ADANALI HEMŞERİME HİÇ YAKIŞTIRAMADIM

Bilumum Adanalım; kardeşim, bacım, abim, ablam, yeğenim, evladım… Hafta sonu görüp duyduklarımla bunaldım. Adana çocuğudur, hataya düşmez sandım. Abbovvv, öyle bir düşermiş ki, fena aldandım. Endişe duydum, korkudan kalakaldım. Halbuki Çin aşısından iki doz da aldım. Dışarıya çok az çıktım, maskesiz dolaşmadım…

Normalleşme dediler, Adana’ya lütfettiler… Temel yasakları yok ettiler. Yaş sınırıyla bunalmışları fethettiler. Ama bu arada sıkı sıkı tembihler ettiler… Maske, mesafe, temizlik diye ikaz ettiler… “Serbestlik var ama mecbur olmadıkça çıkmayın” diye ikaz ettiler…

Cumartesi günü, bir baktık; Allahım neler gördük neler… Elinde torunuyla, adım başı dedeler, neneler. Maskesiz dolaşan el-ele veriş yeni yetmeler… Menderes bulvarını hıncahınç doldurmuş nice aileler. Kenan Evrende omuz omuza pervasız yürüyenler…Nasıl kalabalık ama, nasıl doluşmuş biganeler… 

Tuhaf hareketli kalabalık lar besbelli… gereksiz soru olacak derseniz ki “Nereli?” Çünkü alıştık artık, bu tipler Suriyeli. Merkez Parka sahiplenmişler zaten, görürsünüz, besbelli. Eskiden denilirdi ki “Dindaşız”. Bir de baktık ki pek çoğuyla vatandaşız. Hatta onların imkanı bizden geniş. Yokluk yok, yoksulluk yok, sofraları dolu yemiş.

Lokantalar tıklım tıklım, hani yarı olacaktı. Maslar arasında mesafe kalacaktı. Kapıda görevliler, durup HES soracaktı. HES’ini bilmeyeni, içeri sokmayacaktı. Kafelerde müşteri, belli süre oturacaktı. Bütün bunlar çiğnendi, serbestli özlenmiş ya. Sıkkın ruhlar içinde, birikim gizlenmiş ya…

Daha bu serinlikte, dolaşıyor aşlamacı. Zamanı değil ama, çok mutlu dondurmacı. Simitçi, kebapçı, cevizli bandırmacı. Şalgamcı dolduruyor, hem deneli, hem de acı.

Velhasıl ey hemşerim, yakışmadı bu sana. Virüs yine bulaşır, bunu hatırlasana. Bugünün serbestliği yarın döner yasağa. O zaman bir kez daha hasret kalırsın sokağa. Devşir aklını başına, virüs bakmaz yaşına.

HEMŞERİME YAKIŞIR

Öz Adana’nın en öz davranış ve ifadeleriyle zenginleşmiş mükemmel bir nostalji abidesi gibi kitap: ÖYKÜLERLE BİR ZAMANLAR ADANA. Hemşerimiz Yaşar Nadir Atilla yazmış. Yazmış diyorsam, döktürmüş yani. Okumuyorsunuz da, tatlı dilli bir dervişten dinliyormuşsunuz sanki, su gibi akıcı ifadeler. Pek çoğu yaşanmışlıklar temeline oturan hikayelerin sayısız satırları arasında kendi çocukluğumu ve geçliğimi görebildim. Dedim ya, bu kiap her Adanalı hemşerimin evine yakışır. ,,

Yine Adanalı elebaşları tarafından kurulmuş olan Yazı Dükkanı Akademi Derneği merkezini İstanbul’da oluşturdu fakat birçok bölgede gönüllü ve çalışkan, özverili temsilcileri var. Dernek kitaplarının geliriyle kısa sürede burs ve tablet yardımlarıyla garibanların yüzünü güldürmeye başladı bile.Yaşar Nadir Atilla’nın bu güzide eseri de dernek koleksiyonundan. Klaros Yayıncılık ürünü olduğunu da yazıverelim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor