ADALET ADALET ADALET

Cumhuriyet tarihimizin ilk asrını doldururken bu yıla ve belki de önümüzdeki 100 yıla daha yön verebilecek kritik bir seçime girmiş bulunuyoruz. Seçim sathı mahallinde 20 yıllık iktidarın artık yerini yeniye bırakmasını isteyen büyük bir kitle mevcut. Değişim umutları bu denli yeşil iken, akıllarımıza gelen soru ise ilk değişmesi gereken şeyin ne olacağıdır.
Eğitim, Sağlık, Tarım diyebilirsiniz. Ülke sorunları deyince akla ilk gelenler bunlar. Ekonomi! Cevabıyla kestirip atabilirsiniz. Düzeltilmesi ve değişmesi gereken ilk politikalar orada gibi görünüyor zira. Kültür sanat, spor hiç aklınıza bile gelmeyebilir yahut ilk değişmesi gereken kısmına söyleyebilirsiniz. Mülteci sorunu diyebilirsiniz, kendi etnik kökeninizle ilgili sorunlarınızdan bahsedebilirsiniz. Çözülmesi gereken tarihsel ihtiyaçlar var bu alanlarda.
Oysa unuttuğumuz bir şey var. Sırtını liyakatli adalet kadrolarına dayamayan, çarpık kanunlar üzerine inşa edilmek istenen her sistem küçük depremlerde tuzla buz olmaya mahkumdur. Bu iktidarın hukuk düzeni de binaları kadar sağlamdır ancak. Şimdi sizin aklınıza gelen diğer seçeneklere kısa kısa bakalım.
Eğitim demişsiniz, öğretmen atamalarında hukuksuzluk, okul müfredatında liyakatsizlik, gençleri anlamada, özel okullara ve dershanelere mahkûm bırakmamada liyakatsiz ve hukuksuz protokollerin izleri var. Pandemiydi online eğitimdi derken eğitimin geldiği hali görüyoruz. İşte sorun, adalet.
Sağlık mı? Doktorları insan dışı çalışma koşullarına zorlayan hukuksuzluğu mu söyleyeyim yoksa onların vatandaş tarafından şiddet görmelerini engellemeyen hukuksuzluğu mu? İlaç fiyatlarında, halkın randevu almasında, Devlet hastanelerindeki uygulama eşitsizlikleri ve imkansızlıklarında arkamızı yaslayamadığımız hukuksuzluktur belki de sorun.
İstediğiniz konuyu, istediğini sorunu masaya yatırın. Mülteciler deyin ülkeye giriş prosedürlerinden vatandaşlık alımlarına kadar yaşanan hukuksuzluğu sayayım, Sanat deyin sanat emekçilerimizin müzisyenlerimizin tiyatrocularımızın ilk fırsatta vazgeçilenler olduğundan bahsedeyim kanun karşısında. Sinema emekçilerinin önce yapımcılar sonra da sektörün büyük ağabeyleri karşısında parça pinçik edilmesine adalet sistemimizin göz yummasını anlatayım. Kadın sorununu yahut cinsel kimliklerin her türlüsünü ben söyleyeyim de siz anlatın adalet kelimesinin orada ne denli eksik kaldığını. Haddim değil zira anlatmak.
Görüyorsunuz, dönüyoruz dolaşıyoruz her sorunun kökenine indiğimizde Adalet sistemimizdeki eksiklikleri görüyoruz. Belki de bu gordion yumağının ortasındaki ilk düğümdür Adalet. Sırtımızı kanunlara yaslayıp, hakkımızı güven içinde arayabilirsek herkes kendi derdini çözmek için koşar. Meclisteki yüzlerce milletvekilinin bile aklına gelmeyen bir sorun çözüm bulabilir dava dilekçeleri içerisinde. Önce yerel mahkeme kararı sonra yüksek mahkeme kararı olur liyakatli hakimlerin önünde, zamanla içtihattan mevzuata evrilir kanun olur vatandaşın derdi çözümü ile birlikte.