli-dışlı olmak gerekiyor. Ağaç birkaç gün içinde solup yapraklarını yere uzattığında ancak anlaşılıyor böceklenmiş olduğu. Böceğimiz ölü ağacı terk edip sürü halinde yeni ağaçlara dadanıyor ve yeni bir süreç başlıyor.
SURİYELİ KISKANACAK BU DAHA ÇOK ÜRÜYOR
Bir çift kırmızı böcü yılda üç kez döl verebiliyor. İnanılır gibi değil ama, serbest kaldığı takdirde bir çift böcek 3 yıl sonra 50 milyon nüfusa erişiyor. Suriyeliler duymasın, onlar bile bu kadar hızlı çoğalamıyor, fena kıskanırlar. Çoğalma hızında nem ve ortam ısısı önemli. Bu nedenle, ilk çoğalma mevsiminin Adana için Şubatta açıldığını söyleyebiliyoruz. Baharın ortalarında da yuvayı terk edenler kendilerine yeni yuva olabilecek sağlam ağaç arayıp kısa zamanda da yerleşiyorlar.
ÇARŞAMBAYA: ADANA’DA BÜYÜK ENDİŞE