XXX Adana’dan milli takıma ilk giden rekortmen yüzücü Gülşen Koşkun, defalarca Türkiye birincisi oldu. Değişik tarihlerde 39 kez de yeni Türkiye rekor kırdı. Bulgaristan ve İsrail’de gerçekleştirilen uluslararası yarışmalarda hem Adana’nın hem de Türkiye’nin sesinin duyulmasını sağladı. Şimdilerde 68 yaşında olan ve İstanbul’da yaşayan 3 çocuk, 4 torun sahibi Gülşen Koşkun, Karataşspor Kulübü’nin Kurucusu ve Milli Atlet olan babasını ve ağabeyleri Erol ile Erdinç Koşkun’u model aldığını, ancak en büyük desteği efsane yüzücü, antrenörü Muharrem Gülergin’den gördüğünü söyledi.
XXXYüzme Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi, Yüzücü ve İl temsilcisi Ruhi Polisci, Gülşen Koşkun’un kendinden büyük bayanlar ve erkeklerle yarıştığını ve onları geçtiğini, defalarca rekorlar kırdığını, Türkiye’nin o dönemler Galatasaray’ın en ünlü yüzücüsü Canan Ateş’i Heybeli Ada’da geçerek yüzme otoritelerinin dikkatini çektiğini, ancak evlilik nedeniyle sporu erken yaşlarda bıraktığını ifade etti.
HAZIRLAYAN: Ramazan ŞANIVAR
Sporcu bir aileden gelen Gülşen Koşkun, 17 Mayıs 1951 yılında Adana’da doğdu. İlkokulu Tepebağ’da, ortaokul ve liseyi ise Adana Koleji’nde tamamladı. Daha sonra Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’nden ilk 20 arasına girerek mezun oldu.
Annesi kamu görevlisi ebe olduğu için ataması Karataş İlçesi’ne çıktı. Babasının ve sporcu ağabeyleri Erol ile Erdinç sayesinde Gülşen Koşkun, yüzmeyi 5 yaşında Karataş sahillerinde öğrendi. Milli atlet olan ve sporun tüm branşlarınla yakından ilgilenen babası Ökkeş Koşkun,1955 yılında Karataşspor Kulübünü kurdu. Başta yüzme ve sutopu olmak üzere, voleybol, basketbol, masa tenisi, atletizm ve diğer branşlarda yüzlerce dar gelirli aile çocuğunu milli takımlara kazandırdı.
Çağdaş bir aileye sahip olan Gülşen Koşkun, küçük yaşlarda etrafı hurma ağaçlarıyla çevrili Atatürk Yüzme Havuzu’nda babasının da desteğiyle yüzme yarışmalarına katılarak madalyalar kazandı ve yüzme otoritelerinin dikkatini çekti. Zaman zaman kendisinden büyük kızlarla yarıştı ve onları geçmeyi başardı. Aynı zamanda atletizm, voleybol, basketbol ve masa tenisi branşlarında önemli dereceler elde etti.
Atletizmde 400 ve800 metre koşuda Güneydoğu Anadolu Bölgesi birinciliği var. Ağabeyi Erol ile birlikte İstanbul’da atletizm yarışına katıldılar. Erkeklerde Erol Koşkun kızlarda Gülşan Koşkun birinci olmuştu. Okul takımlarında da atletizmin yanı sıra masa tenisi, voleybol ve basketbolda önemli dereceler elde etti. Hatta atletizm milli takım kampına da davet edildi. Ancak, yüzme ve atletizm milli takım kampları çakışınca yüzmeyi tercih ederek Atletizm milli takım kampına gitmedi. Ve yüzmeye ağırlık verdi.
