‘ADAM GİBİ ADAM’ HALUK LEVENT HEYKELİ YAKIŞIR
26 Kasım 1968’de doğdu. Yüreğir’in köklü ailelerinin oturduğu Yamaçlı Mahallesinin çocuğu olarak öz Adanalıdır. Dokuz kardeşin sekizincisidir. İlkokulu Sabancı İlköğretim Okulunda okudu. Adana Atatürk Lisesi Mezunu. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümünü kazandı. Bir yıl okuduktan sonra bırakıp Ankara Üniversitesi’ne bağlı Kastamonu Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığına yazıldı. Devam etmedi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümünde bir süre okuduktan sonra Ankara Üniversitesi’nde Muhasebe eğitimine başladı. Üniversite giriş sınavlarını kazanıyor fakat ailenin maddi durumu zayıf olduğu için devam edemeyip okul değiştiriyordu.
Maddi olanaklarını geliştirebilmek için öğrencilik yaparken ticarete de atıldı fakat bilmediği bu alanda ciddi sorunlarla karşılaştı. Bir bakıma, güvendikleri tarafından yanlış yönlendirilmiş, ileride çok rahatsız olacağı imzaları gözü kapalı atmıştı. Başı dertteydi. Dayanamayıp Adana’yı terk etti. Kent kent dolaşıp şarkı söyleyerek yaşamını sürdürmeye çalıştı. 1992 yılında İstanbul’da, Ortaköy barlarında çalıp söylerken tanınmış sanatçılarla tanıştı. Bunlardan aldığı izlenim, öğüt ve önerilerle şarkılarını üst düzeye taşıdı.
1993’te yayınladığı ilk albüme “Yollarda” adını verdi. Yaşamının zorlu dönemlerini yollarda geçirmiş olmasından esinlenmişti. Allbümü yaklaşık iki yüz bin sattı. 1995 yılında “Bir Gece Vakti” albümünü yayınladı. Artık kendi tarzını yakalamış ve kabul ettirmişti. Ünü günden güne yükselirken ticaret döneminden kalma imzalar karşısına çıktı. 1997’de hapse girdi ve 9 ay yattı.
HAPİSHANEDE TANIŞTIK
Rock, müzik zevkime uzak olmasına karşın Haluk Levet isminin dalga dalga yayılması hemşerilik gururumu okşuyordu. Hapse düştükten kısa bir süre sonra Altınkoza Film Festivali yapılacaktı. Başkan Durak’la konuşup Festival dolayısıyla geçmiş olsun ziyaretinde bulunmamızı önerdim. Derhal kabul etti. Fakat Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığı da uhdesinde olduğundan “Çiçeğimi ve geçmiş olsun dileklerimi sen götür, selamlarımı ilet” dedi. Koza’dan Mehmet Ali Dağtaş’ı da alıp gittim. Karataş Cezaevinde buluşup sohbet ettik. Ziyaretmizden fazlasıyla duygulandığı apaçık belli oluyordu. “Sayın başkanımıza teşekkürlerimi iletin. Bu jestini ömür boyu unutmayacağım ve karşılığını istediği zaman karşılıksız konserle vermek sözümdür” dedi
Cezaevinde de “rahat” durmadığını duydum. Uzun saçlarını kestirip Akkuyu Nükleer Santral Projesini Protesto etkinliğine gönderdi. Yine içerideyken “Kedi Köprüsü” kitabı yayınlandı. İlk kitabıydı. Cezaevi çıkışı “Yine Ayrılık” albümünü alelacele hazırlayıp asker oldu. Askerlik dönüşü sahnelerin en çok aranan sanatçıları arasında, ön saflardaydı. Albümlerinde ve davranışlarında doğa ve çevre bilincini bol bol işledi. Senfoni eşliğinde “İzmir’in Dağlarında” parçası ile gönülleri fethetti. Ülke birliğini vurgulayan söylemleri tüyleri ürpertecek kadar duygu yoğunluğu yaşatıyordu. Son yıllarda, darda kalanlara, mağdurlara maddi ve manevi yardımlarıyla büyük isim yaptı. Karşılıksız yardım konserleriyle sevilip sayıldı. Ahbap Platformu ile öğrencilere burs verilmesini sağladı. Son olrak Elazığ depremine 350 bin liralık çadır üretimiyle katkıda bulunuyor. Biliyoruz ki, duyulmadık iyilikleri, duyulanlardan kat kat fazladır.
Adamlık, insanlık, merhamet kavramları kişiliğinde özdeşleşmiş örnek bir yurttaş, büyük sanatçı olarak Adanamızın sarsılmaz gururu oldu. Adam gibi adam Haluk Levent’in heykeli, bence Adana’ya ve dolayısıyla da Türkiye’mize çok yakışacağı gibi, vefa borcumuzun ufak bir karşılığı olacak.