AÇLIK OYUNLARI!

AK Parti 2002’de iktidara geldiğinde Abdullah Gül yönetimindeki ilk hükümetin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’dı…
Allah Rahmet eylesin bugünlere gelişimizde O’nun da katkısı az değil; “Babalar gibi satarız”, “ Parayı veren düdüğü çalar” gibi laflarla özelleştirmeleri savunuyordu…
Tabi O kendisine verilen görevi yerine getiriyordu, bu kararları sadece maliye bakanının alması mümkün değildi.
Kısaca AK Parti iktidara geldikten hemen sonra özelleştirme furyası başladı ve devlete ait satılmadık kuruluş kalmadı.
Belki birkaç tane olabilir!
Aslında hükümetlere böyle bir hak neden tanınmış halen anlamış değilim. Devletin malı, milletin malıdır…
“Zarar ediyordu satıldı” diyenleri duyar gibiyim, lakin ben de , “Alan şirketler nasıl kar ediyor? ” diye soruyorum…
Lafın özü bugünlerdeki vahim ekonomik tablonun oluşmasında, geçmişten bu yana uygulanan “yanlış politikalar” var…
Devletin elindeki mallar tek tek satıldı, gelen paralarla ekonomi yönetildi. Bu arada sanayici, küçük esnaf, çiftçi yerinde saydı…
Birinci sektörümüz inşaat oldu, her yanımız bina doldu…
Sonuç; “Elde var sıfır”.
Üretime dayalı olmayan ekonomiler eninde sonunda sarsılır, ülkedeki insanlar enflasyon canavarının dişleri arasında can çekişir.
Ülkenin yüzde 80’i 4 bin 253 lira olan asgari ücretle yaşamaya çalışırken, açlık sınırı 6 bin küsür lira…
Büyük çoğunluğumuz “ Açlık oyunları” oynuyoruz…
Muhalefet, borç paralarla ekonominin yönetildiğini savunuyor. Tabi bu borç paralar karşılıksız da verilmiyor. Hem faiz ödüyor hem de siyasi alanlarda dış güçlere bağımlı kalıyoruz!..
Rahmetli Kamer Genç, “ Satılmadık bir tek Bor’umuz” kaldı diyerek uyarmıştı.
Devlet Baba’nın mallarını “babalar gibi satanlar” tabi ki bugünleri düşünmedi.
Ee ne demişler, “Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana”…