-İLK MİLLİ TAKIM SERÜVENİ-
Gülşen Koşkun’u babasının yanı sıra efsane sporcu Muharrem Gülergin’in de büyük katkısı oldu. Depar, dönüşün yanı sıra, serbest, kelebek, sırt ve kurbağalamada teknik öğretti. Ayrıca Muharrem Gülergin, büyük sporcularla, hatta bayan rakibi olmadığı için erkeklerle yarışmasını ve kendini geliştirmesini sağladı. Bu nedenle gazeteciler Gülşen Koşkun için “erkekleri yüzmede geçen ve utandıran yüzücü” diye başlık attılar
1962 yılında, Heybeli Ada Yüzme Havuzu’nda kendinden yaş olarak büyük olan milli ve rekortmen Galatasaraylı sporcu Canan Ateş’i geçince İstanbul medyası da Gülşen Koşkun’dan söz etmeye başladı. Bu yarıştan sonra kendine güven geldi ve daha çok antrenman yaparak 7 dalda (100, 200. 400 metre serbest, 100 kelebek, 100 kurbağalama, 100 sırt ve karışık yüzme) Türkiye rekoru kırdı. Hafta sonları yapılan yarışmalarda Ayhan Karataş ile birlikte sürekli yeni Türkiye rekorları kırmaya başladı.
1960-1975 yılları arasında altın dönemlerini yaşayan Gülşen Koşkun, defalarca Türkiye birincisi olduğu gibi, Bulgaristan ve İsrail’e milli takımla birlikte giderek önemli dereceler elde etti.
-EVLİLİK, ÇOCUKLARI VE TORUNLARI-
Gülşen Koşkun, Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği’ni okurken, ikinci sınıfta babasının da desteğiyle Adana Büyükşehir Belediyesi’nde staja başladı. Belediyede Fen İşleri Müdürlüğü yapan ve Adana’nın köklü ailelerin çocuğu olan Bekin Buğur ile tanıştı. 1971 yılında görkemli bir düğün ile evlendi ve sporu bıraktı.
Üniversite okurken 1972 yılında oğlu Talat dünyaya geldi. Mezun olduğu 1974 yılında da kızı Berna doğdu. 1983 yılında ise diğer kızı Ayça dünyaya geldi. 28 yıldır İstanbul’da yaşayan ve 4 torunu bulunan Gülşen Koşkun, zaman zaman fırsat buldukça İstanbul’da yaşayan Adanalı yüzücülerle birlikte oluyor.
-CANAN ATEŞİN ÖLÜMÜNE KAHROLDU-
Gülşen Koşkun, Heybeliada’da Türkiye birinciliğinde geçtiği milli ve rekortmen yüzücü Canan Ateş’in 50 yaşında beyin kanaması geçirerek ölümünden çok etkilendiği, Canan Ateş’in faal sporculuğu döneminde maraton da yüzdüğünü ayrıca Galatasaray’da uzun yıllar antrenörlük yaptığını, Canan Ateş anısına her yıl Galatasaray Kulübü’nün yüzme yarışmaları düzenlendiği de sözlerine ekledi.
RUHİ POLİSÇİ; GÜLŞEN AYIBIMIZI GİDERDİ
Yüzme Federasyonu Eski Yönetim Kurulu Üyesi, eski yüzücü ve İl Temsilcisi Ruhi Polisçi, Adana dışında Türkiye Birinciliği’ne gittiklerinde hiç bayan yüzücü bulunmadığı için mahcubiyet hissettiklerini belirterek şöyle konuştu;
“Gülşen Koşkun, Karataşspor’un kurucusu ve milli atlet olan babası Ökkeş Koşkun ile yine sporcu olan ağabeyleri Erol ile Erdinç’i model alarak çok küçük yaşlarda yüzmeye başladı. Her yarıştan dersler çıkartarak derecesini geliştirdi. Daha sonra rekorlar kırarak, hatta Türkiye’nin bayanlarda en ünlü sporcusu Canan Ateş’i Heybeliada’da geçerek kendini kanıtladı. 30’un üzerinde rekor kırdı. 10 yıl kadar sürekli milli takımlara seçildi. Gülşen böylece ayıbımızı da giderdi.”
Polisçi, bir de Gülşen ile ilgili unutamayacağı bir anıyı paylaştı;
“Gülşen kendinden büyük bayan, hatta erkeklerle yarışır ve geçerdi. Yine küçük yaşlarda, önemli bir yarışı kazandı. Dönemin her branşta bilgili ve spor sevdalısı, ayrıca varlıklı köklü bir ailenin ferdi olan Cevat Dıblan, Gülşen’e çeşitli hediyeler verdiği gibi, elinden tutarak havuzun kenarından 3 tur yürüttü. Seyircilerle Gülşen’i ayakta alkışladı.”
