Adana işgal altında olunca, Vilayet Pozantı’da, Kemal Paşa huzurunda ‘Seçim Sandığı’ sonucuyla kuruldu
Adana, malum, ilk’lerin, en’lerin kentidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonraki ilk demokratik seçim de, 5 Ağustos 1920 Perşembe günü, Mustafa Kemal Paşa’nın huzurunda gerçekleşti.
Atatürk o gün trenle, düşmandan tamamen arındırılan Pozantı’ya gelmişti. Adana eşrafı da zaten buradaydı. Geleceği biliniyordu ve ismiyle efsane olmuş kumandanı görmek için Kaç-Kaç mağduru binlerce Adanalı ile birlikte uygun durumdaki müfreze komutanları da buradaydı. Merhum Gazeteci Yusuf Ayhan, o günki katılımcı sayısını onbinlerle ifade ediyor.
Gazi, başta Mareşal Fevzi Paşa (Çakmak) olmak üzere yakın çalışma arkadaşları ve Ankara, Sivas, Kayseri temsilcilerinden oluşan kalabalık refakatçiyle trenden indi. O anda sevinç çığlıkları, alkışlar ve tekbirler birbirine karışıyordu. Daha o gün, Paşa’dan “Halaskar”, yani “Kurtarıcı” diye bahsediliyordu.
Başkomutan kısa bir dinlenmeden sonra kent ileri gelenlerinden cephelerin durumunu öğrendikten sonra, “Duyduklarımla mutlu oldum. Benden ne istesiniz?” diye sordu. Adanalılar, mücadele güçlerinin en zayıf halksı olarak yetersiz top sayısını öne sürdüler ve yanı sıra da çeşitli savaş gereçlerine ihtiyaç olduğunu söylediler. İstek bu kadarla kalmadı; ayrıca, cephelerin daha uyumlu ve verimli hale getirilmesi ile sevk ve idareyi etkinleştirmek için Pozantı’nın Adana Sancak merkezi yapılmasını ve liyakatli bir yöneticinin tayin edilmesini talep ettiler.
GAZİ PAŞA MECLİSTE
ADANA İÇİN NE DEDİ?
Parantez açıyoruz ve bir and 9 Ağustos gününe varıp Meclisteki Gizli Toplantıda konuşan Gazi Paşayı dinliyoruz:
“Cephedeki kuvvetlerimiz faaliyette bulunuyor. Bu güçlerde gayet etkin düzen ve bağlantı kurulmuştur. Bu güçler kendiliğinde, Hüdai Nabit (Allah’ın bitkisi) gibi vücuda gelmiştir. Ellerinde bulunan silah vesaireyi orada ahali vermiştir. İnsanların kanlar dökerek düşmanların elinden geri almak istedikleri yerler elimizdedir. Diğer traftan, mülki yönetimin oluşmadığını gördük. Valisi, adliyesi, polisi yoktur. Hiçbir şeyi yoktur. Biz burasını idare etmeyi unutmuşuz. Ben, doğrusu, ahaliye karşı biraz mahcup oldum.”
Bu sözler Çukurova için, Adana için ne büyük övgü, ne büyük onurdur fakat ne yazık ki günümüzde, Adanalıların belki on binde, belki elli binde biri ancak duymuştur bunları.
SEÇİM YAPILIYOR
Parantezi kapatalım ve tekrar Paşa’dan istenenlere dönelim. Ulu Önder, yapılan ricalara karşılık olarak “İmkan nisbetinde silah ve cepane yardımında bulunulacağını, sancak yerine vilayetin kurulmasını ve kendi aralarından Valiyi seçmelerini” önerdi. Bunun üzerine, istasyondaki bir odadal sandık kurulup oylama yapıldı. Vali olarak seçilen İsmail Safa Bey yaşlılığını öne sürerek ancak geçici bir süre için görevi üstlenebileceğini bildirince Vali Vekili oldu. Adana Vilayeti, o gün, Merkezi Pozantı olmak üzere kuruldu. Paşa, formaliteleri Ankara’ya dönünce tamamlatacağını bildirdi. Tarihte önemli yer tutan Pozantı Beyannamesini teslim edip bastırılmasını istedi ve öğleden sonra Pozantı’dan ayrıldı.
VİLAYET ERKANINI
İSİM İSİM VERELİM
Odacı: Ahmet Ağa, İdare Meclisi Başkatip Yardımcısı: Memduh Bey (Çelik), Eşraftan: Dıblanzade Salim Bey, Şifre Katibi: Abdüssamet Bey, Komiser Yardımcısı: Hacı Mehmed Efendi, Polis: Bahri Efendi, Belediye Odacısı: Ali Efendi, Belediye Başkanı: Dıblanzade Mehmed Fuat Bey, Ziraat ve Orman Müdürü: Halil Bey, Komiser: Mahmud Nedim Bey, Yaver: Semrazade Yüzbaşı Emin Bey, Eşraftan mücahid: Hulusi Bey (Akdağ), Evrak Müdürü: Nuri Bey, Mektupçu: Süleyman Faik Bey, Defterdar: Ahmed Bey, Kadı: Kadızade Feyzi Bey, Vali: Serficeli Hilmi Bey (Seçilen İsmail Sefa’nın ricası üzerine görevi devralmıştı), Jandarma Alay Komutanı: Yarbay Sami Bey, Polis Müdürü: Hacı Hilmi Bey. SONRAKİ YAZI: KORKTUKÇA ZALİMLEŞTİLER