ABUKLAMA!

Şifreli kanallardan birinde 8 bölümlük bir dizi yayınlandı. Sesle bulaşan bir psikolojik rahatsızlık anlatılıyor, adına “Abuklama” deniliyor…
Abukların konuşmalarını duyan, anında ruh sağlığını yitiriyor…
Son günlerde toplumda bazı kafalar tam olarak böyle çalışıyor.
Her duyduklarına, her söylenilene inanıyor, analizden uzak yorumları gerçekmiş gibi savunuyorlar…
Malumunuz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis ve siyasi yasak cezası verildi. Yasal süreç devam ediyor, son kararı üst mahkemeler verecek…
Lakin neden böyle bir ceza verildi, hukuka uygunluğu nedir, Türk Demokrasisi açısından nasıl handikaplar yaratacak, kamu vicdanına uygun mu gibi konular atlanıyor ve komplo teorileriyle insanların beyinlerinde dehlizler oluşturuluyor…
Vay efendim, bu işin siyasi rantı muhalefete yarayacakmış, karar mahkemeden dönecekmiş ve İmamoğlu mağdur edildiği için aday yapılıp açık ara ipi göğüsleyecekmiş…
Şimdi bu mahkeme kararının siyasi olduğunu düşünüp hem de üst mahkemeden döneceğine inananlara bir soru; bu karara etki edenler neden vazgeçsin?
“Ya yanlış yapmışız” deyip dönüldüğünde halkta bırakacağı etkiyi, bu oyunu kuranlar hesaplayamaz mı?
Bence ne olduğu aşikar; ekonomik sorunlarla mücadele eden halkın başka gündemlerle meşgul edilmesini sağlayan büyük bir mücadele var.
Siyasi açıdan bakıldığında ise gelecekte halkın desteğini yanına alabilecek güçlü bir liderin önü kesilmiş oluyor.
Ve en önemlisi güç gösterisi yapılıyor…
İktidar ve muhalefetin en hassas davranması gereken bir süreçten geçiyoruz.
İktidar-devlet ayırımının iyi yapılması ve kurumların tam bağımsızlığının sağlanması lazım…
Hiçbir parti sonsuza kadar iktidarda kalamaz.
Amaç, geri dönüşü olamayacak yanlışlara düşmeden siyasetin sadece halkın menfaatlerine yönelik yapılması paydasında buluşmak olmalı…
O gelsin bu gitsin demek kolay!
Zaten öyle de oluyor, birileri gidiyor, birileri geliyor. Mesele, halka kimin ne sunacağı, nasırlı elleriyle her gün hayat mücadelesi veren milyonların sorunlarını nasıl çözümleneceği…
Fısıltılara değil, her sabah gün başladıktan sonra yüzleştiğimiz gerçekliklere kulak vermek lazım…