ADANA MÜZESİ’Nİ DOYASIYA GEZMEK İÇİN İKİ GÜN YETER

Tüh, tüh, tühhh!.. Bin kere maşallah!.. Tanrım nazarlardan saklasın. Kentimiz “Ankara’sal İtilmişlik Sendromu” ile yıllardan beri pek çok değerini kaybettiyse de, en sonunda ülke genelinde başa yarışabileceği çok güzel bir müzeye sahip oldu. Döşeme Mahallesinde, Ortopedia ve Acıbadem Hastenelerinin hemen batı çaprazındaki 120 yıllık Millîmensucat Fabrikası artık Adana Müzesini kucaklıyor. İçindekiler bir yana, binanın kendi bile tarihi değer taşımakta. Doğrusunu isterseniz “Müze” sözcüğü yetersiz. “Müzeler” demek daha doğru olur.

ARKEOLOJİ TEMELLİ MİTOLOJİK DEĞERLER

Ferah girişten sonra Arkeoloji Bölümüne adım attığınız anda çok farklı ve özenle tertiplenmiş bir alanla karşılaşıyorsunuz. Her yanda, gözleri yormayacak tarzda, estetik bakışa uygun açıklamalı panolar ve usulüne göre aydınlatılmış vitrinler var. Tee Taş Devrinden başlayarak sıralanan eserleri tek tek incelemeye kalkarsanız daha ilk salonda günü doldurabilirsiniz. Bence biraz daha hızlı hareket ederek Hitit-Luvi dönemlerinden kalma bazalt ve kalker yapıtları geride bırakıp sanatın zirvelerinde dolaşmış mermer heykellerle tanışabilirsiniz. Bu salondaki tunç heykel, halen ve kısmen yer altında ve su altında olduğu bilinen Magarsus Kentinin gösterişli temsilcisi. Kıyıdan 75 metre ileride bulunup çıkarıldığında “Romalı Senatör” diye tanıtılmış.

Birbirinden görkemli lâhitleri takiben Türk işi eserlerle gururlanabilirsiniz. Bir kez daha ifade etmeliyim; her eser için mutlaka açıklama var. Ayrıca, canlandırmalar da yapılmış ki, gerçekten her biri ayrı ayrı hayranlık uyandırabilecek nitelikte.

MOZAİK ALANI

Arkeoloji biterken, yadsınmaz türevi sayabileceğimiz mozaik salonuna geldiğinizde, “Vayy beee!” demezseniz saymam. Koca alanı dolduran sayısız mozaiklerin yerinden özenle sökülüp buraya taşınabilmiş olmasını akıl yetirmeye çalışırken, cam tabanlı iskele üstünden eserleri kuş bakışı inceleyebilirsiniz. Şayet mitolojiyle ilgiliyseniz, bütün gününüzü burada geçirebilirsiniz. Bildiğimiz, Yüce Tanrı insanları ve evreni yaratır; mitolojide ise insanlar erkekli-dişili, çoluklu-çocuklu tanrılar-tanrıçalar oluşturup bir de bunlar için kin, fesat, savaş, mucîze olaylarla dolu hikâyeler uydurmuşlar.

ADANA YAŞAMI

Bundan sonra birkaç bölüm daha var… Tarım Müzesi belki yeterli materyalden yoksun ama, yapay örneklerle de zenginleştirilmiş. Ayrıca, sürekli dönen projeksiyon oldukça aydılatıcı. Bir diğer salonda yüz-iki yüz öncesinin Adana Arastasını kavisli çok geniş ekranda o kadar güzel canlandırmışlar ki, abartısız söylüyorum bir ara kendinizi bir-iki asır geriye gitmiş sanabilirsiniz.

Bunlar dışında da yeni düzenlenmiş ve düzenlenmekte olan müze bölümleri olduğunu yazalım. Yüzeysel de olsa ayrıntıya girmeye kalkarsam beş-on yazı daha yazmam gerekecek. En iyisi siz bi-zahmet kendiniz gidip görün ve gururlanın. İlk geziniz birkaç saat sürebilir ama tekrar gelip en az iki gün geçirmeyi mutlaka düşüneceksiniz.

TEŞEKKÜRLER

En önce, buranın müze olması fikrini ortaya atan Merhum Orhan Özgür hemşerimize rahmet dileyelim. Sonra da emeği geçenlere teşekkür edelim. Fikri ciddiye alarak dosyasını yaptıran Kültür Eski Bakanımız Ertuğrul Günay’a ve Devlet Desteği içi çaba gösteren Milletvekilimiz Ömer Çelik’e teşekkür borcumuz olduğu da unutulmasın.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Spor